hesabın var mı? giriş yap

  • insanlarla konuştuktan sonra ortaya çıkan düşünce. o yaşadıklarını anlatıyor, sen kendi yaşadıklarına/yaşayamadıklarına bakıyorsun. hüzünleniyorsun. adam hayatını yaşamış, ben kütük gibi bu yaşa kadar gelmişim diyorsun. yapacak bişey yok.

  • çok acayip insanlarsınız vesselam. arkadaşım o kadar aciliyeti yoksa ambulansı çağırma!

    tanım: milletin can, yazarın ev derdinde olduğu hede.

  • babamın ufak bir şirketi vardı, vergisini ve çalışanlarının sigortaları düzenli ödeyip kimsenin hakkına girmezdi. bir zaman sonra işleri bozuldu ticaret sonuçta neyse baya vergi ve çalışan sigorta borcu birikti. onları toparlayım derken yorgun düştü yüreği ve çok erken kaybettik güzel yürekli babamı. sevgili devletimiz 1 dul 3 yetim kız çocuğundan 1 gün bile ertelemeden aldı bütün borcu, hepsini ödedik bitti şükür herşeyin üstesinden geldik. söyleceklerim bu kadar...

  • akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...

  • 15. ve 16. yuzyillarda portekizli denizciler, yeni adalar kesfetmek uzere bilinmeyene dogru yelken acarlar. binlerce sefer yapilir mechul rotalara, mechul enginlere dogru...binlerce denizcinin kimi gecim sikintisindan, kimi maceraperestliginden, kimisi ise vaat edilen hazinelerden pay almak icin geri donmeme riskini barindiran ve suresi kestirilemeyen bu seferlere katilirlar veya katilmak zorunda kalirlar, arkalarinda kadinlarini ve cocuklarini birakarak...

    kadinlar ve cocuklar ozlem icindedir. kocalari, ogullari belki de hic gelmeyecektir, belki cocuklarini yetim buyuteceklerdir ki o donemde pek cok portekizli cocuk babalarini bir daha gorememistir. portekizli kadinlar her gun sahile inip tanriya dua ederler, okyanusa adaklar adarlar kocalarini ve ogullarini onlara geri bagislasin diye...

    cogu onlari bir daha goremeyeceklerdir ve elbette bu hasret ve aci donemin sarkilarina da yansir...denize sarkilar soylenir, okyanusa agitlar yakilir ve fado dogar...seferlerin surdugu bu iki yuzyil, portekiz'e fado'yu armagan etmistir aldigi binlerce cana karsilik...bu yuzden aci ve ozlem, tedirginlik, olum ve herseye ragmen umut fado muziginin ozunde vardir.

    insanin icine icine isleyen, birkac dakika icinde mutlulugu huzne cevirebilen "damar" bir muziktir fado...yuzyillardir fazla degismemis oldukca sade bir yapiya sahiptir. gitar ve mandolin; kimi zaman da bir keman eslik eder fadistaya...ve herseyden once bir okyanus muzigidir...muzik size iber yarimadasinda bir yerde oldugunuzu hemen hissettirir; ama akdeniz kiyisinda degilsinizdir cunku muzik okyanusun uzakligini, korkusunu ve bilinmezligini de barindirir icinde...oysa akdeniz muziklerinde hep bir sicaklik, bir "deniz kadar yakin olma" hissi vardir...fado size bunu hissettirmez, olum, sogukluk ve uzakliktir; bir deniz muzigi degil, okyanus muzigidir...iberya'nin okyanus muzigi...

    cok yogun, saran ve sarsan bir muziktir kisacasi... en mutlu aninizda dinleseniz bile, sizi birkac saniye icinde uzuntusunun derinlerine ceker ve efkarlandirir; bir sise sarap acip ufuklara dalasiniz gelir...

  • az önce odatv filigranı ile yapılan söz konusu operasyonun görüntülerini izledim.

    ilgili görüntüler

    hepi topu; balkondan atılmış bir kavanoz içinde bir kaç söbek yerli ot (esrar) ile evde mevcut oyuncak araba içerisinde bulunmuş küçük bir parça yabancı ot (skunk) söz konusu. görüntülerde kişisel kullanım için olduğu belli olan bir grinder (öğütücü) var.

    yani kişinin sadece içici olduğunu belli eden miktarlar bunlar. ayrıca kimyasal (met, eroin, kokain, bonzia, hap vb) bir uyuşturucu bile söz konusu değil.

    anlayamıyorum gerçekten... bunca polisi toplayıp sabahın köründe eve operasyon yapacak ne var?
    işin magazinsel boyutu var diye desem, öyle çok magazinsel bir fügür de değil kişi...

