hesabın var mı? giriş yap

  • babamın doğum gününü kutladım. bana "benim doğum günüm 3 gün önceydi oğlum" dedi. başta "nasıl unuturum ya" diye o kadar utandım ki. ama sonradan fark ettim. babam 21 temmuz'da doğmuştu, ben 18 temmuz'da. adamdaki zarafet dolu cevaba bak.

  • bu konu hakkında hiç bir bilgim yok. tek diyeceğim, darısı yönetiminde hırsız, katil, tecavüzcü dostu, tescilli yalancı, ahlaksız, onursuz, mezhepçi, yobaz pezevenklerin olduğu ülkelerin başına.

  • 1996dan beri panini albumleri ve 2000 yilindan beri pokemon kartlari koleksiyonuyla ilgilenen biri olarak acilin bilirkisi geldi.

    first gen pokemon kartlarının oldugu set toplamda 102 karttan olusur ve base set olarak adlandırılır. bu setin en degerli karti, 4/102 numarali holo charizard kartidir. (satisa konu olan kart) base set, jungle set gibi ilk setleri wizards adinda bir uretici firma cikartmistir ve bu base setin, bulunmasi cok zor olan shadowless (pokemon resminin oldugu cercevenin etrafinda golge olmayan seri) versiyonu, bu zamana kadarki en nadir kartlardir. psa gibi, trading cards isinde kartlari inceleyip durumuna gore (kartin fiziksel kondisyonundan bahsediyorum) moderately played (mp), little played (lp) ve near mint (nm) durumda oldugu belirlenir ve 1den 10a kadar bir puan verilir. ardindan, kartin hangi koleksiyona ait oldugu, puani ve adi psa logosuyla birlikte kartin da icinde bulundugu plastik bir muhafazaya alinir ve sahibine geri gonderilir. kart koleksiyonerleri bilir, kartlari muhafaza etmek icin sleeve ve toploader gibi koruyucular kullanilir, psa bunu profesyonel olarak yapar. psa'den gecmis bir kart, kartin normal halinden 10 kata kadar daha degerli bir sekilde satilabilir.

    shadowless base set holo charizard karti, psa'den 10 puan alsa bile, 420 bin dolar etmez, ebay'den aratip bakabilirsiniz. burada iki ihtimal var; ya ciddi ciddi bir kara para aklama mevzusu var ya da kart missprint.
    missprint kart nedir? uretimi sirasinda baski hatasi, grafik hatasi, kesim hatasi olan kartlar missprint olarak adlandirilir ve ederleri, normalden 15 20 kata kadar deger kazanabilir. bu satilan kart da eger missprint ise, koleksiyonerlige milyon dolarlar yatiran bir kodaman gozunu kirpmadan o parayi vermistir.

  • tarihin ilk pili olduğu hakkında söylentiler olan alettir.

    şöyle ki: bağdat pili olarak anılan düzenek, 13 cm yüksekliğindeki, orta kısmı bombeli bir kil kap ve içindeki, demir bir çubuğun etrafına sarılmış, altı kapalı bakır bir rulodan oluşuyor. içine sirke gibi sıvılar doldurulduğunda bir akım uretebiliyormus. mö.250-ms.224 ya da ms.224-640 dönemlerine ait olduğu düşünülüyor.elektriğin icadından çok çok önceye dayanıyor yani...

    araştırmacılar bu pilin piramitlerde kullanıldıgını iddia ediyor cunku piramitlerin içlerine hiyerogliflerin yapılması için ışığa gerek vardi ve piramitlerin içlerinde herhangi bir meşaleden kalmış is veya benzeri bir iz bulunamadı.

    kimi iddialara gore ise bu pili icad eden medeniyetlerin bunun pil olduğunu bile anlayamadıkalrıdır.tabi bunların hepsi birer iddia olarak kaldı.
    kısacası, bağdat pili elektrokimyasal bir düzenek olsa dahi, bunu yapanların aygıtın nasıl çalıştığını bilmiyor olmaları büyük olasılık.durum boyle ise, elektriği keşfetmis olduklarını söylemek zor.

  • önce bir kavga çıkar.kavgada kendini üstün olarak gören taraf horozlanmaya başlar,diklendikçe diklenir,artisliğin kralını yapar.
    bu durum karşı tarafdan birinin kelebeği çıkarıp şakır şukur sallayıp açmasıyla bi anda değişir,ya biz sorun istemiyoruz abi ye döner,kavga etmeye hiç gerek yok a döner.
    buna halk arasında kelebek etkisi denir

  • rte'nin korumalarının yüzüne karşı "baş hırsızın yalakaları" dendiği ve korumaların ağızlarını açamadığı olay.

