hesabın var mı? giriş yap

  • -neden ağlıyorsun şimdi?
    -annem bıraksın beni
    -saçmalıyorsun!
    -böaaaa (ağlama şiddetinde artış)
    -bak şimdi, inan seni tanıyamıyorum emrecan!

    bu diyalog daha bu sabah bir çocuk ile onu yuvaya bırakmaya çalışan babası arasında geçmiştir. sanırsın baba 4 yaşındaki emrecan ile değil de şirketin satın alma müdürü ile konuşmaktadır. babaların sorunu bu işte, mantıklı konuştuklarında çocukların anlayacağını sanıyorlar. hemen "oysa ne güzel izah ettim, neden anlamamakta ısrar ediyorsun" türünden bir yaklaşım içine giriyorlar.

    annelerin öğretmen, hemşire, vb. devlet memuru olduğu ve babadan daha erken bir saatte iş başı yapması gereken ailelerde çocuklar yuvaya baba tarafından bırakılıyor ve yuvaların önünde sabah saatlerinde resmen bir mantık silsilesi yaşanıyor. “bu hareketine anlam veremiyorum” diyen mi ararsın, “kendine bir bak yakışıyor mu bu hareketler hiç sana” diyen mi ararsın “bunu akşam detaylıca konuşacağız” diye gözdağı vermeye çalışan mı arasın “ağlamak sana hiçbir şey kazandırmayacak” diye tavır koyan mı ararsın.

    oysa anne geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “ben hemen şuradayım, korkma rahat rahat oyununu oyna sen” deyip çocuğu rahatlatıyor kocaman bir öpücükle işine gidiyor. baba geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “çok değiştin sen beren!” diye bir tartışmanın içine giriyor. sanıyor ki bunu dersem çocuk kendisiyle yüzleşip hatalarını anlayacak ve benden özür dileyecek. babalar çok saf, çocuk dilinden zerrece anlamıyorlar.

    ben de onlardan biriyim, daha bu sabah iki saat konuşarak ikna ettiğim çocuk yine yuvanın önünde benden ayrılmak istemedi, benim verdiğim cevap ise “bunu seninle daha önce konuşmuştuk” oldu. çocuk gözyaşlarını silip “haklısın baba, bir an kendimi kaybettim kusura bakma” dedi… yani dese tam olacaktı ama ben annemi isterim diye tutturdu. tam annesinin iş hayatında yaşadığı zorluklardan bahsedecektim ki öğretmeni imdadımıza yetişti ve gel bak bugün tiyatro yapıcaz diyerek sabiyi kurtardı.

    oysa çalışma hayatında yaşadığımız zorluklar 4 yaşındaki evladımın çok ilgisini çekebilirdi!

  • arkadaslar cok kisaca tum dunyada kabul edilen, kontrolden cikmis kalabalik icinde kalirsaniz yapmaniz gerekenleri yazacagim. cogu yerde bunlari bu sirayla okuyacaksiniz o yuzden egitimli olanlar okumasalar da olur.

    1) yere bakmayacaksiniz. etrafiniza bakacaksiniz. bu ayni zamanda sadece ileri bakmayacaginiz anlamina da geliyor. gozleriniz her zaman bir boslugu ariyor olmali.

    2) islerin cigirindan ciktigina dair supheye dustugunuz anda icgudulerinizi dinleyin ve gidin.

    3) denge denge denge. birine yaslanmamaya calisin cunku duserse siz de size yaslanan da ona yaslanan da gider. boks yapanlar bilirler. kafanizda dizleriniz ve ayak eklemlerinizin konumunu hissetmeye calisin. tek destek olarak onlara guvenin.

    4) nefesinizi dogru kullanin. cok fazla sikisiklik olursa kalabalik avina dolanan bir boa yilani gibi her verdiginiz nefesin ardindan akciger kapasitesinizi dusurur. duzgun nefes almaya calisin. panik nefes duzeninizi bozacagindan dusmaninizdir. kurtulacaksiniz buna inanin, sakin kalin.

    5) 4. maddeye yardimci olmak uzere kollarinizi gogsunuzun onunde ister baglayarak ister bir boksor gibi gard alarak tutun. baski kaburga ve diyaframa degil kollariniza gelsin ve o kollari gogus seviyesinden asagida ya da yukarda hicbir kosulda tutmayin.

    6) kalabaligin akis yonune direnmeyin. bir etkiniz olmaz efor harcadiginizla kalirsiniz ve panik olmus insanlar sizi hayatta kalmalari onunde bir engel olarak gorurlerse yere yikar ustunuze basarlar. sonucta dunyanin en tehlikeli olgularindan birinden, can derdine dusmus panik haldeki insanlarin olusturdugu bir kalabaliktan soz ediyoruz.

