hesabın var mı? giriş yap

  • - aiyyyy polise bak polise nasıl vurdu çocuğa. bak bak hiç acıyo mu ya???? yazık ya yazık şu hale bak.

    2 saniye sonra;

    - bak bak zilliye bak zilliye nasıl kışkırtıyo polisi? vur vur...

    5 saniye sonra

    - tii allah cezanızı şu hale bak. yazıklar olsun.

    bana dönerek; bu varya aynı 80 dönemine benziyor. o zamanda evlerde bi akşam solcu saklardık, bi akşam sağcı...

    - ee şimdi gelip kapını çalsalar yine ne yaparsın?
    - evime gelen herkese kapım açık benim.

    feysi, tivitırı olmayan, sosyal medyanın gazından bi haber, kah vurulan gence ağlayan, kah polise üzülen olaylara saf apolitik bi insan gözüyle bakan anne..

    annem.
    inanıyorum ki şu boktan dünyayı ancak bu kadar saf gözlerle bakan insanlar, bu kadar saf kalmış yürekler kurtarabilir.

  • bulunduğum şehirde şu an başlamış olandır.
    15 temmuzu lanetliyorum ama mevzu o değil.

    gecenin köründe sela vermek nedir allah aşkına.
    savaş mı ilan ediyorsun ne yapıyorsun ?
    anma töreni yapacaksın madem akşam ile yatsı arasında oku selayı.
    oğlanı zaten zar zor uyutmuşum.

    bebekleri, hastaları düşünmeden yapılan eylemdir.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • tenseleri basitçe özetlenebilecek olan dildir.

    präsens: geniş zaman ve şimdiki zamandır.
    präteritum (imperfekt): geçmiş zamandır. (genellikle hikayelerde, yazı dilinde kullanılır)
    perfekt: geçmiş zamandır. (günlük konuşma dilinde kullanılır)
    plusquamperfekt: geçmiş bir zamandan daha geçmiş bir zamanın ifadesinde kullanılır. ingilizcedeki past perfect gibi düşünülebilir.
    futur i: gelecek zamandır.
    futur ii: gelecekte tamamlanacağı düşünülen eylemlerin ifadesinde kullanılır.

    kuralları önce aktiv, sonra passive göre "fragen" fiili üzerinden açıklamak gerekirse:

    * * *
    präsens: (aktiv)
    ich -> frage
    du -> fragst
    er/sie/es -> fragt
    wir -> fragen
    ihr -> fragt
    sie -> fragen

    präsens: (passiv)
    ich -> werde gefragt
    du -> wirst gefragt
    er/sie/es -> wird gefragt
    wir -> werden gefragt
    ihr -> werdet gefragt
    sie -> werden gefragt

    takdir edersiniz ki aktiv präsenste açıklanacak bir şey yoktur, şimdiki zamanda zaten fiilin en temel çekimleri vardır. şimdiki zamanın passivinde ise yardımcı fiil olarak werden çekimlenir ve fiilin üçüncü hali eklenir.

    * * *
    präteritum (imperfekt) (aktiv):
    ich -> fragte
    du -> fragtest
    er/sie/es -> fragte
    wir -> fragten
    ihr -> fragtet
    sie -> fragen

    präteritum (imperfekt) (passiv):
    ich -> wurde gefragt
    du -> wurdest gefragt
    er/sie/es -> wurde gefragt
    wir -> wurden gefragt
    ihr -> wurdet gefragt
    sie -> wurden gefragt

    aktiv präteritumda fiilin ikinci hâli kullanılırken, passiv präteritumda passiv präsensteki werdenın yerini wurdenin alması haricinde bir değişiklik olmaz.

    * * *
    perfekt (aktiv):
    ich -> habe gefragt
    du -> hast gefragt
    er/sie/es -> hat gefragt
    wir -> haben gefragt
    ihr -> habt gefragt
    sie -> haben gefragt

    perfekt (passiv):
    ich -> bin gefragt worden
    du -> bist gefragt worden
    er/sie/es -> ist gefragt worden
    wir -> sind gefragt worden
    ihr -> seid gefragt worden
    sie -> sind gefragt worden

    aktiv perfekt, ingilizceye benzer olarak haben fiili ve fiilin üçüncü hâli ile çekimlenir. passivinde ise çekimlenen yardımcı fiil seindır. üçüncü hâl + worden değişmeden çekimlenen sein fiiline eşlik eder.