  • şu anda ankara'dayım. az evvel kardelen çakırlar dolmuşundan indim. (kardelen çakırlar paralel bir evrende harika bir sahne ismi olabilirdi fakat ankara'da bir dolmuş hattı olarak kalacak.)
    yarım saatlik dolmuş yolculuğumda gözüme çarpan tabelalar: gimat, ostim, gimsa, oleyis sitesi, arı kovanı 3 sitesi, ılkyerleşim mahallesi, güvengirkent, detca 2 sitesi vs.
    bu ve benzeri örneklerden kolayca yapabileceğimiz bir çıkarım var ki o da ortalama bir ankaralı gün içerisinde konuşurken birkaç yüz anlamsız kelime, kısaltma ve rakam kullanıyor. çarşıda pazarda "gimat, ostim, pursaklar, bala, çinçin, oleyis dört" diyerek dolaşıyorlar.
    anladığım kadarıyla ankaralılar sürreal bir gerçeklikte yaşıyorlar ve bu yüzden ankara'yı çok seviyorlar. çünkü ankara onlara dışarıda bulamayacakları fantastik dünyayı sunuyor. mesela yarın bir taksi çevirip " çıkınçıkmazına gidiyoruz " demek istiyorum. taksicinin " mordor yolu kalabalık olur, ayrıkvadiden kavaklıdere'ye inelim abi" diyeceğinden eminim.
    eminim çünkü ankara'dayım.
    eminim çünkü bu iletiyi kuzenimin ankira 1 sitesi'ndeki evinden yazıyorum.

  • içeri sıfırdan akademisyen alıp henüz bölüm kültürü de yokken, bir yandan da idari kadrolara adam atamak isteyen biri varsa eğer oluşturulması mantıklı bir seçim olarak değerlendirilebilir. hayret-i mucip.

    ya şu iki açıdan benim merakım giderilse, akademik kadro da geldiğinde belirli şartları taşıyorsa güzel diyeceğim;
    birincisi fakülte açmak öyle bugün teklif ettim yarın açılsın denecek kadar hızlı işlemiyor. yök'e teklif lazım, bu teklifte bölüme niye ihtiyaç var, amacı ne olacak, nasıl planlandı, fiziki imkanlar ne belirtiliyordur, bölüm için bile şart bu. senatodan çıkıyor, yök'e gidiyor, dolaşıp duruyor, süreç uzun. böyle bir planlamanın yeni rektör atandı, hemen bir ayda yapalım denmesi biraz zor. kim teklif etti, ne zaman teklif etti, yazışma süreci vb. ve ileriye dönük yol haritası ne açıklanması şeffaflık gereği önemli.

    bir diğer soru ki hakikaten anlamadım, birçok kişi öğrenci sayısı ile kaliteyi bir tutuyor. boğaziçi kalabalık mevcut durumda da, geçtiğimiz senelerde öğrenci sayısı fazla olan ve farklı disiplinler barındırdan birçok üniversite uzmanlaşabilmesi amacıyla yoluna özelleşmiş olarak farklı isimlerde, farklı kurumlar olarak devam ediyor. artısı, eksisi ayrıca tartışılır. ne var ki boğaziçi üniversitesi'ne diğerlerinden apayrı bir disipline ait fakülte eklenmesinin rasyonel bir sebebi ve ihtiyacı olmalı. bunlar şeffaf açıklanırsa, kadro da işte bu olacak kriterler bu, isteyen başvursun denirse görüşler bir anda olumluya döner ama...

    hakikaten bir alt amaç olmadığına ve bir katkı sağlayacağına inanmak istiyorum ama zıtlıklara dair açıklama yapılmadan bir akşam pat diye böyle bir şey gelmesi öğrencileri de okuldaki akademisyenleri de yorar.

    --- spoiler ---

    şöyle bir madde eklenmiş zamanında 2809 sayılı yükseköğretim kurumları teşkilatı kanunu'na, yani üstteki senato vb. pas geçilmişse bilemem.

    "cumhurbaşkanı üniversitelere bağlı olarak fakülte, enstitü ve yüksekokul kurmaya; bu birimlerle ilgili olarak birleştirmeye, kapatmaya, bağlantı ve isim değişikliği yapmaya yetkilidir. bağlantı değişikliği yapılan birimlere ait kadrolar, taşınmazlar ve demirbaşlar, bir başka işleme gerek kalmadan bağlanılan üniversiteye aktarılmış sayılır."

    --- spoiler ---