hesabın var mı? giriş yap

  • fırını pişirme derecesinin üzerine çıkarıp iyice ısıtmanız lazım ki, harç sönmesin. ısı, hamurun içine yayılır ve harcı kabartır. siz 180'de pişmesi gerekiyor diye, fırını 180'de tutarsanız, kapağı aç koy derken o ısı zaten 160-170'lere düşüyor. harç da içeride yeteri kadar ısıyı bulamadığı için yükselemiyor. 200'de ısıtıp, keki attıktan sonra dereceyi düşürmek gerekiyor. fan ayarı varsa bir müddet sonra onu da en düşüğe getirip, üzerinin yanmasını engelleyebilirsiniz.

    edit: herkes kek uzmanıymış gördüğüm kadarıyla ama pek şeker insanlar :) keki nasıl kabarttığınız inanın umurumda değil, mesaj kutuma yüklenmenize gerek yok. :) kekin kabarmaması ile ilgili birçok sebep var, ısı da onlardan biri sadece. kek, ekmek vs. içerisinde gördüğünüz küçüklü büyüklü gözenekler var ya hani, işte onlar ısının harcın içerisinde dolaşmasından ötürü oluşmakta, ısı faktörü yapbozun parçalarından biri, o kadar. tek koşul bu demiyorum, kabartmak için bunu da deneyebilirsiniz diyorum. kabarmış kekli günler diliyorum. :)

  • sarkis çerkezoğlu'nun, metis'in siyahbeyaz serisinden çıkan "hatırlıyorum" adlı kitapta anlattığı enfes hikaye. yakın tarihin özeti bir nevi:

    üç arkadaş var. bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ama ermeni olan aynı zamanda papaz. sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. etrafta su yok. bağların olgun zamanı. "iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. bağın sahibi bir türk ama onu görememişler. "kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. bu sırada bağın sahibi gelmiş. bakmış üç kişi üzümünü yiyor. fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. birine bakmış, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakmış, konuşmasından kürt olduğunu anlamış. üçüncüsü de türk.
    dönmüş ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gitmiş. adam, papazı bir güzel dövmüş. kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönmüş. "müslüman'sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. bu durum türk'ün hoşuna gitmiş. biraz sonra türk'e dönmüş ve "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlamış. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik".

  • koskoca lise dönemi bu şarkı hakkındaki hikayelerle geçmiştir. çocukluk dönemini de atilla taş yedi. ben de diyordum allah neden belamı verdi diye.

  • kolejde okur. aç karnına kola içer. kafasız dahi olsa sizin daha önce hiç duymadığınız şeylerden bahsedebilir. çünkü kendisiyle aranızda sınıf farkı vardır.

  • bir gün soran kişi siz de olabilirsiniz.
    kimi arayacağını sorup, konuşma kapsamı özel değilse, numarayı ben çeviririm x kişisi sizinle görüşmek istiyor dendikten sonra ses hoparlöre verilerek irtibata geçmesi sağlanabilir. yardımcı olmak bu kadar zor olmamalı. gerçekten ihtiyacı olabilir zira.

    özel bir konuşma ise maalesef geri çeviririm. telefon mahremdir herkese verilmez.