    * * *
    plusquamperfekt (aktiv):
    ich -> hatte gefragt
    du -> hattest gefragt
    er/sie/es -> hatte gefragt
    wir -> hatten gefragt
    ihr -> hattet gefragt
    sie -> hatten gefragt

    plusquamperfekt (passiv):
    ich -> war gefragt worden
    du -> warst gefragt worden
    er/sie/es -> war gefragt worden
    wir -> waren gefragt worden
    ihr -> wart gefragt worden
    sie -> waren gefragt worden

    aktiv plusquamperfektte, aktiv perfektteki haben yardımcı fiilinin yerini habenin präteritumu hattenin alması haricinde bir değişiklik olmaz. benzer bir şekilde passivde de passiv perfektteki seinın yerini seinın präteritumu alır.

    * * *
    futur i (aktiv):
    ich -> werde fragen
    du -> wirst fragen
    er/sie/es -> wird fragen
    wir -> werden fragen
    ihr -> werdet fragen
    sie -> werden fragen

    futur i (passiv):
    ich -> werde gefragt werden
    du -> wirst gefragt werden
    er/sie/es -> wird gefragt werden
    wir -> werden gefragt werden
    ihr -> werdet gefragt werden
    sie -> werden gefragt werden

    aktiv futur i, en çok passiv präsense benzetilebilir. tek fark burada fiilin üçüncü hâlinin değil, mastar hâlinin werden yardımcı fiiline eşlik etmesidir. futur i passiv ise passiv präsensin sonuna werden eklemek kadar basittir.

    * * *
    futur ii (aktiv):
    ich -> werde gefragt haben
    du -> wirst gefragt haben
    er/sie/es -> wird gefragt haben
    wir -> werden gefragt haben
    ihr -> werdet gefragt haben
    sie -> werden gefragt haben

    futur ii (passiv):
    ich -> werde gefragt worden sein
    du -> wirst gefragt worden sein
    er/sie/es -> wird gefragt worden sein
    wir -> werden gefragt worden sein
    ihr -> werdet gefragt worden sein
    sie -> werden gefragt worden sein

    aktivde de passivde de werden çekimleniyor, geri kalan kısımlar özneye/nesneye göre değişiklik göstermiyor.

    * * *
    not: bu yazdıklarımı yardımcı fiili haben olan fragene göre çekimledim. eğer yardımcı fiili sein olan kommen gibi bir fiil seçseydim habenların yerini doğal olarak sein alacaktı.

    şimdi bir adım öteye gidelim, diyelim ki cümlede müssen gibi bir modal fiil var. ne yapacağız bu müssen fiilini?

    onu da gösterelim:

    ak. präs:
    ich muss die aufgabe machen.
    pas. präs:
    die aufgabe muss gemacht werden.
    ak prät:
    ich musste die aufgabe machen.
    pas. prät:
    die aufgabe musste gemacht werden.
    ak. perf:
    ich habe die aufgabe machen müssen.
    pas. perf:
    die aufgabe hat gemacht werden müssen.
    ak. pl. perf:
    ich hatte die aufgabe machen müssen.
    pas. pl. perf:
    die aufgabe hatte gemacht werden müssen.
    ak. fut. i:
    ich werde die aufgabe machen müssen.
    pas. fut. i:
    die aufgabe wird gemacht werden müssen.
    ak fut. ii:
    ich werde die aufgabe machen müssen haben.
    pas. fut. ii:
    die aufgabe wird haben gemacht werden müssen.

    şu son yazdığım futur ii'leri reelde zaten nadiren kullanmak zorunda kalacağınız için gözünüzün korkmasına pek gerek yok.

    * * *
    düzensiz fiil çekimleri ile ilgili olarak ise her zaman olmasa da salladığınızda tutturma olasılığınızı yükseltebilecek olan bazı hackler var. bunlar gramer kitaplarında olan evrensel kurallar falan değiller. yine de yazmamın faydalı olacağını düşünüyorum.