    7) duvar dibi, bariyer kosesi falan buralar direkt ölüm tuzagi demek. hele insana ustunden atlayabilecegi hissini uyandiran orta boydaki duvar ve citlerden kesinlikle uzak durun (bkz: heysel faciası). bu duruma bu olay ozelinde bir örnek video paylasacagim. gordugunuz gibi kacis yonu duvara gore dik acida bulunmasina ve acik olmasina ragmen bahsettigimiz ölüm tuzagi gerceklesmis. yazik bazilari o duvarin ustundekilerin kendilerini cekebilecegi umuduyla olsa gerek akis istikametine gore ters acilarda yakalanmislar. cok yazik.

    link

    8) mumkunse diger insanlara yardimci olmaya calisin. oyun teorisi bu gibi durumlari en iyi aciklayan teoridir. baskasina yardim etmekle zincirleme olarak belki onlarca kisiyi -kendinizi de- kurtarabilirsiniz.

    9) bunu hep aklinizda tutun: bu bir kabus ve sakin kalip kurallara uyarsaniz ("ustunden atlarim" diye duvarlara yonelmemek gibi) hayatta kalmamaniz icin hicbir sebep yok.

    kimsenin boyle bir sey yasamamasi dileklerimle.

    edit: miras değil alın teri isimli kardesimiz "az karakterli ol da kaynak ekle" dedi. ilk paragrafta yazdigim "cogu kaynakta bu sirayla okuyacaksiniz" ifademi de biri uyarmis da oyle eklemisim. boyle bir sey olmadi ama bana "buradan caldin" dedigi linki ekliyorum. entry'nin orijinal hali saklaniyorsa ve bir moderator gorurse allah rizasi icin bana gondermesini ya da entryi ilk formuna cevirmesini rica ediyorum. tesekkurler.

    kaynak

  • tehlikeler arz eden bir meyvedir.
    1- ''lağım kokusuna aldanmayın harika tadı var'' diyenlere aldandım.
    burnumu tıkayıp denedim.
    hayatımda yediğim en berbat şeydi.
    tadı bozulmuş kavuna benziyor. kokusu iki gün odadan çıkmadı.

    2- durian yedikten sonra içki içmeniz tavsiye edilmez.
    keşke bunu ben de zehirlenmeden önce bilseydim. öyle böyle değildir efendim. bağışıklığı çökertecek derecede kuvvetli bir zehirlenme yaşayabiliyorsunuz. ilk bir hafta ateşli, istifralı ve aralıklarla titremeler gelen dönemde ''sıtmaya mı tutuldu?'' korkusu yaratabiliyor çevrede.
    ''dünyanın öbür ucunda ne işin var!'' diye bir de azar işitiyor insan o halde iken. işin daha da kötüsü uçağa alınmayıp iyileşene kadar ülkenize dönemeyebilirsiniz. hiç bir uçak firmasını ufak bir zehirlenme geçirdiğinize inandıramazsınız. hayırlı uğurlu olsun.
    ben, yaklaşık bir ay sonra yataktan kalkıp günlük hayata geri dönebildim.

    bir de otelimizin duvarında kocaman ''no durian allowed'' yazısı asılıydı. bir durian resmi koyup üstüne de çarpı koyarak yuvarlak içerisine oturtmuşlardı. kuru kafayı hak etmişsin durian.

  • eskilerden gelsin.

    başlık: fatih tekke paradoksu beylerrrrr

    1. beyler 12 senedir, ergenliğe girdiğimden beri bunun üzerinde düşünüyorum artık kafayı yicem bir de sizler bakın olm.

    şimdi bu yanına koduumunun evladının soyadı tekke diil mi? peki tekke kelimesinde kaç 'k' var, iki tane amk, yani çiftke olması gerekir, peki hadi çiftke yaptık admın soyadını diyelim, o zaman soyisminde kaç 'k' oluyor, tek k oluyor amk, yani tekke oluyor olm işte burda işler karışıyor ölümcül sonsuz döngüye giriyor cpu, mnskym gene çözemedim lan bi sigara yakcam

    okuyun lan piçler çok önemli bu.

  • attığımız gol ofsayt , rakibin penaltısı verilmemiş. ikinci yarı beşiktaş tek başına top oynuyor. bu halimizle puan almak kul hakkına girerdi zaten. tebrikler beşiktaş . defol git aziz yıldırım