hesabın var mı? giriş yap

  • "bill gates'in eşi olmak da zordur be.
    - hayatım eve ne zaman geliyorsun?
    - 9 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 22 dakika kaldı, 3 dakika kaldı..."

  • (bkz: ilyada)
    ebem skildi yeminle. lan arkadaş, yunanla truvalı birbirine kılıç çekiyor. yunan diyor ki, sen benim karşıma çıkacak adam mısın? truvalı bir başlıyor 20 sayfa soyunu sopunu anlatmaya...
    yunan, tamam hadi vuruşak gardaş diyor. yoook. truvalı ibne soruyor bu sefer, peki sen kimsin?..
    al sana bi 20 sayfa daha.

    allahsız putperestler...

  • -ya salak mısın sen?
    -aşkım vallahi elimden kaydın
    -ne demek elimden kaydın ya hasta
    -bak iyilik edelim dedik kötü olduk iyi mi?
    -resmen başım ağrıyor
    -migrenin mi?
    -yok salaklığın
    -hadi, başa döndük yine...

    allahım canımı al da kurtulayım. sakarlık dediğin ne noktalara kadar ilerleyebiliyor şaşırıyorum bazen. koltukta uyuyakalmış sevgiliyi, romantizm, aşk adamlığı adına; sarsmadan, bomba imha ekibi amiri gibi kavrayıp; odaya, tertemiz yatağımıza taşıyayım, yatağa koyunca uyanır, uyanınca da bu ilgi karşısında duygusallaşıp kesin beni arzular diyerek çıklan yolda sevgiliyi yatak odası ile salon arasındaki o daracık koridorda elinden kaçırmak da neyin nesi? hayır kız düştükten sonra üstüne basmayayım diye sıçrarken kızın koluna takılmak, darbenin ve kolunu ezmenin acısıyla bir anda uyanan nazlı yarin seni zeybek oynar bir halde görmesi nasıl izah edilir.

    neden aşkım hadi yatağa geçelim, uyuyorsun bak demek varken 60 kiloluk sevgiliyi kucaklayıp odaya taşıyabileceğini düşünmek ve sonuç odaklı hareket ederken asıl mevzuyu elden kaçırmak da neyin nesi? dünya üzerinde, komik videoları saymazsak kaç kişi vardır böyle yapan? biz kaç kişiyiz sevdiceği odaya taşırken yere düşürüp üzerinden geçen?

    -bak aşkım vallahi kazaydı
    -gülüyordun ama
    -ya ne gülmesi seni ezmeyeyim derken
    -bi de ezseydin
    -olur mu hiç, yere düşen sahibini at bile çiğnemez
    -salaksın yemin ediyorum
    -kolun iyi mi?
    -acıyor
    -bastım ya ondandır
    -aa sahi mi? embesil

  • polisimiz metro çıkışında gbt yapsın ancak, bu şekilde güvenliğimiz çok iyi derecede sağlanıyor sayelerinde. ama 200 metre ileride sözde cam silerek para kazanan gaspçılara hiç müdahale etmesin. şikayet ettiğinizde de orası bizim bölgemiz değil diye cevap vermeye devam etsinler.

  • şaka maka o vakitler istanbulda 3 tane zengin taşaklı adam var bunlardan birisi cemile'ye (hikmet karcı), öbürkü aylin'e(soner talaşoğlu), öbürkü de salak berrine(hakan) aşık. bunlar da hala camsız evde oturuyo heyhat

    camları varmış

  • ikametgahı istanbul olan herkese ''ulaşım vergisi'' eklenerek yapılabilecek bir şeydir. belki de istanbul'un nüfusunu azaltacak olan çözüm bu olabilir. ya da en azından insanlar ''nasılsa parasını veriyorum'' mantığı ile toplu taşıma kullanmaya başlar ve böylece daha kaliteli ve efektif bir toplu taşımamız olur.

