hesabın var mı? giriş yap

  • "uyumak güzel de, kitle halinde uyuyunca sıkıntı oluyor. "
    sözünü hiç unutmayacağım güzel insan.

    üzdün abi. allah rahmet eylesin.

  • o linke tıklayınca amatör webcam kızlarının kendisiyle sohbete girmeyeceğini artık öğrenmesi gerekendir.

  • benim var bir iki tane.
    milli takım kampı bulunduuğm şehre gelmişti.
    kimler kimler yok ki tanju, rıdvan, feyyaz, metin, ünal karaman, engin ipekoğlu, oğuz çetin falan.
    neyse, o zaman liseliyiz.
    hergün gidip izliyoruz bunları, millet imza alıyor, kızlar peşlerinde.
    biz de beşiktaşlıyız ayıptır söylemesi.
    bizim sarı fırtına yanında iki futbolcuyla beraber, tabir-i caizse takımdan ayrı düz koşu yapıyor.
    biz de iki üç arkadaşız.tribünden aşağı inmişiz, tellerden izliyoruz.
    aslında daha o yaşlarda bile ünlü falan görünce gidip hemen konuşayım falan derdinde biri değildim.ama gaza geldim ben de.
    neyse, "metin abi" "metin abi" diye çağırdık biz bunu.
    eliyle tersledi bizi, azarlar gibi bir şeyler söyledi. "görmüyor musunuz çalışıyorum" gibisinden.
    buz kestik hepimiz.hiç kimse tek laf edemedi.
    fena halde kırılmıştık.
    haklıydı aslında.
    ama en azından selam verip geçebilrdi.
    o gün bugündür metin'i sevmem.
    aynı kamptan bir başka anı.
    bu sefer feyyaz.
    otobüsün içinden insanlara bakıyor.
    yüzlerce kişi var ortamda.
    el sallıyorum, fark etsin istiyorum, garsona el kaldırırsınız da görmeyince kafayı kaşırsınız ya öyle.
    sonra nasılsa fark etti beni, gözgöze geldik, gülümsedi, el salladı o da.
    feyyaz'ı zaten severdim.o günden beri daha da sevdim.hem o metin'in yerine olsaydı asla azarlamaz, kibar feyzo gibi gülümserdi bize.

    ünlü olmak hakikaten çok zor ve ilginç. adam (metin) 25 sene önce birine atar yapmış. belki o gün canı çok sıkkındı, belki o gün çok kötü bir haber almıştı.bilemeyiz ama karşı taraf hala unutmamış o azarlar tavrı.
    diğer yandan diğer adam, kalabalıkta birini fark etmiş ve el sallamış.sorsan hatırlar mı? ama 25 sene sonra o selam hiç unutulmamış.

  • tarihte kayıtlara geçmeyi ve pek çok metne ve görsel sanata da ilham kaynağı olmayı başaran vampir vakalarından biri 1725 yılında sırbistan'ın bir köyünde (kisiljevo) gerçekleşmiştir. çok ilginçtir, olayın yaşandığı topraklar 1718 yılında pasarofça antlaşması ile osmanlı'dan avusturya'ya geçmiştir. 1739 yılında imzalanan belgrad antlaşması ile geri osmanlı'ya geçecektir. bu yüzden, yaşanan olaylara ait kayıtlar avusturya devleti tarafından tutulmuş ve devletin görevlendirdiği ernst frombald isimli sağlık subayı yaşananları bizzat kayıt altına almıştır.

    kayıtlara geçen vampir hadisesi, petar blagojevic isimli köylünün hayatını kaybetmesiyle başlar. en azından köylüler blagojevic'in öldüğünü düşünmüşlerdir. sonrasında yaşananlar ise bu şekilde düşünmemelerine yol açacaktır. blagojevic'in ölümünün ardından aynı köyden dokuz kişi daha hayatını kaybeder. dokuz kişi arasından bazıları ölüm döşeğindeyken blagojevic'in ismini sayıklar. söylediklerine göre blagojevic, gecenin bir yarısı kurbanları boğazlamıştır. yine köylülerin söylediklerine göre yine bir gece yarısı blagojevic karısını ziyaret etmiş ve ondan ayakkabılarını istemiştir. söylentiler bununla da sınırlı kalmaz. blagojevic bir gece oğluna görünmüş ve ondan yiyecek bir şeyler istemiştir. oğlu bir şey vermeyi reddedince de oğlunu vahşice (büyük ihtimalle kanını içerek) öldürmüştür.

    olaylar ve söylentiler önü alınmaz bir hale gelince blagojevic'in mezarının açılmasına karar verilir. bu esnada ernst frombald ve bir rahip de olay yerindedir. blagojevic'in mezarı açıldığında insanlar büyük bir şokla sarsılır. blagojevic'in saçlarının ve sakallarının uzamış olduğunu, ağzının kenarlarında kan olduğunu ve ölüp çürümesi gereken vücudunun eskisi gibi göründüğünü fark ederler. yanlarında getirdikleri bir kazığı blagojevic'in kalbine saplamalarının ardından cesedin ağzından ve kulaklarından taze kan geldiğine şahit olurlar. son olarak da blagojevic'in tamamen yok olduğuna emin olmak için cesedini yakıp küle dönüştürürler.

    bu olaylardan önce yine sırbistan bölgesinde pek çok buna benzer vampir vakası anlatıla gelmiştir. anlatılan efsanelerde kadın vampirler de eksik olmuyordu. kimileri bu vampirleri tavandan aşağıya sarkmış bir şekilde uyurken ya da baş aşağı tavanda yürürken gördüklerini iddia ediyordu. sırbistan'dan doğan bir diğer ünlü vampir efsanesi de değirmenci sava savanovic'tir. anlatılanlara göre, değirmenine un almaya gelen köylülerin hiçbiri geri evlerine dönememiştir. bir gün savanovic'in bedeni, boynundaki ısırık iziyle birlikte değirmende ölü bulunur ve sarı bir kelebek savanovic'in ağzından çıkıp gider (bu olayla ilgili sırpların leptirica (1973) isimli bir korku filmleri de bulunmaktadır). 1950'li yıllara kadar bölgede savanovic'i gördüğünü iddia eden insanlar olmuştur. bahsi geçen değirmen 2012 yılında kendiliğinden yıkıldığında ise insanlar savanovic'in ruhunun salıverildiğini düşünerek tekrardan büyük bir panik yaşamış ve bu yüzden evlerinin kapısına haç takanlar bile olmuştur.

    bugün korku sinemasından ya da edebiyatından okumaya veya görmeye alışık olduğumuz pek çok vampir klişesi, aslında 300-400 sene öncesinin özellikle de slav coğrafyasının efsanelerine dayanmaktadır.

    kaynak:
    https://theculturetrip.com/…ia-birthplace-vampires/
    https://medium.com/…-inspired-folklore-5a70a4d180c4

  • karanlık değil tam tersine aydınlık dönemdir çünkü hiçbir pizzacıda, pizza yerken yanında çay içemezsin.

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • eminönü, kadıköy, bağdat caddesi gibi yerlerde 3 bin lira kirayla büfe işletenleri ortaya çıkarmış olay.

    bugüne kadar bu millete ne kadar kayıp yaşattıklarını siz hesap edin.

  • öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; 7 kez evlenip boşanmış seda sayan evlilik programı, 3 kez din değiştirmiş tuğçe kazaz din eleştirisi yapıyor. sonra vay efendim benim cumhurbaşkanım neden rte?