ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
imamoğlu'nun avm ortağı olması
-
ne güzel lan işte, adam zenginmiş zaten, iktidara gelir gelmez benim hiç param olmadı, futbolculuk yaptım güzel yaşayamadım hevesi yüzünden oğlanlara gemicikler, kızlara restaurant zincirleri ve evler, eşi hanımefendiye fırın ve hastane zincirleri almak için bir motivasyonu olmayacak.
hiç kitap okumayanlara önerilecek ilk kitap
-
(bkz: sezgin kaymaz) - (bkz: uzunharmanlar'da bir davetsiz misafir)
garanti veriyorum. hiç kitap okumuyorsanız ve okumayı sevmek istiyorsanız bu kitap sizde kitap okua sevdası başlatacaktır. okumayı sevdirmek istediğim herkese bu kitabı hediye alırım, sonraları o kişinin elinde yazarın diğer kitaplarını da görürüm.
tanrının yapamayıp insanların yapabildiği şeyler
-
(bkz: ölmek)
yanlış anlama diyalogları
-
(viskiden hiiç anlamayan ben ve zihni bulanık tekel şop adamı arasında geçer)
- viski alıcam, neler var?
- old mac satmıyoruz canım.
- old mac ne? viski mi?
- evet ama burda yok, aşada market var oraya sor.
- neler var peki başka?
- ucuz viski olarak old mac var..
- amca hani yoktu old mac?
- aşağıdaki markette var dedim ya evladım.
- off boşver yaa... cube var mı?
- bilmiyorum canım, aşağıdaki marketin sahibiyim ben, arkadaşın yerine bakıyorum.
- ooooldu...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bana balık verme, balık tutmayı öğret... (çin atasözü)
bana balık ver, rakıyı tazele, buz da bitmiş... (türk atasözü)
uzun süre doğruluğuna inanılan ebeveyn yalanları
-
yalan olma ihtimali hiç düşünülemeyen yalanlar.
-dönüşte alalım o oyuncağı...
-ağlayan pirinç taneleri...
-kalan pirinç taneleri kadar çocuğun olacağı hayali...bazen 1 bazen 3 bazen 10 pirinç...
-sinema salonu tamirattaymış...
-senin istediğin bebek bitmiş...
-kardeş için evimiz çok kalabalık...
-evlenip giden kedilerim...
-seyahate çıkan kırmızı balıklarım...
-sık sık elektrikleri kesen ve erken yatmak zorunda bırakan belediye başkanları...
-ben doğdum diye her yıl 29 ekimde tüm ülkede havai fişeklerin patlatılması...
-başının arkasında gözü olan anne...
-odada kulağını unutup her şeyi duyan büyükanne...
yazdıkça utandım ''ıq'' yerlerde.
hiç yoktan okur yazarlığımız var, iyi kötü okul bitirebilmişiz nasıl ''o inek benim'' olduysam?
...
5 ağustos 2015 şahtar donetsk fenerbahçe maçı
-
galatasaray yerine şampiyonlar ligi'nde mücadele edecek fenerbahçe'yi tercih ettim. (2010) -miroslaw stoch
avustralyalı karikatüristin rte karikatürü
-
cumhurbaşkanımızın şiddet dilini kullanması gerçekten de başta biz olmak üzere herkesi üzdü ki avustralyalılar tepki gösterdi.
nefreti nefretle yenemeyiz.
karikatür
edit: ingilizce bilmeyen bir arkadaşımızın isteği üzerine çeviri
--- spoiler ---
"dedeleri gibi tabutta dönerler" diyor rte
"...evlatlarınız bizim bağrımızdadır. huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır..." diyor mustafa kemal atatürk.
--- spoiler ---
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"acaba serdar ortaç şarkıları ingilizce yazıyor da türkçeye çevirince manasını mı yitiriyor ??"
deep web'de paylaşılan büyü kitabı
-
içinde sadık'ın geleceği zaman şatoyu eve çevirme büyüsü olmayan vasat kitap. yarısında çıktım.
bilgisayar oyun tarihinin en şerefsizi
-
kesinlikle budur
debe editi: biliyorum debe editi konusunda çok rahatsızsınız ama mecburum bunu yapmaya.
iki gün önce balkonumuzda yavru bir serçe bulduk. yağmurdan ıslanmış. sanırım çatıdaki yuvadan atılmış. yeni yeni uçma antrenmanları yapıyor. aldık bir kutuya koyduk. dinlendi kendine geldi. kurudu. çok fazla yemese de kedi maması, bulgur şeklinde bir karışım yapıp bu karışımı sulandırarak iyice ezdik. sonra şırınga ile besledik. suyunu falanda içti. şimdi evin içinde uçacak konuma geldi. perdelere falan konabiliyor yani uçma yönünden bir sorunu yok.