    ülkenin limanlarında konteyner konteyner uyuşturucu trafiği var. her ay ''yapılan ihbarı değerlendirip, en yüksek miktarda bulunan uyuşturucu'' haberleri var!! yurtdışı uyuşturucu baronlarının ve bağlantılarının ülkemizde rahatça dolaştığı hatta birbirleri ile çatıştığı haberleri var.

    daha komiği geçenlerde gördüğüm bir sosyal medya paylaşımı var ki; iki gurup cadde ortasında kavga ediyor ve aralarından polis ekip arabası geçiyor. olaya müdahil olmayı bırakın, olay bölgesinden ufak ufak öyle bir uzaklaşmaları var ki... güler misin? ağlar mısın?

    kıyılara vuran cesetler, sinan ateş gibi vakalar, faaili meçhuller, karakolda polisin polisleri vurduğu cinayetler vs vs vs...

    ama onlarla ilgili bir gelişme yok. ancak 2-3 parça otu olan bir kadına yapılan şafak baskını var.

    dünyanın bir çok ülkesinde legalleştirilmiş olan bir keyif verici madde söz konusu.
    3-5 seneye bizde de başlar yasal olsun tantanası.

    gençleri zaten met belasına düşürmüşler! zamanında 3 kuruşa piyasaya sürdükleri meti, şimdi pırlanta fiyatına satıyorlar sokakta. parası yetmeyen kumara düşmüş, gaspa düşmüş, fuhuşa düşmüş...

    ama haberlerde kalben'e yapılan operasyon var. bir de kadının az bir parasını görüntülemişler. algıya bakar mısın?

    yazık ...

    gerçekten yazık...

  • ortaya çıkmak üzere olan sorundur.

    pendik kurtköy bölgesi (yenişehir, çamlık, harmandere) yoğun olarak sitelerden oluşan düzenli bir yapılaşmaya sahip. gözlemlerim yoğun olarak ikamet ettiğim bu bölgede ancak ataşehir/şerifali bölgesinde de olduğunu biliyorum.

    genel olarak sokaklarda uysal köpekler, sitelerin içlerinde ise kediler yaşıyor. sorunun kaynağını da sokaklarda yaşayan köpeklerin iyi niyetle beslenmesine yardımcı olmaya çalışılması oluşturuyor.

    sitelerin aralarında yer yer boş arsalar yer alıyor. bu arsalar insanlar köpeklerin yemesi için yemek, et vs bırakıyor.

    ancak bu yiyecekler hava kararmaya başlarken ortaya çıkan onlarca sıçanı besliyor. o kadar arttılar ki artık havanın kararmasını dahi beklemeden ortaya çıkmaya başladılar ve 25-30 cm'lik boylara ulaştılar. arsalarda onlarca sıçan deliği rahatça görülüyor.

    sıçanlar, ısırıkları ve sidikleriyle 70 ten fazla bakteri bulaştırabilen, asyada her yıl onlarca ölüme ve felce yol açan hayvanlar.

    önlem alınmaması halinde ciddi hastalıklara yol açabilecek ve bir sonraki felaket olarak gündem oluşturma potansiyeli olan bir sorundur. umarım yetkililer bir an önce önlem alırlar.

  • üst edit: başlığı açan ben değilim. ilk entry sahibi sonradan kaçtığı için başlık üzerime kaldı.

    yarı yarıya doğru bulduğum önerme. şahsî kanaatim, en az para kadar toplum içinde getireceği prestijdir. ülkede "mesleğin ne?" sorusuna cevaben "doktor" dediğin zaman inanılmaz saygı görürsün. istersen multiverse teorisine katkılarda bulunmuş bir fizikçi ol, doktorun gördüğü kadar hürmet göremezsin.

  • bisikletle her sabah gazete dağıtan çocuklar vardı. gazeteyi rulo yaparlar, bahçeye fırlatırlardı. evin sahibi uyuşuk uyuşuk çıkar gazeteyi alırdı. gazeteci çocuk "günaydın mistır brown" falan der, sonraki eve yollanırdı. gazeteci çocuklar 11 - 12 yaşlarında falan olurlar, harçlıklarını çıkartmak için çalışırlardı. lan bizi annemiz bakkala yollamazdı küçüğüz, kazıklanırız, parayı kaptırırız diye. elalemin çocuğu o yaşlarda harçlığını çıkartsın, serbest teşebbüsün ruhunu kapsın, biz de mal gibi büyüyelim. eh haliyle o velet büyüyünce ticarete atılır, bütün dünyaya mal satar, bill gates olur, rockefeller olur. biz de böyle güdük kalırız tabi. ah ah...