ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek
-
bilim sorgulamaların sonucunda var oldu. sorgulanamaz otorite diye bir şey yoktur. sorgulanamayan ve sorgulamanın yasak olduğu alanlardan kaynaklı enformasyonu zaten bilimsel alan içerisine dahil edemeyiz. bu nedenle bilimsel bilgi doğrulanabilir/yanlışlanabilir ve en güvenilir başvuru kaynağıdır. "bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek" gibi bir saptamayı ise ancak bilimsel yöntemin ne olduğunu bilmeyen biri yapabilir.
edit: yatmadan önce fikrimi yazayım dedim ve ertesi gün bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. herkese cevap yazmaya üşendim. bilimsel alanı kendi çıkarları için manipüle eden kişiler varsa bu durum bilimsel yöntemin dogmatik olmasından kaynaklı değildir. tam tersine bu tarz manipülasyonlar ancak bilimsel yöntemle ortadan kaldırılabilir.
bir yazarımızın önerisi ile "yanlışlanabilir" kelimesi eklendi.
noterliklerin batmaya başlaması
-
bir gün noterlere acıyacağım hiç aklıma gelmezdi. yazık, 2-3 yıllık gelirleri ile ancak ev alıyorlarmış. yardım kampanyası filan mı düzenlesek.
16 yaşında hala babasından harçlık alan tip
-
sabah 2,5 yaşındaki kızımı karşıma aldım konuştuk.2,5 yıldır ekmek elden su gölden yaşıyor.üzerindeki sorumluluğu anladı ve hemen elemenonline sitesine girip cv'sini doldurmaya başladı.
iş bulabilecek yazarların yeşillendirmesini diliyorum.
bütün tarikatları kapatmak doğru olmaz
-
cumhuriyetimizin kurucusu ebedi liderimiz mustafa kemal ataturk'un 30 agustos 1925'te soyledigi gibi kapatilmayacak tek tarikat uygarlik tarikatidir.
geri kalan hepsi kapatilmalidir.
--- spoiler ---
“ey millet! iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en gerçek tarikat medeniyet (uygarlık) tarikatıdır. uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.”
--- spoiler ---
hacı sabancı öpüşü
-
bir an fazıl say zannettim.
must ile have to arasındaki fark
-
en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.
must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.
örnek:
you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.
olumsuz:
you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.
görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.
20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.
hava yardımlarını kırmamak için kabul ediyoruz
-
beceriksizler ama kabul edelim çok komik adamlar bunlar.
orman bakanı “ormanlardan ben sorumlu değilim” dedi mesela.
masa tenisi
-
2 veya 4 oyuncunun birbirlerine topu ileri geri olarak attığı ortasında ağ olan masanın üstünde oynanan bir oyundur. bu sporun bilinen en eski şekli 1880 li yıllarda hindistan ve güney afrika'daki ingiliz ordusu tarafından oynanır, puro kutularının kapaklarını raket, yuvarlatılmış şarap şişesi mantarlarını da top olarak kullanırlarmış. file olarak da kitapları kullanıyorlarmış.
ayrıca ,
1900 yllında amerika'yı ziyaret eden ingiliz james gibb, dönerken yanında bazı içi boş selüloid toplardan getirdi ve arkadaşlarıyla salon tenisini bu topları kullanarak oynamaya başladı ve topun rakete ve masaya çarptığı zaman çıkardığı sesi temsil eden "ping pong" ismini kulanmaya başlamasıyla bir nevi adı konulmuş oldu.
bana eşiniz gibi günde 50 kişi yazıyor
-
olaydaki 3 kişi de birbirinden vahim durumda diye düşünüyorum.
tv yarışmalarında verilmiş ilginç yanıtlar
-
passaparoladan;
-bir örümceğin peter parker isimli lise öğrencisini ısırması sonucu meydana gelen süper kahraman. ö1, ö2, ö3...
-öri potır.
23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavaşlık
-
"hayırdır ssg'ciğim kodlarda bi temassızlık mı var yav?" şeklinde bildirdiğim sorun.
edit: bu arada yaran yanlış okumayı kimseye yedirtmem (bkz: 23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavşaklık) *
ölüm maçı
-
ukrayna’da 1941 sezonu, alman işgali yüzünden yarıda kaldı. ülkenin en ünlü takımı olan dinamo kiev’in oyuncularından bir kısmı cepheye savaşmaya gitti. diğerleri de şehirdeki yer altı partizan güçlerine katıldı. bunlardan yakalananlar darnitsa kampına gönderildi. yakalananların bir kısmı öldürüldü, bir kısmı toplama kamplarına gönderildi, bir kısmı ise kiev’de serbest bırakıldı. işte bu serbest kalanlar, 1942 haziranında fc start’ı kurdular. 11 oyuncunun 8’i dinamo kiev, 3’ü de lokomotiv kiev oyuncusuydu. start, şehirdeki işgal birlikleriyle maçlar yapıyordu. rakipleri genelde romanya, macaristan ve alman güçlerinin çıkardıkları takımlar oluyordu. start bu maçları 9-1, 11-0, 6-0 gibi çok farklı skorlarla kazanıyordu.
