hesabın var mı? giriş yap

  • "burası pek mükemmel bir okul değil. bizler de mükemmel birer eğitimci değiliz. belki de kendilerine yeterince faydalı olamadık. ama ya sizler? çocuklarınızın aldığı bu kötü sonuçta hiç mi payınız yok?"

    -mahmut hoca-

  • eğer bir gün kaplan saldırısına maruz kalırsanız hayatınızı kurtarabilecek taktikler. adım adım anlatmak gerekirse:
    1)kesinlikle sırtınızı kaplana dönmeyin. kaplanlar, avlarına arkadan yaklaşmaya alışık olduklarından bu onları daha da cesaretlendirir.

    2)karşınızdaki kaplan muhtemelen daha önce hiçbir insanı avlamaya çalışmadığından yani karşısındaki şeyin gücünü tahmin edemediğinden size karşı ilk başlarda temkinli olacaktır. kaplanın bu bilgisizliğinden faydalanabilmek için de kesinlikle gözlerinizi kaplanın gözlerinden kaçırmayın. kükremelerine aynı şekilde çığlık atarak karşılık verin. yani önce kaplanın özgüvenine saldırın. o yeryüzünün en güçlü yırtıcısı ise siz de yeryüzünün en zeki türüsünüz. özgüveninizi kaybetmeyin.

    3)çığlık atarken elinizi kolunuzu fazla sallamayın çünkü kaplan eğer dövüşün başladığı hissine kapılırsa saldırıya geçer. buradaki ilk amacımız dövüşmeden kurtulmaya çalışmak.

    4)bütün bunlara rağmen artık savaş kaçınılmaz hale gelmiş ise kaplanın ilk hamlesi muhtemelen arka ayakları üzerine havaya kalkarak şu şekilde saldırmak olacaktır. işte o an artık herşey sizin zamanlamanıza kalmış. önce hafif aşağıya doğru yaylanıp ardından şöyle bir aparkat çıkartabilirseniz muhtemelen sizin türünüze yabancı olan kaplan bir adım geriye atacaktır. bu durumda siz de bir adım geriye gidin ve 2. hamleyi yapmayın. olduğunuz yerde kalarak kaplanın gözlerinin içine bakıp hafiften garip sesler çıkartın. bu kaplana "dövüşmek istemiyorum ama senden de korkmuyorum" mesajı verecekitir. bütün yırtıcılar, çok zor ve kaçınılmaz şartlar hariç kendilerini riske atmayı sevmezler. çünkü yaralanmak demek avcılık yeteneklerinin zarar görmesi anlamına gelir ki bu da açlıktan ölmelerine bile sebep olabilir. işte bu yüzden sizin bu tavırlarınız, zaten ne ile karşılaştığını çözememiş kaplanın aklını daha da karıştıracaktır. ve muhtemelen sizi avlamak yerine geyik, yaban domuzu vs. gibi alışık olduğu tatların peşinden koşmak için arkasını dönüp gidecektir.

  • merhaba, ben danla bilic.

    youtube’u sadece 1 yıldır kullanan youtuber'ım. burada hakkımda çok fazla şey yazıldı, sevenler, sövenler, sövenlere sövenler, sevenlere sövenler oldu. şimdi buradayım, canlı olarak sorularınızı cevaplamaya çalışacağım. bence tanısanız seversiniz. :)

    kanıt

    edit: soru-cevap bitti. herkese çok teşekkürler.

    sorulara verdiğimiz cevaplara buradan ulaşabilirsiniz: (bkz: ben danla bilic sorularınızı bekliyorum/@danla bilic)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.

  • istiklal caddesinde, dokuz on yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşan polis, birine sorar: "nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?"
    çocuk: "evim filan yok, orada burada uyuyorum" der.
    polis öbürüne döner "peki, sen?"
    ikinci çocuk: "komşuyuz!"
    (bkz: sokak çocukları)(bkz: umut çocukları)

  • irlanda
    benzin fiyatı : 5,24 tl
    asgari ücret : 7.100 tl

    yani 1 asgari ücrete 1.354 litre benzin alabilirsin.

    türkiye
    benzin lt fiyatı : 5,85 tl
    asgari ücret : 1.603 tl

    yani 1 asgari ücrete 274 litre benzin alabilirsin. sadece irlandadan bile neredeyse 5 kat fakiriz. haram zıkkım olsun vergilerim.

