hesabın var mı? giriş yap

  • harika eylem..
    plansızca tek başına çekip gitmek... o plansızlığın önüne çıkaracağı yepyeni deneyimleri kucaklamak..
    özellikle çok uzaklara, hiç bilmediğin, tanımadığın ve tanınmadığın yeni bir yerse, o yeri keşfederken bir parça da kendini keşfetmeye başladığını farkedersin.. tek başına bir kadın başka bir ülkede.. ya başına birşey gelirse?
    çevrendekilerin şaşkın ve tedirgin nidalarına güler geçer, öylece tek başına gidersin işte.. hiç de zor değildir..
    araba kiralarsın, canının istediği yöne doğru gidersin, o ilk anlar sudan çıkmış balığa dönersin, tek başına, başka bir ülkede, bilmediğin bir istikamete doğru direksiyon salladığın ilk anlar.. bu ben miyim? geldim mi? burada mıyım?
    yanında yok oraya değil şuraya gidelim, yok burada şu kadar kalalım diyecek kimse yoktur.. park ettiğin yerde canın ne kadar istiyorsa o kadar kalırsın.. 5 saat de olabilir 5 gün de.. o an nasıl istiyorsan öyle.. yol yordam öğrenirken orada burada, güldürürsün kendini.. kaybolursun bazen yollarda ama kaybolmak başka güzel şeyler çıkarabilir karşına.. bir mola kasabasında, dur yaw gelmişken bu kadar, şuraya da bir uğrayalım bakalım deyip plan değiştirebilirsin ve o değişiklik inanılmaz bir anı bırakabilir yaşamında.. yeni insanlar tanırsın kısa molalarda.. fransa'da nargile dükkanı olan bir tunus'lu mesela, bir kafe işleten san domingo'lu bir genç mesela, bir polonya'lı, bir senegal'li mesela.. küçük molalarda tanırsın onları ve hayatına sayılı dakikalar için girer, sonsuza dek çıkarlar..
    o kadar kolaydır ki hayat.. çok ünlü bir şehir var 2 saat ötende örneğin ama yanında başka bir seçenek de var.. ne yapsam? düşünürsün.. birini seçsen birinden vazgeçeceksin.. ve 1 saniyede karar verirsin... o kadar yakınken o ünlü kentte, vazgeçmek 1 saniyeni alır, başka bir istikamete doğru yol alırsın.. karışanın yoktur.. o kadar kolay.. bu kolaylık hissi mutlu eder insanı..
    her gece ucuz otel-pansiyon ararsın.. ne rezervasyonu? yoktur.. izbe odalarda kalırsın ama seversin her birini..
    hep yorgun argın ama mutlu girersin o odanın yatağına.. yalnız ama mutlu.. sabah yeni bir yol başlar..
    bir kasabaya aşık olup orada günlerini geçirebilirsin.. sözlük nick'in olacak kadar vurulursun oraya..
    ve o kasaba yüzünden keşfetmesi günler sürecek bir kentte kalış günlerini azaltabilirsin.. istediğin kararı verebilirsin.. çekiştiren yok.. rahat zamanlar..
    tek zor yanı gecelerdir.. yemekten sonra az dolanıp, bir kahve içip odana çekilme vakti gelir.. bir tek geceler zordur yalnızken.. kişisine göre öyledir ya da değildir aslında..
    kentte arabana hoşçakal deyip bir bisiklet kiralarsın.. bunu yapmaya karar verene kadar ayak tabanların çoktan su toplamıştır yürümekten.. bisikletle uça uça dolaşmak kadar az keyifli şey vardır hayatta.. olağanüstü güzelliklerin hızlı keşfi.. çapkın erkeklerden korunmaya çalışırsın ama pek tatlıdır onlardan korunmak.. sohbetleri zarar vermez, yapışmazlar ve nazikçe yalnız kalmak istediğini söylediğinde gülümser ve yok olurlar.. ya da ben şanslıydım.. orada bile yalnız tatil yaptığını duyanlar şaşırır, şımarıkça hoşuna gider bu çünkü bu yolculuğu tek başına yapıyor olmak, buna cesaret edip üstesinden gelmek iyi hissettirir.. aslında cesaret edilmeyecek bir şey olduğu için değil, alışılmadık olduğu için.. bir arkadaşla, sevgiliyle yapılan tatilin de yeri, güzelliği ayrıdır.. fakat yalnız tatil yapmanın verdiği hisler bambaşkadır... tatil de değil, bir yolculuk.. yorulduğun, araba kullandığın, otel aradığın, tren istasyonlarında beklediğin, yürüdüğün, pedal salladığın, sürekli yollarda olduğun bir yolculuk.. ne anlarım ben güneş altında yatmaktan? 2 gün yeter.. çekip gitmek lazım bilmediğin yerlere, yolculuklar lazım..
    kuş gibi hissetmek, keşfetmek, hesap kitap yapmadan kaybolmak lazım..