    "ie"li fiilerde, ikinci hâlin "o" ve üçüncü hâlin "ge" + "o" şeklinde değişimi:

    ie -> o -> ge - o
    fliegen -> flog -> geflogen (uçmak)
    fliehen -> floh -> geflohen (kaçmak)
    fliessen -> floss -> geflossen (akmak)
    frieren -> fror -> gefroren (üşümek)
    riechen -> roch -> gerochen (koklamak)
    schieben -> schob -> geschoben (itmek)
    schliessen -> schloss -> geschlossen (kapatmak)
    wiegen -> wog -> gewogen (tartmak)
    ziehen -> zog -> gezogen (çekmek)
    geniessen -> genoss -> genossen (tadını çıkarmak)
    giessen -> goss -> gegossen (dökmek)
    biegen -> bog -> gebogen (bükmek)

    burada istisnai bir duruma örnek olarak "liegen" gösterilebilir. zira:

    liegen -> lag -> gelegen

    şeklinde bir farklılık gösterir.

    * * *
    ikinci bir hack i - a - u değişimi:

    finden -> fand -> gefunden (bulmak)
    binden -> band -> gebunden (bağlamak)
    klingen -> klang -> geklungen (tınlamak)
    ringen -> rang -> gerungen (güreşmek)
    singen -> sang -> gesungen (şarkı söylemek)j
    sinken -> sank -> gesunken (batmak)
    zwingen -> zwang -> gezwungen (zorlamak)
    trinken -> trunk -> getrunken (içmek)

    istisna olarak wissen (bilmek) ve bitten (rica etmek) örnek gösterilebilir.

    wissen -> wusste -> gewusst
    bitten -> bat -> gebeten

    * * *
    ei - ie - ie ilişkisinden de söz etmek mümkün.

    bleiben -> blieb -> geblieben (kalmak)
    gleichen -> glieh -> gegliechen (benzemek)
    leihen -> lieh -> geliehen (ödünç vermek)
    meiden -> mied -> gemieden (uzak durmak)
    reiben -> rieb -> gerieben (sürtmek)

    bazılarında "ie" yerine sadece "i" de olabiliyor:
    reissen -> riss -> gerissen (bölmek)
    reiten -> ritt -> geritten (ata binmek)
    leiden -> litt -> gelitten (acı çekmek)

    istisna olarak:
    heissen -> hiess -> geheissen

    görüldüğü gibi heissenda üçüncü hâl "ie" olarak değişmedi.

    * * *
    hayat almanca öğrenmek için o kadar da kısa değildir. hatta söz konusu tenseler olduğunda almanca, fransızca gibi dillerden çok daha basittir.

  • z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.

    gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.

    gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.

    ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.

    ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.

  • --- spoiler ---

    sırlar odası bence serinin en kötü kitabı.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    kitapları bilemeyeceğim, okumadım.
    --- spoiler ---

    entry: #73556558

    bu iki cümle arasında sadece 4 cümle kurmuş.

    kusura bakma da, bu şekilde entry girersen başına bir şeyler gelir.

    tanım: harry potter serisinin yazarı.

  • türkiye için oldukça kötü bir durum. bizim en büyük ithal kalemlerimiz dolar üzerinden iken en büyük ihracatımız euro bölgesine yapılıyor. arbitraj avantajımız maalesef kayboldu

  • burda yazan yazarlarlar gerçekse bu kadar evlenen adam nerden çıkıyor onu düşünüyor insan. 2-3 senedir birliktesindir, ilişkinizde ufak tefek kavgalarınız dışında probleminiz yoktur, artık evlenmek istiyosundur. yuva kurmak, hayatını o adamla geçirmek istiyosundur. ne var bunda çok mu garip ben anlamıyorum. bunu adama farklı yollarda söylemeye çalışmıştır ama adam anlamak istememiştir. o zaman da kimse kimseyi zorla tutamaz. kadın evlenmek istiyor da adam istemiyorsa yolları ayrılır olur biter. yok kezbandır, yok kocisim diyordur.ya arkadaş ne diyorsa desin, siz istemiyorsanız demezsiniz.

    not: ne evliyim, ne de evlenmek için taklalar atıyorum.

  • tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. ateistlik bir hayat sorgusunun, bir entellektüel birikimin sonucudur. materyalist düşünce ateistin beynini zaten yeterince yormuşdur. ölümden sonrasına inanmadığı için elindeki hayatıda cezaevinde düşüp kalan ömrünü talan edecek kadar aptal değildir. ateistten değil, "cahil" müslümandan korkunuz.