size sormak, danışmak istediğim özellikle bu işin uzmanı (bilhassa veteriner) olan kişilere; bu serçeyi bugün çatıya bırakmak istiyorum tekrar yuvasına dönsün diye. ama bazı kaynaklardan annenin ve kardeşlerinin onu artık yuvada istemeyecekleri ve dışlayacakları yönünde. acaba böyle bir şey var mı? yoksa gönül rahatlığıyla yuvasına bırakabilir miyim? ya da tek başına doğaya salsam kendi başına hayata tutunabilir mi? kendine yeni bir yuva kurabilir mi?
teşekkür ederim arkadaşlar. bir kere daha debe editi yaptığım için herkesten özür dilerim.
edit2: sanırım kuş yaşabilecek. yuvaya kabul görmese bile uçup kendi başına yaşabilecek durumda. yardım eden yazarlara teşekkür ederim. bu debe editi akşama kadar silinecektir. kuşun fotolarını da ekliyorum
http://img503.yukle.tc/…age.php?id=2006img_8014.jpg
http://img503.yukle.tc/…age.php?id=8816img_8015.jpg
son edit: bu sabah itibariyle kuşu sağ salim uçurduk. korku ve heyecanla başka binaların çatılarına kondu ilk başta ama takip ettim daha sonra yuvasına geldi. yuvadakilerle durumunu bilemiyorum ama zaten yuvadan ayrılabilecek olgunluğa erişmiş. uzman arkadaşların yardımıyla bu işi hallettik. yardım edenlere teşekkür ederiz.
kuş uçtu beybi :)
sınıfa termosla kahve getiren üniversite öğrencisi
-
starbucks'tan yeni aldigi kahveyle gelse tiki, zengin pici, vb; pet siseye kahve koyup getirse fakir, ezik, kahve senin neyine aq comari denilecek insandir. napsin aq dolmalik biberle mi icsin kahveyi? avucuyla mi getirsin? napsin amk?
petar naumoski
-
bütün dünyada makedon basketbolu denildiği zaman akıllara bo mccalebb geliyor olabilir... elbette türkiye hariç. sabaha karşı yayınlanan nba maçlarından bile önce perşembe geceleri efes pilsen'in deplasman maçları banttan verilirdi. yayın akışı ne kadar uzuyorsa o kadar geç verilirdi. ertesi gün okulu olan ben, ev halkını uyandırmamak için televizyona yarım metre mesafeye gelir oturur, çoktan bitmiş fakat skorunu bilmediğim efes pilsen maçlarını izlerdim. naumoski'ye olan güvenim tamdı ve o bu güvenin hakkını verirdi. bencil oynuyordu, topu elinde tutuyordu diyenlere itibar etmeyin zira işin aslı öyle değildi. efes pilsen o dönem çok kısıtlı bir rotasyonla oynuyor ve üst düzey alan savunması yapıyordu. kısıtlı rotasyon derken; 5.5 bilemedin 6.. alan savunması ise bütün avrupa'da namı yayılan korkutucu bir savunmaydı. smaç yüzdesi yüzde 47 olan tamer oyguç, ortayı kapatır, diğer oyuncular dört dönerdi. hal böyle olunca efes pilsen ister istemez tempo yapmaktan kaçınırdı. beş kişiyle oynuyorsunuz ve sert savunma yapıyorsunuz haliyle koşmak bir alternatif dahi değildi. naumoski, otuz saniyenin yirmisinde topu yere sektirir sonra hareketine başlardı. böylece biraz önce savunmada yorulan takım arkadaşları yeni savunma için dinlenmiş olurlardı. riskli işlere girmez, top kaybı yapmaz takımını haybeye geri koşturup temponun artmasına izin vermezdi. mecburiyetin yan etkileriydi efes pilsen'deki oyun karakteri.. italya'ya gittiği zaman farklı sistemle orada da başarılı olmuştu. yirmi saniye top sektirdikten sonra yaptığı hücumlar, atıtğı üçlükler... rüya gibiydi. o'nun yaptıkları sayesinde maçlar banttan yayınlanmamaya başladı. efes pilsen deplasmanda oynuyorsa türkiye kitleniyordu, efes pilsen istanbul'da oynuyorsa boş yer bulunamıyordu.
yedi numaralı formasıyla terini silen, elleri titremeden üçlük atan, sonsuz güven veren büyük bir oyuncuydu. bu ülke basketbolu sevdiyse, murat murathanoğlu iyi akşamlar basketbol severler dediği zaman iyi akşamlar diye cevap veren bir kitle oluştuysa, insanlar çocuklarını basket takımlarına yollamaya başladıysa sebebi bu adamdır.