hesabın var mı? giriş yap

  • erkeklerin ipek pijama takımıyla yatıp sabahları ropdöşambrla dolaştığı bir ülkede cidden garip oluyor bu durum, ben de çok şikayetçiyim.

    siz ne diyosunuz ya? gece yatağa donla giren adam gelip burada pijama giyen kızı eleştiriyor. sen dua et de paçalı donla uyumuyor o kız. adam gibi sevimli sevimli giymiş pijamasını. hayır bir de komik yani. sen boxerınla kol bir yanda bacak bir yanda öküz gibi yatarken kadın, saçı maşalı, yüzü boyalı saten gecelikle mi yatacak?

    az izleyin şu dizileri.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • çankırı'da valiliğin yayımladığı bildiri ile il sınırların içindeki halka açık yerlerde içki tüketimini yasaklandı. şimdi hemen dellenmeyin bir bakalım gerekçe neymiş. valilik diyor ki havalar ısınınca insanlar pikniğe gidiyor, orada alkol alıp dönüş yolunda trafik kazası yapıyor, bu yüzden geçen sene 2 kişi ölmüş. http://www.milliyet.com.tr/…akika&articleid=1094614

    şimdi yasağın tutarsızlığına gelirsek; diyelim ki bir minibüse arkadaşlarla 20 kişi doluşup pikniğe gittiniz. valilik genelgesine göre 20 kişinin de içki içmesi yasak. niye? çünkü kaza olur. sadece şoför içmese, ya da yasal sınırlar dahilinde içse? olmaz, içki herkese yasak. (bkz: maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek). "e kontrole gelince kim şoför ne bileceğiz, ya içiyorsa?". arkadaşım piknik yolu güzergahları bellidir, koyarsın bir ekip otosu üfletirsin şoföre, yasal sınırın üzerinde alkollü ise zaten kodaman bir ceza yazma hakkın var.

    ceza dedim de aklıma geldi; bu ülkede alkollü araç kullanmak zaten yasak değil mi? yasak. hem de kol gibi para cezası var, ehliyetin alınması da cabası. e o zaman sen bu yasağı yürürlüğe koyma acizliğini neden ikinci bir yasakla kapatmaya çalışıyorsun? o zaman ben derim ki madem alkollü araç kullanmak yasak ama kontrol edemeyip içki içmeyi yasaklıyorsun o zaman halka açık yerde içmeyi kontrol edemezsen yarın içki üretimini de yasaklarsın. hadi onu da kontrol edemedin, kesmedi içki ithalatını da yasaklarsın. nereye varacak bu? bir tane yasağın var onu adam gibi uygula olsun bitsin.

    üçüncü nokta; piknik dönüşü alkolden kaza olmuş. e peki ben içkiyi seven ama sorumsuz bir şoförüm, pikniğe giderken değil evden yola çıkmadan içtim, n'olacak? yarın "pikniğe giderken kaza oldu, artık evde içmek de yasak" mı diyeceksin?

    böyle neresinden tutsan saçmalık akan bir karar umarım uzun süreli olmaz.

  • peaky blinders o kadar garip bir aura'ya sahip ki dışarıdan bakınca konuya falan çok ihtiyacı yokmuş gibi duruyor. aile üyeleri karizmatik şekilde poz versin, bir takım olaylar olsun ama tommy hep insanları alt etsin, arada kötü adamlarla karşılaşılsın, bi de "by the order of peaky blinders" denilsin bölüm her türlü akıp gidiyor.

    ancak dizinin yaratıcısı steven knight sadece buna yaslanmamış üzerine güç dengelerinin sürekli değiştiği, sürprizler karşısında izleyicisine karşı ketum bir hikaye akışı yazmış. her ne kadar ara sezonlarda bu sistemin aksadığı noktalar olsa da dizi genel olarak başarılı bir seyirlikti. şimdi final sezonunu nasıl toparlamışlar bir bakalım.