  • lan 90 60 90 bişey olsa mazotunu alıp motoruna binersin de, aylık bu kadına 100 liradan fazla masraf yapan adamın aklına zorlayayım...

    kusura bakma abla, bızımla deyılsın.

  • allahüme midem erudi vel kazeti vel kuzueti vel tavuketi elhelva elbaklava kebapellezine dolmahüm allahım verbanaa.zira açlık çok fena.iyi bayramlar.

  • rüyamda galatasaray formalı sırtı bana doğru dönük bir futbolcu gördüm

    -zlatan diye bağırdım

    - ben necati dedi.

  • çoraplarını çıkarıp çocuklarının ellerine takmış, donmasınlar diye. çocuklarıyla sıcak bir yuvada yaşamak varken donarak ölmesi bu dünyanın ne kadar adaletsiz ve iğrenç bir yer olduğunun ispatıdır.

  • sonuna kadar haklı olan teğmendir.ibadet yerleri belli iken gidip koğuşta kılarsan bu askeri ciddiyete sığmaz.resmen erler kumpas kurarak teğmeni cezalandırmışlar.

    vah benim türk silahlı kuvvetlerim vah.

    ------------------
    edit
    çok sinirlendim.teğmene verilen bu cezaya sus pus olan rütbeliler artık tamamiyle tayyibe biat etmişlerdir.şerefiniz varsa teğmeni kurtarırsınız.o ''er''lere de askerlik hayatlarını dar edersiniz.

  • insanlık tarihinde en uzun süredir kullanılan alet el baltasıdır.

    günümüz için olmasa da iki asır önce insanların dünyasını değiştirecek kadar şaşırtıcı bir bilgiydi. ilk el baltalarından biri jeolog joseph prestwich ve arkeolog john evans tarafından 1859'da fransa'nın kuzeyinde bulundu. aynı yıl charles darwin türlerin kökeni'ni yayınladı. o sıralar insanların sadece birkaç bin yıl önce yeryüzünde belirdiğine inanılıyordu. prestwich ve evans, royal society'deki bir konferansta 400.000 yıllık baltayı sunduklarında, insanların sanılandan binlerce yıl önce yeryüzünde dolaştığı kabul edilmeye başladı.

    o zamandan bu yana çok daha eski numuneler, afrika'da arkeologlar tarafından bulundu. ilk insanların küçük topluluklar halinde bir araya gelip ot toplayarak ve avcılık yaparak veya vahşi hayvanların leşlerini yiyerek yaşadıkları paleolitik döneme yontulmuş taş aletler damgasını vurdu. bu aletlerin etiyopya'da bulunan en eskisi 2,6 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. oldowan aletleri adıyla bilinen bu aletler arasında küçük baltalar, spatulalar, tokmaklar vardı ve bunlar el baltasına giden yolu açtı.

