hesabın var mı? giriş yap

  • amator bagimsiz oyun gelistiricilere ders niteliginde pek cok noktasi olan oyun. bu oyunu tek basina gelistiren eric barone'nin stardew valley oyunu sayesinde dolar milyoneri oldugu ve dunyanin en onemli ekonomi dergilerine/programlarina haber oldugu gercegini de goz onune alinca ciddi bir gozle incelemek onemli takdir edersiniz ki.

    1- piyasa boslugu

    amator oyun gelistiricilerin cogunda refleks olan "hali hazirda populer olan bir oyun turunun farkli bir yorumunu piyasaya sunmak" yaklasimi yerine, barone sunu yapti; "talebi cok, arzi az olan oyun turunde oyun yapmak". ciftlik oyunu gibi modern insanin topraktan kopmasi neticesinde bir hayale donusen olguyu, sanal olarak tatmin etme duygusu yuzunden ve bu konunun cogu oyun turune gore daha rahatlatici olmasi sebebiyle her daim talep edilmesine ragmen, arz hep cok dusuktu.

    mesela bu oyun turune ait ilk oyun bir turk yapimi, adi da umut tarlalari (bkz: #12895406). 1993 yilinda yapildi, tabii turkiye disinda taninma firsati olmadi. ikinci ornek ise barone'nin ilham aldigi harvest moon oyunu, 1997 yili japon yapimi. cok sayida seveni olmasina ragmen yillarca bu tarz oyun yapilmadi.

    yapildiginda ise ya survival stili (don't starve gibi), ya da ticaret stratejisi ve simulasyonu turunde oldugu icin (farming simulator gibi) oynayani rahatlatmak yerine iyice geriyordu.

    ayni sekilde dating sim ve life sim gibi ogeler barindiran oyunlar da ya fazlasiyla tek duze ya da pahali (the sims 4'un onlarca ek dlc'sine para yetistirmek zorunlulugu gibi) oldugundan yeterli gelmiyordu.

    bunun yaninda acik dunya hissi veren ama bunun icin son model ekran kartlari gerektirmeyen, basitlestirilmis ama kapsamli bir oyun yoktu.

    yani kisacasi, pek cok insanin basinda gerilmeden ve sikilmadan saatler gecirebilecegi, ister birileriyle kurlasacagi ve evlenecegi, ister tarla ekecegi, ister bara gidip sohbet edecegi, oynarken sikbogaz etmeyen, ve cogu insanin icindeki bir hayal olan dogaya donus fantazisini tatmin eden bir oyun talebi vardi ama arz yoktu. iste stardew valley tam da bu boslugu bir yapboz parcasi gibi doldurdu.

    2- oyun turu secimi

    barone cok akilci bir yaklasimla, tek bir turun oyuncuyu cok cabuk sikacagini ongordugunden cok turlu bir oyun ve cok katmanli bir oynanis omurgasi kurdu.

    mesela eger mikro yonetim meraklisi degilseniz umut tarlalari'nda cabuk sikilabilirsiniz. cunku bir yonetim ekraninda ciftligin yonetimiyle ilgilenmek disinda yapilabilecek bir sey yoktur. ustelik cok dikkatli oynamazsaniz iflas eder ve oyuna yeniden baslamak zorunda kalirsiniz, yani gerilimlidir.

    eger life sim hevesinizi gidermek icin the sims 4 gibi oyunlar oynarsaniz cok cabuk tekduzelestigi icin sikilabilirsiniz, oyunun yapisi sizi belirli seyleri yapmaya yonlendirmektedir cunku.

    ayni sekilde dating sim turu oyunlar da cok kisitli bir dongu icerdiginden kisa surede biktirabilir.

    stardew valley'de ise bunlarin hepsini istediginiz muddetce yapabiliyorsunuz. ustelik en can alici nokta ise su; eger dogru yaparsaniz oyun sizi odullendiriyor, ama yanlis yaparsaniz cezalandirmiyor. yani bir sikbogaz etme durumu yok. bu da yetmezmis gibi madenlerde troll avlamak gibi kucuk aksiyonlara da girebiliyorsunuz. yani oyunun action rpg sosu da var.

    boyle olunca biraz tarlanizla ilgilenebiliyor, sikilinca birileriyle kurlasabiliyor, sikilinca madenlerde troll avlayabiliyor, sikilinca kasabadaki olaylarla ilgilenebiliyorsunuz. tekrar dongunun basina geri donunce (tarlayla ilgilenmek) beyninizde "surekli ayni seyi yapiyorum" hissi olusmadigi icin oyundan sikilma ihtimaliniz azaliyor.

    yani bu baglamda bakinca oyun sanki grand theft auto v'in 8 bit, siddetsiz ve cocuksu versiyonu gibi.