    --- spoiler ---

    öncelikle tabi ki thomas shelby'den başlamak gerekiyor. senarist açısından bakarsanız böyle bir karakteri yazmanın hem çok avantajlı hem de çok zor olduğunu söylemek mümkün. çünkü thomas bu sezon da bahsedildiği üzere başının arkasında da gözü olan her türlü kötü durumdan sıyrılmayı başaran neredeyse hiç faka basmayan (bu olsa bile bir şekilde olayları kendi lehine çevirebilen) çok üstün bir karakter. bu nedenle seyirciyi etkilemek için karakteri bi yığın kompleks işin içine atıp sonra çok da açıklama yapmadan çözüme ulaşabilirsiniz. insanlar bu nasıl oldu diye sorduklarında da çünkü thomas shelby der geçersiniz ve kimse bu cevaba itiraz etmez. tabi bu biraz zayıf bir yazım olurdu normalde ama cillian murphy'nin karizmasıyla birleşince sistem bir şekilde işler hale geliyor.

    ancak temel noktalardan biri ana karakterin mükemmelliği üzerine kurulunca hikayeyi ilerletmek zorlaşıyor çünkü çatışma olmadan drama yazamazsınız. bu noktada güzel bir manevrayla tüm zaafları shelby ailesinin diğer üyelerine yazmışlar. dikkat edin mesela önceki sezonlarda hep tom plan yapar, işte arthur, polly ya da ada'nın yaptıkları yüzünden işler bozulurdu. final sezonunda ise daha bir veda havasını tercih ettikleri için bu çatışmayı azaltmışlar, bu nedenle aile üyeleri geri plana itilmiş. ada, daha aklı başında daha kontrollü olmuş, arthur çok az görünüyor, michael'ın yaptıklarının bir şekilde elinde patlayacağı belli, polly'i oynayan helen mccrory vefat ettiği için bu muazzam karakteri de göremiyoruz.

    benzer şekilde bu sezon villian'larda da bir geri plana çekilme durumu söz konusu. önceki sezonlarda tommy yine kendisine eşdeğer olabilecek karizmaya sahip alfie solomon ve luca changretta gibi insanlarla uğraşıyordu ve bu karakterleri canlandıran oyuncuların da katkısıyla ortaya muazzam etkileyici diyalog sahneleri çıkıyordu. bu sezon ortaya çıkan jack nelson ise yeterince karizmatik değil, ayrıca geçen sezondan kalan mosley'nin de dünyada büyüyen karanlığı yansıtacak bir ağırlığı yok. o nedenle dizi bu alanda biraz zayıf görünüyor.

    gerçi biraz önce konuştuğumuz gibi dizinin bu sezonki olayı veda üzerine kurulu. o nedenle sıfırdan bir düşman yaratmak istememiş olabilirler. çünkü diğer sezonlardan hatırlayacaksınız tommy düşmanlarıyla hiçbir zaman direkt mücadele etmiyordu. genelde daha güçlü bir grup bulup onlara gerekli şeyler sağlayarak kendi tarafına çekiyordu. ancak bu sistemde tommy'nin kurduğu yapı her an ayağının altından kayabileceği için hikayenin stres dozu da daha yukarıda oluyordu. bu sezon ise tommy artık tüm gücü elinde toplamış durumda. hatta rakipleriyle aynı güce sahip diyebiliriz. bu nedenle jack nelson'ın da kendisine bir şey yapamayacağı, michael'ın da kolay paket olacağı belliydi. bu tabi biraz heyecanı düşürse de sezonun genel konseptine bakarsak uyumlu bir kullanım olduğunu söyleyebiliriz.

    bir de veda konusuyla birlikte aslında çok elde patlayabilecek ancak 2023'te çekilmesi planlanan film ile anlam kazanan bir durum var. o da izleyiciye tommy'nin ölüyor olduğunu söylemek. şimdi bu aslında olabilecek bir konu. yani ana karakteri dizinin sonunda öldürebilirsiniz. ya da öleceğini söyler sonra işte kamerayı yavaş yavaş gökyüzüne çevirir jeneriği verirsiniz. bu tamam ama karakter önce ölecek dedikten sonra aa ölmeyecek demek normalde çok kötü bir kullanım. burada ise steven knight dizinin bitişini duygusal olarak kapatmak için karaktere düzgün bir veda hazırlamış. işte evini kendisinin yıkması, geride kalacak işleri insanlara emanet etmesi, o maddi varlıktan sıyrılıp dağlarda kökenlerine dönmesi hep bunlara işaret. yani film var diye dizi insanları oraya çekmeye çalışmıyor, konuyu kendisi içinde bitiriyor. bu tommy ölmeyecek meselesi de film için ufak bir fragman gibi olmuş. izlemek isterseniz aşağı yukarı böyle konular işlenecek demişler ama bir zorlama da söz konusu değil.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak diğer sezonlardaki kompleks yapı final sezonunda pek bulunmuyor. çünkü yeni şeyler eklemek yerine açık kalan hikayeleri kapatmayı tercih etmişler. seçim bu yöndeyse de dizinin uygulaması ile fikirler uyumlu olmuş ve istenen hissi yaratmış diyebiliriz.