6 ağustos’ta start, nazi askerlerinden oluşan flahelf takımıyla yaptığı maçı 5-1 kazandı. nazi askerleri, start’ın bu galibiyetlerinin mihver devletleri güçlerinin moralini bozmasından ve şehirde bir direnişe yol açmasından endişelenip rövanş istediler. maç 3 gün sonra, 9 ağustos’ta oynandı. diğer maçların aksine, maçta çok yoğun nazi askeri tedbirleri alınmıştı. maçı nazi subayları da seyrediyordu ve hakem de bir nazi subayıydı. maçtan önce hakem start’ın soyunma odasına girdi ve seremonide nazi selamı vermelerini emretti. start’ın oyuncularının bu selamı vermemesi nasıl bir maç olacağının habercisiydi.
escape to victory filmini seyredenler bilirler, filmde hakem almanların futbol kurallarına sığmayan aşırı faullü oyununa göz yumuyordu. kafalar yarılıyor, formalar yırtılıyor, almanlar arkadan çift dalıyor, start oyuncuları yerden kalkamıyor, hakem maçı bırakın faul çalmak, tedavi için bile durdurmuyordu. 9 ağustos 1942’de, aynen böyle oldu. fakat devre arasına start 3-1 önde girmeyi başardı.
devre arasında soyunma odasına gelen bir nazi subayı, start oyuncularına şunları söyledi:
“almanlar olarak yeteneklerinizden çok etkilendik. fakat bu maçı kazanmayı düşünmemeniz gerektiğini bilmeniz gerekir. eğer bir galibiyet alırsanız, sonuçlarına katlanmalısınız.”
2.yarı iki takım da 2şer gol attı ve skor 5-3e geldi. maçın bitimine birkaç dakika kala kievli defans oyuncusu klimenko topu aldı, 4 alman oyuncusunu çalımladı, kaleciyi de geçtikten sonra kale çizgisinin önüne kadar geldi. topu kaleye itmek yerine geri döndü ve orta sahaya doğru vurdu. hakem de bu pozisyonla birlikte 90 dakikanın tamamlanmasını beklemeden maçı bitirdi.
kiev’li oyuncular, filmdekiler kadar şanslı değillerdi. ertesi hafta oynayıp 8-0 kazandıkları bir maçtan sonra bütün takım tutuklandı ve babi yar’daki sirets toplama kampına gönderildi. işkenceler ve infazlar çok hızlı başladı. ilk öldürülenlerden biri de klimenko’ydu. o takımdan sadece 3 oyuncu savaş sonrasında sağ kalmayı başardı. start, sonuçlara katlanmıştı.
alışveriş merkezlerindeki güvenlik görevlileri
-
asgari ucret alarak saatlerce ayakta, sogukta beklemekte olan insanlar.
zengin zuppe cocuklarinin xray'den gecerken 2. kez gecmesi istenince verdikleri tepkileri gorunce, iyi ki yerlerinde degilim dedigim cok olmustur.
zuppe pic 2. kez gecer misiniz diyince oyle bir afra tafra yapip agzina geleni sayiyor ki zannedersin ki kral cocugu.
ulan gereksiz, hayatindaki en buyuk basarinin ananin babanin parasini avm'lerde yemek oldugunun farkina var ve kir kicini otur.
pazar pazar sinirlendirme beni (asfdasfdas)
sömürülesi e-kitap siteleri
-
-her türden 18.875 pdf, epub ve mobi kitap:
https://yadi.sk/d/jr3xjro23brfez
- yazar isimleri ve kitap türlerine göre ayrılmış arşiv:
https://yadi.sk/d/u6rd0nyflxsehw
- yaklaşık 88 gb'lık dev arşiv
https://yadi.sk/d/i7l49ii0llluuq
- iş bankası modern klasikler dizisi:
https://disk.yandex.com.tr/…modern klasikler serisi
- iletişim yayınları:
https://disk.yandex.com.tr/…ehw/İletişim yayınları
- felsefe arşivi :
https://yadi.sk/d/ddd3mgev_nqsjq
- mitoloji kitapları:
https://yadi.sk/d/5kibyncj5wvlsq
- fransızca dinleme için kaynak linki:
https://yadi.sk/d/dfxxoriviybi6
- yerli ve yabancı polisiye romanları arşivi:
https://yadi.sk/d/gd4jh-er3mlpc6
- ales:
https://yadi.sk/d/7iuvpkeihm-ndw
- 9 gb'lık sesli kitaplar:
https://yadi.sk/d/j7kjqibwx55cxa
- kültür bakanlığı türk büyükleri serisi;
https://yadi.sk/d/nnv-ep_io49z_g
- feminist kütüphane;
https://yadi.sk/d/n9uxgxaz3mlicx
- çocuk gelişim kitapları;
https://yadi.sk/d/dhjzhaygvxmmm
- kişisel gelişim kitapları;
https://yadi.sk/d/uo0q8j-jurqava
- biyografi kitapları;
https://yadi.sk/d/tgnyjlqd-otrja
- psikoloji kitapları;
https://yadi.sk/d/m00781zq34tb5b
edit: bazı linkler uçmuş maalesef