ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dolar kurunun 3.86'ya kadar gerilemesi
-
offf düşüşe bak sen sabah 3.79 olan kur akşam 3.86 ya düşmüş.
türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması
-
henüz yurt dışında kahvaltı yapmak zorunda kalmamış veya yurt dışından gelen arkadaşlarına türkiye'de kahvaltı yaptırmamış insanın içi boş düşüncesidir. reçelinden peynirine, sucuğundan kaşarına, yumurta çeşitlerinden zeytin türevlerine kadar uçsuz bucaksız bir mutfağa sahiptir türk kahvaltısı.
biz almanlar gibi bir dilim ekmeğin üstüne her şeyi boca etmeyiz. ingilizler gibi sabah sabah kuru fasülye yemeyiz. fransızlar gibi günün en güzel öğününü bir kahve bir kruvasanla geçiştirmeyiz. şişko amerikalılar gibi corn flakes'e abanmayız. afrikadan meksikadan bahsetmiyorum bile. dünya üzerinde türkler kadar kaliteli kahvaltı yapan & hazırlayan başka bir millet ben henüz görmedim, duymadım.
son olarak... van kahvaltısı ulan!
edit: imla
ayı olduğunu belli eden sevgili
-
- aşkım ben yatıyorum havalar ısınmaya başlayınca uyandırırsın...
beşiktaş'ın bu sezon renklilere koyacağı gerçeği
-
her sene özellikle eylül aylarında meydana çıkan gerçek. sonra aylardan mayıs oluyor tinerciler ''şerefliyiz biz yeaaa'' muhabbetlerine giriyor.
(bkz: beşiktaş taraftarı lig fikstürü)
yenge hitabının yeni gelinden gelmesi
eşin eski sevgilisini işten çıkarmak
-
fazla yasak elma izlemenin sonuçları bunlar.
kylian mbappe
-
olum siz nasıl insanlarsınız, mbappe başlığa geliyorum adam yerden yere vuruluyor, messi'ye gidiyorum orada da aynı; her 5 entryden 4ü şöyle kötü böyle penaltı, böyle işe yaramaz.
olum messi, mbappe falan işlerinde bu derece kötüyse sizler nesiniz la? yapmakta olduğunuz iş göz önüne alındığında hangi seviyede yapıyorsunuz? messi tarzı bir oyuncuya sözlükte köpek çektiğiniz esnasa kendinize "ben kimim ve yaptığım işte hangi seviyedeyim ulan" diye bir sorun.
çok basit bir soru; hayatta neyi messi'nin mbappe'nin futbolu becerebildiği seviyede yapabiliyorsunuz? bakın hobi olur, iş olur, oyun olur, yapılan herhangi bir "şeyden" bahsediyoruz. geç klavyenin başına yaz allah yaz. te allahım...
yiğit özgür
1950'lerdeki istanbul'dan öğrenci fotoğrafları
-
grease'den fırlamış gibi insanlar barındıran fotilerdir efendim. tabi çekildiği yerlerin de etkisi vardır elbet. amerikan kız koleji ve robert kolej'denmiş kareler. şimdiki halimizi görünce 'tersine evrim gibi bi şey oldu ama kimse maymuna dönmedi' diyor insan ;(
işte o fotoğraflar; 1, 2, 3, 4
edit: linkler dirildi.
boş arsada bulunan bebeği emziren att
-
bebeği at emzirdi sanıp dumur olduğum haberdir.
adrenochrome
-
adrenokrom adlı molekül, önceki entrylerde de bahsedildiği üzere, adrenalin adlı hormonun oksidasyonu ile ortaya çıkan bir maddedir. seneler evvel, şizofreni ile ilişkili olabileceği düşünülmüş, sonraları ilişkisiz olduğu ortaya konulmuştur. medikal anlamda herhangi bir kullanım alanı yoktur. kardiyotoksik ve nörotoksiktir. sentetik olarak kolayca bulunabilecek veya adrenalinden elde edilebilecek bu molekülün gerçekten çocuklardan elde edildiğine inanmak, oldukça tuhaf ve gülünç bir durumdur. kaldı ki, hakikaten bu molekül için aşırı uyarılmış adrenal beze ihtiyaç var ise, çocuklar yerine feokromasitoma hastalarını kovalamaları çok daha mantıklı olurdu. bu, ayin niyetiyle ya da sapıkça herhangi bir sebeple, çocuklara her nevi işkence yapılmamıştır demek değil elbette. lakin, adrenokrom ile ilişkilendirilen her şey dedikodudan ve yalandan, mitlerden ibaret.