    3- oyun gelistirmeye gercekci yaklasim

    oyunun 8 bit stilinde olmasi pek cok kiside "ne guzel iste boyle daha sevimli oluyor eski nintendo oyunlari gibi" hissi uyandirsa da aslinda cok gercekci bir sebebi var. eger barone bu kadar kapsamli bir oyunu mesela the sims 4/grand theft auto v tarzi 3d modellemelerle, orkestral muziklerle, gercekci shading, particle, fizik tepkileri gibi seceneklerle, seslendirmelerle yapmaya calissaydi, oyun en erken 2030 yilinda cikardi (o da becerebilirse). cunku bir kisi ne kadar yetenekli olursa olsun "man hour/progress" paritesine baglidir. modellemeleri yapmak, retopoloji, isiklandirma testleri, parcacik testleri, collision surface tepkileri, kaplamalar, bunlarin low poly bake'lenmesi, lod, optimizasyon, orkestrasyon, vo zamanlama, triggering falan derken is cigirindan cikardi. maddi kismi ise oyle part time is maasiyla, kiz arkadas destegiyle falan olmaz, milyonlarca dolar butce gerekirdi.

    yanlis anlasilmasin yaptiklarini kucumsemiyorum, muthis bir azim ve yetenekle ortaya cikmis stardew valley, ama gercekci yaklasilmis. yani sinirlarini bilerek bicimlendirmis projeyi. bu da cogu amator oyun gelistiricinin aksine oyunun yapimini bitirebilmesine sebep olmus (nice benzeri proje yarim birakiliyor boyu asan islere kalkisildigi icin).

    4- tasarim butunlugu

    oyunun gercekci sebeplerle 8 bit stili olmasi bir gereklilik olsa da, barone bunu muziklerden oyunun temposuna, oyunun genel atmosferinden oyun ici karakterlerin (npc) davranislarina kadar bir butun olarak sunmayi bilmis. yani oyunun sirin grafik stili, sakinlestirici midi havasi tasiyan muzikler, tatli ses efektleri, npc davranislarindaki saflik bir araya gelince adeta bir masal havasi ortaya cikiyor. bu da oynayanlarin cogunda gorulen sakinlesme ve keyiflenme etkisinin temel sebebi. mesela barone mecburi 8 bit stili grafiklere ragmen kendini cok ciddiye alan bir oyun yapsaydi veya orkestral muziklerle doldursaydi o iluzyon kirilir ve oynayanda kalitesizlik hissini uyandirirdi. ama bu tasarim butunlugu sayesinde "aslinda 8 bit piksel art tarzi oyunlari oynamam ama bu oyun beni kendine bagladi" gibi pek cok yorum gorebilirsiniz.

    5- cok oynayani odullendirme

    butun insanlarin icinde bulunan kesfetme durtusu, hazine bulmak, loto kazanmak gibi temelinde kumarla benzesen odul kazanma istegini doyuran kucuk nuanslar koydu oyuna barone. cogu insan farkinda olmasa da cogu oyuna kendini kaptirma sebebi icten ice bu kumar ve odul kazanma durtusunu caktirmadan gidiklamasidir. mesela diablo (diablo ii ,diablo iii) path of exile gibi cok basit ve tekrarli mekanige dayanmasina ragmen bu kadar bagimlilik yaratici olmasinin temelinde bu sebep yatmaktadir ("daha cok kesersem daha cok item dusururum" gibi).

    iste bu oyunda da sadece ara sira karsiniza cikan olaylar/karakterler/objelerle, "eger daha cok oynarsam daha cok sey gorebilirim" "diger oynayanlara olmayan nadir seyler bana olabilir" hissi uyandiriyor barone cok profesyonelce. ustelik bu kadar kapsamli bir oyuna bile bunlari ekstradan eklemek aslinda barone'nin ne kadar bilincli bir yaklasim gosterdiginin bir kaniti.