    düzenleme: sürekli olarak "herkes ikametini başka yerde gösterir" mesajları alıyorum. öncelikle, basit bir hesap yapalım. iett'nin 2015 faaliyet raporunda (google) 2015 toplam gider 1.355.000.000 tl civarında. bunu 15 milyona böldüğümüz zaman, kişi başı senelik 90 tl gibi bir meblağ çıkıyor. mevcut sistemden daha iyisini talep ettiğimiz için yıllık 100 tl'lik bir vergi pek çok sorunu çözer. ayda 10 tl'den ucuza geliyor.

    ben ve benim gibi toplu taşıma kullanan insanlar, bu rakamları zaten ödüyor. ama asıl amaç, toplu taşıma kullanmayan insanları sisteme çekmek olduğu için; bu yöntem bence insanları toplu taşıma kullanmaya itebilir. talep arttığı için daha yaygın, daha optimize ve daha kaliteli bir toplu taşıma sahibi olabiliriz. bu durumdan herkes kazanır.

    denetim mevzusuna gelince, küçük bir resmi işlem için bile ikametgah gerekmesi olayını geçiyorum; elektrik, su, doğalgaz, kredi kartı faturaları ile denetim kolaylıkla yapılabilir.

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..

  • filmde çiçek abbas, ford minibüsü satın almak için tefeci nejdet'ten para almış, aylık ve haftalık taksitlerle senetler yapmıştır. ilk ödemesi ocak 1982'de başlar. görsel ayda 3 taksitle toplamda 140 bin tl ödeme yapar. görsel

    kız istemeye gittiğinde, müstakbel kayınpederine "günde 5.000 tl indirdiğini" söyler. video yani ayda 150.000 tl kazandığını düşünürsek bu hesap tutarlıdır. abbas ayda 10.000 tl ile geçinebilir, kalan parayı da tefeciye verir.

    abbas ocak taksitlerini bitirdiğinde "lan oğlum sana söz, nisan sonuna kadar yarı paranı çıkaracağım senin" der. video yine tefeci nejdet ile anlaşırken son imzaladığı senedin 1 eylül 1982 tarihli olduğunu ve onu da imzaladıktan sonra alışverişin tamamlandığını görüyoruz. görsel tüm bunları hesaba katınca çiçek abbas'ın parayı 8 ay taksitle aldığını da doğrulayabiliyoruz.

    140.000 tl'den 8 ay taksit ile hesapladığımızda çiçek abbas'ın minibüs için ödediği paranın 1.120.000 tl olduğuna ulaşıyoruz.

    minibüs için ödenen paranın bugünkü ederini üç farklı kalemde hesaplarsak:

    1) enflasyon hesaplayıcıya göre abbas, minibüs için 216.190 tl ödemiştir.

    2) dolar hesabına göre hesaplarsak:
    1982 yılı ortalama dolar kuru 160,90 tl'dir. 1.120.000 tl'nin dolar karşılığı 6.960 dolar yapmaktadır. 6.960 dolar ise enflasyon hesabına göre bugünün 20.769 dolarına denktir.

    20.769 doların 31 mart 2022'deki tl karşılığı ise 304.265 tl yapmaktadır.

    3) asgari ücret üzerinden hesaplarsak:
    1982 yılında net asgari ücret 7.405 tl'dir. çiçek abbas minibüs için 151 asgari ücrete denk bir ödeme yapmıştır.

    bugünkü net asgari ücret olan 4.250 tl üzerinden hesapladığımızda, minibüs için ödediği paranın bugünkü ederi 641.750 tl çıkmaktadır.

  • kapitalizm'in elestirilecek cok tarafi var, ama bu yazilimsal kisitlama olayinin en azindan bir mantigi var, ve insanlarin hayatlariyla oynamiyor.
    market segmentasyonu diye bir sey var, herkesin bir butcesi var o yuzden ihtiyaci olmayan o upgrade'i yaptirmiyor.
    elektrik arabalarinda en buyuk maliyetlerden biri batarya oldugu icin ve ne kadar yuksek miktarda uretilirse kar marji o kadar yuksek olacagi icin iki ayri modelde batarya uretmek yerine tek model batarya uretmek daha ucuz.
    ayni sey bilgisayar islemcilerinde de var.
    mesela ayni seyi hastanelerde hastalara yaparsan yani butcesine gore hizmetten kisarsan iyi olmaz bence.