ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
araba kullanan kadın tecavüze uğrar
-
tam tersini savunduğum önerme. arabayla daha rahat kaçarlar gibi geliyor.
annenin payına düşen mirası hacılayan dayı
-
"her ailede aileyi mahveden, iflas ettiren, kavga çıkaran, haksızlık yapan, ortalığı birbirine katan, huzur vermeyen, hak ettiğinden fazla malı üstüne alan en az bir amca veya bir dayı vardır. bizde yok diyosanız bu kişi babanızdır!"
(bkz: pandayavrusu) (bkz: #35385809)
tersten okunuşu sakıncalı olan kelimeler
marimar'ın kolyeyi çamurdan ağzıyla alması
-
ailecek yaşadığımız travma bizi öyle derinden etkilemiş ki, hala dizilerde gördüğümüz iyi karakterlerin sonunda ağzı çamurlara daldırılmak suretiyle işkence görmesinden korkuyoruz. bazen diyoruz ki bazılarına ah be kızım senin çektiğini marimar çekmedi. senarist iyi ki fantastik dizi yazmamış diyorum. o yaşta daha fazlasını kaldıramazdım.
tanım tanım devamı örnek alıntı ya da bkz değil
emlakçıların sahibinden.com'u kapattırması
-
(bkz: ptt'nin gmail'i kapattırması)
how i met your mother
-
6x13'te barney'nin doktor kılığına girdikten sonra sakalı koparılmış hali aşırı şekilde kürşat tüzmen'e benziyor.
http://img801.imageshack.us/…etyourmothers06e13.jpg
http://25saat.com/…ploads/2012/06/resim247667_2.jpg
edit: ikisi de give me five demiş ya lan.
don't look up
çocukken içte ukde kalan şeyler
-
abilerimin bisikleti aşağıda depoda çürürken ve ben bisiklet sürmek istiyorum diye yırtınırken kimsenin bu isteğimi ciddiye alıp bana bisiklet sürmeyi öğretmemiş olması. yetişkin bir insanken kendi kendime öğrenmek çok utanç vericiydi. ve kendime ait hiç oyuncağımın olmaması. hep abilerimin eski, kırık dökük ve eksik parçalı oyuncaklarıyla oynadım. bir kız çocuğu olarak hiç kızlara ait oyuncağım olmadı.
edit: ha bir de annemin ben doğmadan yıllar önce yurt dışından aldığı oyuncak ispanyol bir bebek vardı. oynamak istediğimde izin vermezdi. o çok kıymetliymiş, kırılıp dökülmesini istemezmiş gibi davranırdı. yıllarca vitrinde hayran hayran baktım ama bir kere bile oynayamadım. sonra bir gün genç kız olan kuzenim o bebeği görüp “yenge bu çok güzelmiş, bunu bana versene” dedi. annem de “zaten vitrinde durup duruyor, al senin olsun” dedi ve o bebeği kuzenime verdi. o an 10 yaşımdaki halimle içimde hissettiğim sızı hala ara sıra o bebeği düşününce aynı yerden kalbimi sızlatıyor.
insana mutluluk veren kokular
-
eski kitap kokusu
banyolu'nun ingilizcesi
-
(bkz: i am from banyo)