    6- oyunu gelistirmeye devam etme

    cogu amator oyun gelistiricide ya oyunu hic ilgi gormedigi icin, ya da oyunu cok ilgi gordugu icin olusan, oyundan beklentiyi kesip guncelleme/bugfix/eklenti/genisletme gibi hayati seyleri aksatma/yapmama davranisinin aksine barone oyuncularin isteklerine gore oyunu gelistirmeye devam etti. bu da zaten oyunun sirin yapisi nedeniyle oyuna baglanan kitleye oyunu iyice benimseterek sahiplenme duygusunu uyandirdi.

    7- dagitimci ve reklam

    ama butun bunlari dogru yapmasi bile tek basina bu onmilyonlarca dolarlik basarinin sirri degil ne yazik ki. belki dunyanin bir yerlerinde buna benzer pek cok proje daha once hayata gecirildi ama cogunlugun haberi olmadi (bizdeki umut tarlalari ornegini dusunun mesela). ki su anda bile farkli farkli tarzlarda nice basarili oyun sesini duyurup gorunur olamadigi icin kalabaligin arasinda kayboluyor. barone'nin basarili bir dagitimciyla anlasmasi (chucklefish), bu dagitimcinin baglantilari sayesinde daha oyun cikmadan onemli sitelerde haberlerinin yapilmasi, chucklefish ile anlasmali yuzbinlerce kisinin takip ettigi streamer'larin (siri, bexy ) oyunu oynamasi sayesinde oyunu satin alip oynamaya ozendirilen oyuncular gercegi var. eger bu olmasaydi barone'nin adini ve stardew valley oyununu cok az kisi duyacak, oynayanlar cok sevse de genel dunya pazarinda ciliz sesi kaybolup gidecekti. sunu unutmayin ki gunumuzde cogu oyun cok iyi oldugu icin degil cok iyi tanitildigi icin populer olup seviliyor.

    kisacasi buyuk bir emek ve bilincli yaklasim bir araya gelince basarili bir sonuc ortaya cikmis. oyun iyi yani. evet sadece bunu desem de yeterdi, bos yere destan yazdim. bos beles bir insanim sonucta.

    not: bir de bunla alakasiz olsa da 90'larda cikmis bir dating sim vardi, ogrencilik yaptiginiz rpg soslu hentai icerikli bir oyundu, bayagi meshurdu, adi da true love'di (bkz: #13523772), durduk yerde o aklima geldi simdi.

  • bir tanıdığım, evlendiklerinden çok kısa süre sonra eşi işsiz kaldı ve uzun yıllar dikiş tutturamadı. kadın çalışıp evi geçindirirken adam da evi içeride her türlü çekip çevirdi, çocuğa da adam baktı. minimum 15 yıllık bir dikiş tutturamamadan bahsediyorum, boşanmadılar. çünkü adam evin içinde dikiş tutturdu. alma verme dengesi bir şekilde sağlandı eşler arasında. gold digger olmayan ortalama insaniyette bir kadın, kazancınız kadar ev içi emeğinizi hesaba katar. yoksa kadın hem evi ağırlıklı olarak geçindirip hem adamın donunu yıkayacak, gömleğini ütüleyecek evi çekip çevirecek, işten gelip yemeği düşünecek, o evlilik değil kölelik kusura bakmayın. kadınları maddiyatçılıkla suçlarken denklemin içine sarf ettikleri ev içi emeği koyduğunuzda birçok şey yerine oturacak.

  • hata yapan biridir. nasıl mı? cem garipoğlu, rüzgar çetin gibi varlıklar anne baba hatasıdır. veliaht prens muamelesi yaptıkları, tüm dünyanın çocuklarının etrafında döndüğü hissini onlara veren anne baba hatası.

    ve senin oğlunun ismi cem garipoğlu'nun ismi ile aynı cümlede geçiyor sinan çetin. çünkü sen oğlunu, cem garipoğlu'nun yetiştirildiği gibi yani yediği tüm haltlarda, yaptığı tüm pisliklerde ailesinin onu kurtarmak için yanı başında olacağını bilerek yetiştirdin. doğruyu öğretmek yerine yanlıştan nasıl yırtacağını öğreterek yetiştirdin. ortaya koyduğun müthiş hata için tebrikler.

