• bir donemim ucuz espri anlayi$i. nejat uygur'u sevmeme, o'na inanmama sebeplerinden birisidir.
  • yaşanmıştır:
    elinherifi telefon açar. karşı taraftan "alo" gelmesiyle elinherifi gayet kendinden emin bir şekilde konuşmaya başlar:
    -aloooaaa..naaber lan puşt..aramıyosun sormuyosun, nerelerdesin i.ne..
    -ehue..evladım galiba sen kemal'i arıyorsun, elinherifi evladım sen misin..dur veriyorum
    -hırrk..öhö..beyamca afedersin, şey sesini çokbenzettim de, özür falan gak guk kem ve akabinde küm...
    -tamam tamam veriyorum..
  • gazete bayisi :

    - abi bana bir posta versene..
    - ...
    - hayrola abi niye öyle kötü kötü baktın birden ??
  • telefonun ana iletişim aracı olduğu ilişkilerde kaçınılmaz olan diyaloglar.
  • yaşanmıştır:
    telefon çalar... öğlendir... zaten hasta olan ben ıkınarak telefonu açar:
    - 78 numaraya bir 1.5 iskender 2 1.5 adana .... vidi vidi ....
    + yanlış aradınız beyefendi...
    - aferin evladım hadi çabuk... acıktık burada...
    + beyefendiiiii... (sinir ile)
    - efendim
    +yanlış aradınız....
    - haaaaaaaaaa! (sağın beni modunda). pardon...
    çıtrt....

    15 dakika sonra tepedeki replik tekrarlanmıştır... ama neyse, en azından numara'nın yanlış olduğunu anladı...
  • - ne dersin şurda oturup bir kahve..
    - benim bir sevgilim var..
    - ama sen yanlış anladın beni.
    - hadi canım,hadi güzelim..
  • (viskiden hiiç anlamayan ben ve zihni bulanık tekel şop adamı arasında geçer)

    - viski alıcam, neler var?
    - old mac satmıyoruz canım.
    - old mac ne? viski mi?
    - evet ama burda yok, aşada market var oraya sor.
    - neler var peki başka?
    - ucuz viski olarak old mac var..
    - amca hani yoktu old mac?
    - aşağıdaki markette var dedim ya evladım.
    - off boşver yaa... cube var mı?
    - bilmiyorum canım, aşağıdaki marketin sahibiyim ben, arkadaşın yerine bakıyorum.
    - ooooldu...
  • öğrencilik, askerlik ve tecil kelimeleri arasında dönüp durduğum bürokratik işlem günlerimden birinde nüfus cüzdanımın önlü arkalı fotokopisine ihtiyaç duyulacağı tutmuştur. hintli bi kadının işlettiği internet kafeye girilir. fotokopi makinasını yönelinir.

    hk: - do you know how to use it?
    ben: - yes.. [makinaya bakarım] no..
    hk: - do you need help?
    ben: - yes.. [sonra bir düşünüp] no..

    hintli kadın beni bir süre izler.

    ben: - i need both sides of this on the same page.

    hintli kadın yaklaşık bir dakika durur ve düşünür. elimden nüfus cüzdanını alır ve bişiler yapar. bana bir kağıt uzatır, kağıdın ön yüzünde nüfus cüzdanımın önü, arkasında da arkası vardır.

    ben: - nooo, i need them on the same page.
    hk:- they are on the same page.
    ben: - no they are not.
    hk: - how do you want it? [biraz sinirlenir]
    ben: - let me do it. [alırım, önce bir yüzü çekerim, sonra kağıt bölmesini açarım, hintli kadın "napıyon lan" gibisinden panikler, kağıdı koyarım, sonra kapatırım çekmeceyi, alet çalışmaz.]
    hk: - it's not working! what did you do?
    ben: - tıssss.. [sonra çekmecenin tam kapanmamış olduğunu farkederim iyice ittiririm çalışır]

    aramızda bir fotokopi yüzünden feci sinir harbi yaşanmış olması sonucunda çok gerilmişimdir.

    hk: - are you blind or something?
    ben: - [patlarım] what do you mean? why don't you just stay silent?
    hk: - [şaşırır, korkar, pısar] sorry..

    sonra anlarım ki, kadın "are you applying to something?" diye sormaktaydı, ah ah.. sinirlendik kadına o kadar.
hesabın var mı? giriş yap