ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sinan akçıl'ın siyasete atılması
-
geceleri mars belgeselini izleyerek uyuyorum ve astronot olmak istiyorum amk.
yaşımı sormayın!
9 ekim 2016 izlanda türkiye maçı
2 kasım 2016 rte'nin ağlaması
-
bizim de anamız ağlıyor. ortada belgesel değil gerçek yaşam var.
polislerin gürbey ileri'ye yaptığı muamele
-
hukuka uygun muameledir.
polis küfretmiyor, direnci kırmanın üzerinde şiddet uygulamıyor, görüntü alınmasını engellemiyor. polisin yaptığı hareketlerde bir hata yok.
zaten 40 yaşlarına yakın iki tane polis görülüyor videoda, eski tarz polislerden adamlar. yeni ak-it polislerinden değiller.
iç güvenlik paketi
-
adamlar ''şikayet var'' diyerek evini basıp karına, sevgiline, bacına veya da anana tedbir amaçlı bilmediğin bir yerde 48 saat el koyarsa o zaman bende derim why so panic bro...
zorunlu edit: ''why so panic'' entry'e dayanamayıp silip çok uzaklara kaçmış ama bizde hatırası mevcut, rahat olsun.
ekran görüntüsü
monica bellucci'nin neden yaşlanması
-
(bkz: türkçemize neler olması)
leidenfrost etkisi
-
bu etkinin adını ilk defa gündelik bilmeceler isimli tübitak kitabında duymuştum. ama bu etki beni şubat 2005 bilim ve teknik dergisinde gördüğüm manyak fizikçi jearl walker'ın http://www.wiley.com/…005/pdf/leidenfrost_essay.pdf adresinde bulabileceğiniz makalesinin özeti sayesinde etkiledi. jearl hocam bir öğrencinin dikkatini çekmek için bir profesörün yapabileceği en etkili hareketin kendini sakatlama riski olan bir hareket yapmak olduğunu düşünerek ve leidenfrost etkisine güvenerek bir takım deneylere girişmiş.
bu deneyler 400 derece santigradda kaynayan cıvaya ıslak elini sokmaktan ağzına -200 derece santigradda sıvı nitrojen almaya ve hatta pek bir klişe olan kor üstünde yürümeye kadar değişiyor. gerçi kendisi bir kere dişlerini kaybetme tehlikesi geçirip, bir kere de ayaklarını yakıp bu işlerden elini eteğini çekse de, bunlara zamanında cesaret etmiş olması yeterince etkileyici.
aslına bakarsanız kendisi ayağını yaktığı gösteride sorumluluğu biraz da önceki deneylerinde göğsünde taşıdığı ama bu kazalı deney sırasında unuttuğu fiziğin temelleri kitabına bağlayarak; mezuniyet programlarının sonunda fizik öğrencilerinin bilime güvenlerini kanıtlamaları için kor kömür üzerine yürütülmelerini şaka yollu tavsiye etmiş. gerçi ben düşünüyorum da tam tersine "ulan şimdi yanlış çıkacak, ayaklarım yanacak" diye korkanların ayakları terleyip bu sınavı aşarlar.
bu arada bu etkinin adını, öncelikle 1932'de hermann boerhaave fark ettiği halde derinlemesine araştırıp bir makale yazan johann gottlob leidenfrost'tan aldığını da söylemeden geçmeyelim. bir de ütünün ya da tavanın sıcaklığa bakacağım diye biraz acele ederseniz(yani yüzey sıcaklığı 200 derece santigrat civarlarına gelmemişse) parmağınızı çok feci yakacağınızı da küçüklüğünde iki defa ütü bir defa da soba ellemiş biri olarak söylemeliyim.
küçük kardeşe sen evlatlıksın demek
-
adı geçen küçük kardeş benim.
ulan büyük çocuklar, ulan ortancalar alayınızın amk.
kedi
-
bazıları the white house'da (beyaz saray) yaşama şansına sahip olabilen bıyıklı, uzaylı ve şapşal hayvanlar.
beyaz saray'da yaşayan kediler:
joe biden dönemi, 2021+ :
willow: görsel
george w. bush dönemi, 2001-2009:
india "willie" bush: görsel
bill clinton dönemi, 1993-2001:
socks: görsel
ronald reagan dönemi, 1981-1989:
cleo ve sara: görsel
jimmy carter dönemi, 1977-1981:
misty malarky ying yang: görsel
gerald ford dönemi, 1974-1977:
shan: görsel
john f. kennedy dönemi, 1961-1963:
tom kitten ya da tom terrific: görsel
kediler haricinde beyaz saray attan, köpeğe, opossumdan tavşana kadar türlü türlü hayvana ev sahipliği yapmıştır. dönemleri boyunca beyaz saray'da hayvan beslemeyen başkanlar sadece james k. polk, andrew johnson ve donald trump olmuştur.
beyaz saray'da yaşayan john f. kennedy dönemi öncesi kediler ve diğer tüm hayvanlar için kaynakta verdiğim adresleri bakabilirsiniz.
kaynak: presidentialpetmuseum.com, wikipedia
ibb sosyal tesislerinde bira satışı
-
daha önemli sorunları da vardı istanbul'un ama?
türkiye'ye büyük bir tezgah hazırlıyorlar
-
geçmişlerinde onca vukuat varken nasıl kendilerini memleketin sahibi, bizi de sahip oldukları memleketlerine kasteden düşman bellediklerini anlamadığım beyandır.
bir cümle ile eski sevgili
-
"and the oscar goes to eski sevgilim."
hakkını yiyemem çok iyi oyuncuydu.
5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek
-
geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.
henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.