ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanların fiziksel özellikleri ile dalga geçmek
-
sıklıkla şişman kızlara, çok zayıf erkeklere, kısa boylu insanlara bazen açıkça bazen üstü kapalı yapılan eziyet. bu minareyi çalanlar genelde "takılıyorum yaaa, n'oldu bozuldun mu?! off sen de amma alıngan çıktın" ya da "ne var yani, dürüst bir insanım ben, doğruyu söylüyorum, yalan mı?" kılıfına sığınır.
iktidarınız dininiz ve paranız yerin dibine batsın
-
adam 16 yasindaki kizini/kardesini artik herneyse yakinini kaybetmis. aglamakli yari cinnet halinde isyan ediyor.
16 yasinda yakini adamin en sevdigi belki de. perisan olmus, gelip yuzume anama babama sovse boynumu egerim sesimi cikartamam.
biri cikmis serefsiz demis,birisi cikmis okuzce demis sizin yuzunuzden demis blabla...
siz nasil bu kadar kotusunuz? nasil bu kadar duygusuz empati yoksunusunuz?
lan bu adam oylesine sokak roportajinda mi konusuyor? adamin en sevdigi olmus sapan sacma bir bombali saldirida sucsuz yere birakin bagirip cagirsin onu da cok gorecek kadar haddi nerede buluyosunuz?
su videoyu izleyip su durumdaki adama serefsiz dedirtebiliyosa bir din bir insana, o din yerin dibine girsin.
allah varsa hepinizin belasini versin, cennet icin yaptiklariniz cehennemliklerin aklina gelmez.
bob ross
-
twitch streaminde yorumlari izlemesi de cok eglenceli.
o anki haliyle guzel gorunen resme yeni bir kisim eklemek icin vurdugu ilk firca darbesinde:
-ruined
-ruined this time
-ruined
birkac dakika sonra o karalti guzel bir agaca donusunce:
-saved
-omg it's magic
-saved
-saved
-i told u guys
arada palette renkleri secerken birisi anliyor cikiyor bagiriyor:
-tree incoming!!!
resim bitene kadar bunlar bir dongu halinde devam ediyor. resim bitip de bob ross hadi gorusuruz haftaya diyince 10 bin kisi arka arkaya gg yaziyor.
streamde ara olmadigi icin hemen arkasindan diger bolum basliyor. bob amca hi welcome diye girince yine 10 bin kisi ayni anda:
-hi
-hi
-hi bob
-hi
bir ekranin basinda bekleyen binlerce kucuk minyon gibiler. bob ross hi diyor. dalgalanarak arkalara dogru giden bir hiiiiiii dalgasi basliyor.
hekimliği bırakıp isviçre'de kebapçı olan doktor
-
eğer bir toplum yozlaşmışsa, ahlakını ve aklını kaybetmişse, tel tel dökülmeye mahkûmdur. doktorunu da kaybeder, ekonomisi de kötüye gider, eğitimi de.
bu haber bir dram içeriyor. ama bazıları bunu görmeyip “madem doktorsun, eşek gibi çalışacaksın, bize bakacaksın!” der. kimisi çıkıp “bu ülke seni okuttu, borçlusun!” der. kimisi de elinde sopayla doktora saldırır. insanların can ve mal güvenliği yoksa, bu insanlar devlete borçlu değil, devlet onlara borçludur.
doktorlar bu sağlık sistemi içerisinde hastalarına 5 dk ayırmak zorundalar. 5 d a k i k a! inanabiliyor musunuz? ama cahil cahil insanlar, bunun farkında bile değiller.
ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka, tel tel dökülüyoruz. kimisi görmüyor, kimisinin de umrunda değil. ama kabul edin ya da etmeyin, gerçekte olan bu.
edit:imla
bahçeli'nin yks barajları düşürülsün açıklaması
-
ülkücü gençliğin barajı geçemediğini göstermektedir. *
gülşen'in zorlu center'dan 5 milyon $'a ev alması
-
bebek sebebiyle alınmıştır. ortalama 2 kilo 250 gr herhangi bir bebek 350 metrekare eve anca sığar, siz ne anlarsınız ki fakir pislikler?
24 nisan 2024 şile ormanlarında leopar görülmesi
çizgi roman
-
benim için sadece ve sadece "fumetti"dir, onda da martin amcam her daim başta gelir (ki onunla tanıştıktan sonra diğer fumettileri de gözüm görmemişti zaten). onun haricinde dc comics ya da marvel işlerini (yani süper kahraman mevzularını) hiçbir zaman merak etmedim, gözüme iliştiklerinde de hiç cazip bulamadım. zira "dünyayı kurtarma" timlerinin abartılı, kasıntı karakterlerle dolu ve epey de şiddet içeren curcunasını oldum olası sevemedim, anlamakta zorlandım hep. sanırım martin amcamın eğlendirirken öğreten, okuyanı daha fazlası için meraka düşürüp bilgilendiren üslubunu aradım hepsinde ve bulamayınca da onlara vakit harcamaya gerek duymadım. ha, fumettilerde de bilinçaltına ustalıkla çalışan taraflı anlatımlar (kızılderili-ingiliz/amerikan savaşları vs.) yok mu, ne yazık ki bolca var; hattâ martin mystere'de bile amerikan rus çekişmesi ve soğuk savaş işleri taraflı ve paranoyak anlatım yüzünden yer yer bayabiliyor maalesef. lakin belki aşırı şiddet içeren karelerle gözümüze sokulmadıkları ve daha ağırbaşlı çizildikleri için o nahoş detayların etkisi de çok olmuyor.
belki de bu yüzden, martin amcamın yanı sıra bazı eski zagor sayılarını da saklamaya devam edebiliyorum.
gerçi bu da bahane; o eski dostların yüzlercesini elden çıkartmak zorunda kaldık diye son kalanlara kıyamıyorum işte.*
23 haziran 2020 a haber muhabirinin yaralanması
-
5 dakikada göle dönmüşmüş; muhabire 25 yıl istanbul'u yönetenlerin kim olduğunu hatırlatma işi ağaca düşmüş sanırım, hala belediye suçlama imalarıyla haber yapmaya kasmak da zavallılık.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''numaramı gizleyip tüm arkadaşlarıma çağrı attım. gece gece eski sevgililerini düşünüp akılları karışsın. uyuyamasınlar.''
kebapçıda görülen hürmet
-
starbucks'a gidip kasadaki çocuğa;
- çayın taze mi?
diye sorabilecek bir vizyona sahip olduğum için bana hitap eden harekettir.
vali kebabı yerken kendimi viyana valisi gibi hissediyorum. aynı hürmeti hayatta bir fast food zincirinde göremezsiniz. mesela fast food zinciri bir dükkana giriyorum;
- selamın aleyküm.
dememle birlikte adam;
- 1 tl farkla es selamın aleyküm almak ister misiniz?
diyor resmen.
mesela kebapçıda;
az çorba, yarım şiş, 1,5 pide gibi farklı porsiyonlar sunulması bile müşteriye saygıdır.
fast food zincirine girip;
- bana az cheeseburger!
veya
- yarım donut alabilir miyim?
diyebilir misiniz?
ha derseniz kasadaki adam güntekin onay'ın suratındaki kakam var ifadesi ile mal mal yüzünüze bakar.
konkordatoya türkçe isim önerileri
-
odeyecez kaçmıyoruz ya.