  • taksim - bakırköy hattı ... sabaha karşı 4 .. şansa sahil dolmuşu bulmuşum çakır keyifim. bir tane kulaklıkla müzik dinleyen hanım kızımız var.

    bakırköy girişinde sorulan klasik soru ve olaylar gelişir.

    kaptan: yeni mahalle var mı ?
    yolcular: (ses yok)

    yeni mahalle girişi geçilir. kulaklıkla müzik dinleyen kızımız tepki verir
    kızımız: niye geçtik girişi yaaaağğ ?
    ben: e sordu ya kaptan yeni mahalle var mı diye
    kızımız: duymadım ki ya ben :( (surat bu hale geldi ondan)
    ben: kaptan duymamış hanım kızımız. bence dönelim geri sabaha karşı bi de tehlikeli bak.
    kaptan: abi dönemeyiz ya.
    kızımız: ay nerden hanım kızın oldum ben senin be
    ben: kaptan dönmeyelim yesin bunu köpekler sarhoşlar filan.
    kızımız: ya ne diyosun beee
    kaptan & yolcular: ehe ehehehe ehehhehe.
    kızımız: yaaaaağğğğğ :(
    ben: bırakayım ben seni eve hanım kızım ?
    kızımız: git be pis
    kaptan & yolcular: hehe ehe eheheheeeğğğ

    bu da demek oluyorki çakırkeyif olunca iğrenç bir insan oluyormuşum. güzel de kızdı be

  • ondört, onbeş yaşlarındayım sene 98. kuzenimle su tabancalarının içerisine çamaşır suyu doldurup akmerkeze gittik. önümüze ne geldiyse vakko,mango,diesel girdik çaktırmadan sıkıyoruz kıyafetlere, cephanemiz bitmeye yakın ilk uğradığımız mağazalardan biri olayı çakozlayıp güvenliğe haber vermiş.

    alışveriş merkezinde olanüstü hal ilan ettiler, çıkanların üstlerini arıyolar filan. eylem silahlarını tuvalete atıp, şüpeli hareketler sergilemekten kaçınınıp sıvışmıştık. acayip eğlenceliydi!

  • 1859 yılında san juan adalarında geçen fantastik bir krizdir. (bkz: domuz savaşı) veya (bkz: domuz ve patates savaşı)olarak adlandırılır. uluslararası hukuk dersleri açısından önemli bir krizdir. san juan adaları, kanada ve abd arasında bulunan 400-450 ada ve kayalıktan oluşan bölgedir.
    san juan adaları haritası
    günümüzde abd'ye bağlıdır. aktörlerimiz ise ingiltere ve elbette abd'dir. adada tarımla uğraşan lyman cutlar adlı amerikalı çiftçi, bahçesine girip mahsullerini(patateslerini) yiyen domuzu 3 el atış sonrası öldürür.
    belle vue çiftliği
    fakat domuzun sahibi olan britanyalı charles griffin, ünlü (bkz: hudson's bay company) şirketi çalışanıydı. yani taşaklı bir abimizdi. bu iki komşu sorunu kendi aralarında çözemedi. griffin domuzunu çok sevdiğini söyleyip fahiş bir kan parası(!) istedi. cutlar ise en fazla 15 dolar ödeyeceğini söyledi hatta daha sonra para vermek zorunda olmadığını sadece mahsüllerini koruduğunu söyledi. griffin arkasındaki gücü kullanıp cutlar'ı ingiliz yetkililere şikayet etti. cutlar kodese tıkılınca adada bulunan amerikalı yerleşimciler birleşik devletler hükümetinden yardım istedi. konu artık griffin ve cutlar meselesinden çıkmıştı.
    konu saçma bir şekilde büyümüştü ve adaların kimin hakimiyetinde olması gerektiği tartışması alevlenmişti. iki hükümet de askeri güç gösterisi yapmak amacıyla donanmalarını kullanmak istedi.
    amerikalı amiral (bkz: george pickett) ve ingiliz meslektaşı (bkz: robert lambert baynes) pasifik okyanusunda birbirlerini tahrik etmeye çalıştılar. ilk hamleyi karşı tarafa yaptırtmaya çalışan iki amiral de bu savaş nedeninin saçma olduğunun farkındaydı.
    iki ülke monşerlerinin araya girmesiyle bu garip kriz kansız bir şekilde son buldu.
    zaman içerisinde yapılan anlaşmalarla adalar birleşik devletlerin yönetimine bırakıldı.
    daha detaylı bilgiler için;

    kaynak1
    kaynak2

  • 2. lig b kategorisinde başladıyıp uefa kupasında çeyrek finalle noktaladığım 4 yıllık başarılı adana demirspor macerasından sonra, artık kendimi fenerbahçe için hazır hissettiğimi anlayıp kovulan samet aybaba'nın yerine kanaryamın başına geçtikten sonra 3. senemde oynadığım şampiyonlar ligi finali sırasında kardeşimin şaşkın bakışları arasında maça takım elbise giyerek çıkmam, juventus karşısında son 10 dakkaya 3-1 önde girince bi puro yakıp koltuğa yayılmam, şampiyonluğun ardından evin içinde son ses marşlar çalmam, zafer turu için bayrak çıkartıp babamdan arabayı istemem. babamın saçmalama git üstünü değiş deyip beni rencide etmesi.. babama içimizdeki irlandalı demem. gülmekten bana fırça atamaması*