ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kadından duyulan en iyi iltifat
-
"başım omuzunda olsun. ne ekmek isterim, ne su.."
evlendik sonra. sözünün eriymiş.
istemedi.
***
arkadaşlar bu mesajı artık editlemem gerekiyor. şöyle ki boşanma aşamasındayız. istemediği bir tek eflak ve boğadan kaldı. bir de kulağımın arkası.
6 ekim 2017 türkiye izlanda maçı
-
3 yılda bir maç izleyen ve son 20 dakikadır ütü yaparken yan gözle maça bakan eşim tarafından aşağıdaki tespitlerle şenlendirilmiş maçtır:
- (izlanda defansı hakkında) adamların hepsinde 2.05 boy var, neden bizimkiler sürekli yüksek top gönderiyor?
- (ozan tufan hakkında) ala ala bunu mu aldılar oyuna? adam futbolcudan başka her şeye benziyor.
- (lucescu hakkında) milli takımda madem yabancı oyuncu oynayamıyor, teknik direktör nasıl yabancı oluyor? saçma değil mi? git romanya'dan 70 yaşında adam getir türkiye'de kimse yokmuş gibi.
- (yılmaz vural hakkında) bu yorum yapan adamı kıraathaneden mi getirmişler? kıs allah aşkına, sinirim bozuldu mıy mıy. dişe dokunur bişey anlattığı da yok. koş arda. durma emre...
- (eskişehir seyircisi hakkında) kıyamam. hala nasıl da bando mızıka tezahürat yapıyor adamlar. ışık varmış gibi, yazık.
- (skor hakkında) sen karıştır spora torpili, siyaseti. sonra ye 3 tane otur yerine. sana az bile. hadi anam.
3 yılda bir diyorum.
ütü yaparken diyorum.
daha ne diyim?
ece erken'in paylaştığı operasyon görüntüleri
-
organize suç örgütüne 3 tane polis baskın yapıyor. baskın yapan polisler kapıya sertçe vuruyor. suç örgütü hiç aranmıyormuş gibi kapıya sertçe vurulduğunda kapıyı hemen açıyor. sonra birileri tiyatro deyince fırat tanış alınıyor, kırılıyor.
kavgada fırlatılan ilginç nesneler
-
(bkz: köpek)
evet, bildiğin köpek. tek suçu parkta tasmasız bir şekilde dolaşırken kavga eden iki travestiye yanaşması.
(bkz: bank)
parklarda oturduğumuz banklardan, ama en ağırlarından. iki kişi yüklenip fırlatmışlardı hasımlarına.
lan, yazdıklarıma baktım da boş zamanlarımda parkta oturup kavga izliyorum galiba.
küçük prens'teki türk diktatör atatürk mü
-
bu sorun sanıldığı kadar yeni değildir. belirli aralıklarla ısıtılıp ısıtılıp gündeme düşürülür. geçen yıllarda da küçük prens'in, tavsiye edilen kitapların arasından çıkartılmasına neden olan ve arkasından gelen büyük medya eleştirileri (ki hürriyet de sert bir şekilde eleştiren taraftaydı, çok net hatırlıyorum) eşliğinde yeniden tavsiye edilen kitaplar listesine alınması hadisesine sahne olan da yine bu ibare idi.
aynı ibare, kitabın türkçe çevirileri açısından da sorun yaratmaktadır. benim okuduğum ilk türkçe çeviride, "büyük bir türk önderi" lafı geçmekteydi. sonrasında anladım ki, çevirmen yine baskı altında kalmamak içi bir cinliğe başvurmuş. aynı cinliğin başka türlüsüne bu son çeviride de rastlıyoruz. bu kez "ölüm cezası" ibaresi, kullanılan iki anlamlı fransızca ifadenin de yardımıyla, okuyucuyu konudan uzaklaştırabilecek "ölüm döşeğinde" ibaresi ile değiştirilmiş. bu yüzden, ilgili pasajın fransızca aslı üzerinden incelenmesinde fayda var:
önce bakalım saint-exupery ne demiş:
"heureusement pour la réputation de l'astéroïde b 612 un dictateur turc imposa à son peuple, sous peine de mort, de s'habiller à l'européenne. l'astronome refit sa démonstration en 1920, dans un habit très élégant. et cette fois-ci tout le monde fut de son avis."
yani:
asteroid b 612'nin ünü açısından* mutluluk verici bir şekilde*, bir türk diktatörü*, halkına*, avrupalı gibi giyinmeyi* emrederek, aksine davrananlara ölüm cezası verileceğini* duyurdu. astronom, 1920 yılında keşfini bu kez çok şık bir kıyafet içinde* yeniden sergiledi. ve bu kez bütün dünya onu dinledi.
(çeviri bana aittir).
şimdi gelelim çıkarımlara:
- exupery'nin bu pasajda asıl eleştirdiği konu, insanların içerikten çok dış görünüme önem vermesidir. nitekim avrupalılar, kendilerine şaklaban gibi görünen bir kıyafetin içindeki bilim adamını dinlememişler, fakat kendileri gibi giyindiğinde dinlemişlerdir. lafı dar kafalı, önyargılı insanlaradır yani
bonus (bkz: ye kürküm ye)
- öbür taraftan, biz de saint-exupery'nin tuzağına düşüyoruz ufaktan. neymiş? atatürk'e "diktatör" demiş ve kıyafet devrimini "ölüm cezası karşılığında" zorla getirdiğni ima etmiş. belki de saint-exupery'nin görüşü sahiden buydu, bilemeyiz. fakat bütün bunlar bizim bilincimizde, küçük prens'in asıl demek istediğinin önüne geçtiği ölçüde, biz asıl küçük prens'teki "avrupalılar" gibi, dış görünüşü içeriğin önüne koymuş olmuyor muyuz? yaa, yaa...
not: saint-exupery'nin kendisi de, konuyu komik ve eğlenceli göstermeye çalışmaktadır. "türk astronom"un eski ve yeni kıyafetlerini kendi çizgileri ile "önce" ve "sonra" benzeri bir şekilde çizmiştir. kaftanlı ve fesli kıyafeti de özel olarak gerçekten şaklaban gibi göstermiştir.
not2: şimdi yeniden okudum da yazdıklarımı, boş yere polemik konusu etmişim bu konuyu, tartışma gibi görmüşüm, gereksiz bir sürü şey yazmışım. küçük prens küçük prens'tir halbuki. kimin ne dediğinin ne önemi var? (silmeye de kıyamadım o kadar çeviriyi, böyle oldu şimdi)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
+abin var mı aşkım?
-var aşkım 4 tane.
+bundan sonra 5 tane var kardesim hadi allah'a emanet.
yazıklar olsun senin profesörlüğüne
ibb anne kartın 25 milyon kez kullanılması
-
şayet helal edilmeyecek hakkımız varsa öncelik aşağıdaki yaşam formlarına aittir.
(bkz: bankamatik memuru/#91061504)
(bkz: cengiz inşaat'ın vergi borcunun silinmesi)
(bkz: atv'nin sahibine 9.5 milyar liralık vergi affı)
(bkz: demirören'in ziraat bankasından aldığı kredi)
(bkz: yandaşa ödenen 61 milyar 720 milyon tl kur farkı)
(bkz: 615.9 milyonluk vergi borcunu 7 milyona düşürmek)
dipnot: destek bekleyen kampanya; (bkz: #129740506)
şeytan'ın en çok kullandığı kelimeler
-
- mesaj at.
en sadık kadın burcu
-
"burcu"yu tebrik etmeyi gerektirir...
(bkz: tebrikler "burcu")