    1,5 milyon yıl önce afrika'da yapılan el baltasında, her iki yandan yontulan taş iki keskin kenara sahipti. küçük baltaya benzeyen ilkel aletlerden daha ince bir işçilikle yapılmış iki yüzlü baltalara geçiş teknoloji tarihinde önemli bir kilometre taşı olmuş ve onları kullanan ilk insanlara kavgada hayatta kalma avantajı kazandırmıştı.

    el baltaları esasen afrika, avrupa ve asya'nın kuzeyinde bulunmuştur. en eski avrupa örneklerine 1970'lerde ispanya'da iki yerde rastlanır. dünya'nın manyetik alanının periyodik değişimine dayanan manyetostratigrafi tekniğiyle yapılan tarih ölçümü, bu örneklerin 760.000 ila 900.000 yıl öncesine dayandığını ortaya koymuştur.

    el baltaları büyük ölçüde değişmeden 50.000 yıl öncesine kadar kullanıldı. ondan sonra arkeolojik kayıtlarda yeni alet türlerine rastlandı: kurşun uçlar, oyma aletleri, kesici ve delici aletler. üst paleolitik devrim olarak bilinen alet teknolojisindeki bu gelişme, modern insan nüfusunun patlamasına yol açtı. gerek bu olay gerekse avrupa'nın iklim koşullarının soğuktan sıcağa geçmesi, neandertallerin sonunu getirmiş olabilir. insanlar kadar çevik olmayan neandertallerin pusu stratejisi, ormanlar yok olup avlanma alanları daralınca ciddi bir darbe aldı ve sonunda neslin tükenmesi kaçınılmaz oldu.

  • gerçekten sorulması gereken soru üstte sorulmuş. cebinden mi verdi?
    7 maaşını bağışlayıp butun turkiyeye maske kolonya ikram edebiliyor mu?
    yoksa bu devletin karşıladığı bişey mi?
    ne zamandır kişiler devlet oldu?

    edit:
    an itibariyle 809 fav almış bu entri debe'de yokken, 15 favlı bir westworld spoileri 13 favlı bir hakan ural eleştirisi 12 favlı bir fatih altaylı gafı 3 favlı bir "yasak elma" dizisiyle ilgili ne olduğu anlaşılmayan 258471263418723. entri ve daha niceleri debe'de.
    şahane gerçekten.
    tamam bu entri de bi bilgi değil belki, ben de debeye gireyim diye yazmıyorum. kendi kendime söylenmek için yazıyorum da neyse ben bişey demiyorum. sansüre karşıyız.

  • pedofil kardeşler örgütüne gönül vermişleri her şekilde üzecek olan karar.

    mısır'ın neredeyse yarım yüzyıllık virüsü olan bu pedofil kardeşlerin gerçek taleplerini burdan görebilirsiniz. video'yu koyan kişi de video açıklamasından göreceğiniz üzere bu pedofil kardeşleri destekleyen biri.

    kendisi hüsnü mübarek'e karşı sokağa çıkan milyonlarca insanın mücadelesine konmuş bir adamdır. yüzde 46 katılımın olduğu seçimlerde yüzde 25 alıp ikinci tura kalmıştır. öyle halkın büyük bölümünün sevdiği bir adam falan değildir. zaten kendisine karşı yapılan protestolar da mübarek'e karşı yapılanlar kadar büyüktür. çünkü kendisi dünyanın her yerinde iktidara gelen islamcıların yaptığı gibi kendisini padişah yapacak anayasa düzenlemelerine koyulmuştur. tayyip'in de zamanında söylediği gibi bunlar için demokrasi amaç değil araçtır.

    o yüzden mursi denen gavatı savunanlar kimsenin kendilerine sempatiyle bakmasını beklemesin. müşlümanlayın yönetmeşine ijin veyilmiyoymuş hiçbir yer :(:( dünyada müslümanların yönettiği her yerde özgürlük ve insan hakları geriler. ortadoğu'da bunun aksini gösteren tek bir örnek bile yok. bundan sonra da olmayacak. o yüzden nazilere, ku klux klan'cılara, engizisyon mahkemelerine nasıl bakıyorsak bu mursi dalyarağını destekleyen ihvancılara, selefi vahabi köpeklere, pedofil kardeşlere öyle bakıyoruz.