    bir de kısa bi aradan sonra yine bi ufak inceleme videosu yaptık. onu da izlemek isterseniz linki burada.

    https://youtu.be/pcuvedxmkh0

  • 2020'de haber siteleri google'ı çöplüğe çevirdi mi? gözler google'da. haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi gerçekten yaşandı mı?

    google tarafından geliştirilen arama algoritmaları haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi karşısında ne yapacak? bu soru sabah saatlerinden itibaren merak edilmeye başlandı. internet kullancııları internette yaptıkları aramalara tüm hızıyla devam ederken, öte yandan ülkemizdeki salgın nedeniyle bir çok kurumsal firma ofislerini kapatmış halde. geçtiğimiz gün yapılan bakanlar kurulu toplantısında, binlerce kişiyi ilgilendiren bu tespit ile ilgili açıklamanın ne zaman yapılacağına da değinildi.

    ulaştırma bakanlığı ve bilgi ve iletişim teknolojileri kurumu müdürü tarafından yapılan değerlendirmeler sonucu haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi konusunda araştırma yapıldığı, şikayetlerin google'a iletildiği söylendi. haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi konusunda tüm detaylar ve son dakika gelişmelerini takip edebileceğiniz haberimiz...

    google inceleyecek mi?

    haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi konusunda google'da çok önemli bir yetkilinin bu iddiları araştıracağına dair söz verdiği öğrenildi. ulaştırma bakanı adil karaismailoğlu yaptığı açıklama ile "milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi konusunda google'ın hassasiyetlerimize ve kırmızı çizgilerimize dikkat edeceği yönünde teminat verdiğini" bildirdi.

    işte haber sitelerinin google'ı çöplüğe çevirmesi ile ilgili haber ve açıklamanın tüm detayları...

    edit: seo'nuzun da sizin de taaaa mk

    edit 2: a) @ha oylemi nickli yazar arama motorundan haber sitelerini neden kaldır mıyorsun? dedi. cevap veremedim. mal gibi kaldım. chrome kullananlar linkte anlatılan eklentiyi kurarak istedikleri siteleri arama sonuçlarından çıkarabiliyorlarmış.

    b) "ya ben haber okumak istiyorum" diyen arkadaşlar, @finite state acceptor nickli yazar makine öğrenmesi kullanılarak yapılan haber.ozetgecer.com adlı bir siteden haberdar etti. henüz geliştirme aşamasında ancak, özet haber okumak isteyenler bakabilir.

  • (ekim 2005, isimler ve mekanlar degistirilmistir)

    - anne, ayse'ye kirmizi cok yakisiyor.
    - hmm. ayse kim?
    - bi arkadasim.
    (ustune varmayalim)

    (aralik 2005)

    - anne ben asik oldum
    - kime asik oldun?
    - ayse'ye. ama soylemiycem. evlenme teklif edinceye kadar soylemiycem. sen de kimseye soyleme (yazma demedi ki)
    - tamam canim.

    (ocak 2006, oglanin asik oldugu kizla tanisilir. aileler tanisir. cocuklar arkadasliklarina devam ederler, ailecek gorusulur, ama esas oglan, her firsatta, nasil askimi belli etsem/etmesem, nasil evlenme teklif etsem derdiyle ugrasiyordur. esas oglanin gunu, ayse'nin ona olan davranislariyla sekilleniyor, kiz esas oglana ilgi gostermezse evde firtinalar kopuyor, kapilar carpiliyor, kiz esas oglanin bir dedigine gulumsuyorsa hayat pespembe oluyordur)

    25 nisan 2006

    esas oglan eve gelir... yuzunden dusen bir parca... aynen aktariyorum.