  • bu durumda "anne are you ok?"* diye sorulursa kendisiyle verimli bir şekilde iletişim kurulabilir.

  • eskişehir osmangazi üniversitesi yazılı olmayan mottosu : "ama bizim mühendisliğimiz anadolu üniversitesinden daha iyi"

  • ben okurken bile zarar gelmesin kitabıma diyerek kitabı çok ayırmadan okuyorum, kıyamıyorum. millet aldığı kitabı geri getirmiyor ben kıyamıyorum diyorum o geri getirmiyor. sadece iki arkadaşım ile kitap paylaşıyorum. geri getireceğine kesin emin olduğunuz arkadaşınız varsa paylaşmak güzeldir.
    mesela bir arkadaşımı kıramadım çok ısrar etti, verdim. dedim bak kitabım çok değerli geri istiyorum zarar verme. iyi tamam benden bahsediyoruz tabii ki getiririm dedi ve iki yıl oldu gelmedi kitap, iki yıl. ben başıma geleceği biliyorum. ev arkadaşım da doğum günümde hediye gelen kitabımı aldı gitti(içime oturdu sanırım hiç geçmeyecek). ve daha giden nice kitaplarım.

    şimdi bir yöntem buldum; iki tane kitaplığım var birini diğerinin önüne çekiyorum bir tane kitaplık gibi gözüküyor. böylece kayıbı en aza indiriyorum. annemi de tembihledim ben yokken biri kitap isterse asla ve asla verme. izinsiz vermem, kitaplarına karışmam diyor.

    not: en güzeli kapalı kitaplık, kimse görmeyecek. kafa rahat. ayrıca kitaplar çok değerli güvendiğiniz insanlar ile paylaşım yapın.

  • lan fotografi millet gtume baksin diye koyuyorsun zaten sonra neden tribe grip icerigi engelletiyorsun

  • erkenden kalkmak zorunda kalmışsınız, güneş daha odanıza gelememiş, sarı ampula muhtaç etmiştir sizi. yatağınızda dogrulup bi müddet yatak sıcaklığından kopamamış halde oturursunuz. tek corabınızı giyersiniz ve ikincisi elinizdeyken birden donarsınız. kurtulamazsınız kolay kolay, gözleriniz dalar ve bakar kalırsınız bir noktaya (halıya ya da ötesine). (bkz: uyku katatonisi)

  • an itibari ile şu şekilde beklemektedir.

    şimdi aradım genel merkezi, dedim ki; kapınızın önünde haber var beyler, bu sefer kaçırmayın.

  • macbook pro kullananların sikinde olup olmamasının sikimizde olmadığı işletim sistemi. gelmiş burda macbook da macbook. git başlığında sevgini anlat o zaman.

    start8 gibi programlara ihtiyaç duymadan start menüsüne kavuşacak olmamız güzel. bir de clover'a gerek duymadan tabbed windows explorer olsaydı, tadından yinmezdi.

  • chanel ' den alisveris yapan ile cok farkli dusunen insan tipi. bu ne ya, magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek igrencmis bilmem neymis. merak ediyorum, yun veya kasmir kazak da mi yikaniyor? ya da palto, mont veya saten, ipek bluz mluz de mi yikaniyor? sacmaligin dik alasi. icine sinmiyorsa pamukluyu aldigin donu yikarsin da vik vik magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek filan diye soylemezsin. bu tiplerin cocuklari da oluyor, gelmis 6-7 yasina ilkokula baslamis, cocuk okulda yemek yiyemiyor agzinda bekletiyor. soruyorsun evladim niye? cunku anasi o gune kadar hep blender'dan gecirip yedirmis, cocuk cignemeyi ogrenmemis. ya da ev disinda baska yerde tuvaletini yapmayi bilmedigi icin cocuk okula altinda bezle geliyor o yasta. bravo! benzer kaygilarin sonuclarina hos geldiniz.