  • ancak midesi geniş bir kadının kabullenebileceği bir hareket.

    düşünsenize sizin dokunmaya kıyamadığımız adamın çatır çatır yüzüne oturmuşlar, zaten bir kere yapan adam bunu sürekli yaptırır kim bilir kaç kişi oturdu sizin haberiniz yok.

    arkanızdan elalem konuşacak “bununkine mahallede oturmayan kalmadı ruhu duymuyor” düşünmesi bile insanı çileden çıkarıyor.

    hiç oturulmamış namuslu erkeklerin düğünde alnına kırmızı bandana bağlanması önerisi gerçekten hayata geçmeli artık.
    örnek erkek

  • yılmaz hocam selamlar. özür dileyerek söylemem gereken bir şey var.
    sizden nefret ediyorum..

    yanlış hatırlıyor olabilirim ama 1998 ya da 1999 yıllarıydı. 10 yaşlarında falanım. o zamanki ismini hatırlamıyorum ama şimdiki adıyla çanakkale dardanelspor'u çalıştırdığınız dönem.

    8-12 yaş altyapı futbolcu seçmeleri yapılacak. babamları güç bela ikna edip; çanakkale'ye geldim. yol bilmem, iz bilmem. nasıl heyecanlıyım bir görseniz. laf aramızda kendime de çok güveniyorum.
    o zamanlar; şimdiki gibi saat başı otobüs yok tekirdağ'dan çanakkale'ye. sabahın köründe çanakkale'de olmuştum çok iyi hatırlıyorum. tam 6 saat tek başıma bekledim.

    ismini hatırlamıyorum ama sarı uzun saçları olan bir altyapı hocası vardı. siz sanırım o dönem a takımı çalıştırdığınız için; futbolcu seçmelerinde o görevliydi. belki de futbolcuydu, emin değilim. nejat mı, necdet mi öyle tuhaf bir ismi vardı. (necdet diyelim.)

    önce 12 yaş grubunun maçı oynandı. hocam görseniz; nasıl da yeteneksiz çocuklar. bir çoğu top sürmekten aciz. taş çatlasın 1 ya da 2 çocuk vardı dikkat çeken. onlar da zaten hemen kenara çağrılıyor ve iletişim bilgileri isteniyordu.

    sonra 11 yaş grubunun seçmeleri yapıldı. ülke futbolunun şu anki halinin tek sorumlusu bu yaş grubu olabilir hocam. ben bu kadar yeteneksiz bir topluluğu bir arada hiç görmedim. izledikçe heyecanım artıyor, izledikçe kendime daha çok güveniyordum. hepsi rezalet. o sarı saçlı altyapı hocası bile sıkıldı izlerken, o derece kötüler.

    ve nihayet sıra bize geldi. 1988 doğumlular. siz bilmezsiniz; bu nesil insanlık tarihinin en şanssız neslidir hocam.
    dünya kupası oynanır mesela. 7'den 70'e herkes ekran başındadır, sadece bizim nesil izleyemez. biz o saatlerde liselere giriş sınavı için ter döküyor oluruz. kosta rika maçının ikinci yarısına yetişmek için; geleceğini feda eden şanssız bir nesiliz biz.
    sınav sistemi değişir örneğin, yine bizi vurur. bedelli çıkar, sadece bizi kapsamaz. işte öyle tuhaf bir nesiliz.

    neyse hocam.
    turuncu formalı takımın orta sahasındaydım. maça başlayalı daha 1 dakika olmamıştı ki; tesislerin kapısından içeri girdiniz ve necdet hocayı yanınıza çağırdınız. necdet hoca da maçı bırakıp; hemen yanınıza koştu. tam bir yalakaydı.

    ''boyron hocom.''

    ve ben o gün hayatımın topunu oynadım yılmaz hocam. 4 tane gol attım, çalımlamadığımın da hatrı kaldı. ama izleyen yoktu be hocam. sahaya dönüp bir kere olsun bakmadınız. bakmadığınız gibi; bakanı da engellediniz. hayatımı mahvettiniz hocam, futboldan soğuttunuz. eğer o gün yarım saat daha sabretseydiniz; belki de bugün milan'da oynuyordum hocam. ama şimdi? milan maçında 2.5 gol üstü olsun diye bekliyorum.

    sahi hocam!! neydi o kadar önemli olan?