    - ne oldu oglum, okul nasil gecti?
    - hayatimin en kotu gununu yasadim. ayse, baskasiyla evlenicekmis.
    - aa nerden cikti simdi bu, oglum daha erken boyle seyleri dusunmek icin, o da farkinda degildir bu islerin daha.
    - yok, kararliymis, alp'e soyledi. hem de benim onumde.
    - ne dedi tam olarak?
    - alp, ayse'ye, esas oglan sana asik, seninle evlenmek istiyor, dedi, ayse de, ben firat'la evlenicem, dedi.
    - cok kesin konusmus ya.
    - kesin konustu anne. anneanneme, kardesime soyleme. babama aksam soyleriz.
    - tamam canim. ama bak, yine soyluyorum, evlenmek icin daha erken, baska asik olacak kizlar var dunyada, hem belki ayse sana asik olur, daha zaman var..
    - anne ne diyorsun, neredeyse 6 yasindayim artik. hic evlenmiycem ben...

    (gece uyuyamadi cocukcagiz. dolabin altinda fare var, eve hirsiz mi girdi diye bin bir turlu bahaneyle donup durdu yatakta. aslinda aklinda olan ilk hayal kirikligini gizlemeye calisti galiba. simdiden boyle basladiysak, ohooooo).

  • izleyicilerini ve dahi izlemeyenlerini bir konuda aydınlatma gereği duyduğum dizi: osmanlı'da bir sultanın evlendirilmesine karar verilmişse damadın evli olup olmadığı önem arz etmez. yani "rüstem'i mihrimah'la evleniriyorlar ooovv o zaten evli, hem de kızdan çok büyük" demenin bir mantığı yok. zira, bir padişah kızı ya da kızkardeşinin evlendirilmesi önemli bir mevzu ve enderundan yeni çıkmış genç ve yakışıklı adamlarla değil, devlete sadakatini ve hayattaki başarısını kanıtlamış, bu esnada da kıçının kılları ağarmış adamlarla evlendiriliyorlar, onların da yaş nereden baksan 40-50 hatta 60, bekar duracak halleri yok. lütfi paşa misal, şah-ı huban'dan önce evli ve oğulları var, bir sultanın kendisine yakın yaşta bir adamla evlenmesinin tek örneği olan hatice sultan - ibrahim paşa (ki hatice'nin de 2. evliliği ve ilk kocası gulyabani kadar yaşlı) evliliğinde de aynı olay var.
    insanların takıldığı nokta sanırım şu kuma meselesi, merak etmeyin padişah kızları hiçbir kadına kuma gidemez, eşlerinin yegane karısı olurlar çünkü evliliğe karar verildiği an söz konusu paşanın ne kadar eşi varsa hepsinden boşanıyor. tarihte "amaaan karılarını boşama, ne boşayacaksın, zaten dedem yaşında herifin tekisin, bari sen yokken oturur da dedikodunu yaparız" diyen sultan kızı var mıdır onu bilemem.

    yani üzülmeyin, nigar değil mihrimah'ın kuması olmak, aynı çatı altında bile yaşayamaz. xoxo nassip girl.

  • yalan yok insan heyecanlanıyor... gerçekten denilen işlevlere ulaşırsa...
    aselsan ve bilkent üniversitesi ortaklığında "ab-mikronano" şirketin temiz odaları ve ilk kez denenecek teknolojilerle inşa edilecek binanın temeli, bilkent yerleşkesinde yer alan bilkent cyberpark teknokent bölgesinde olacakmış. haberlere göre bu tesiste üretilecek gan temelli çipler sayesinde savunma radarı, elektrikli araba, yüksek hızlı tren ve 4g/5g cep telefonu sistemleri gibi stratejik teknolojiler üretebilen dünyanın 4. ülkesi konumuna yükselecekmişiz.
    eğer gerçekleşirse takdire şayandır. tören de yapılsındır. haktır. ama profosyonel ordu dediler komutanlar ihraç edildi kınamaktan öteye gidemeyen ordumuz oldu, adalet dediler para sahiplerine çalışan adliye saraylarımız oldu, devlet işleri dediler maliyetiyle dudak uçuklatan aksarayımız oldu... şimdi çip fabrikası diyoruz, gene afili bir bina, nurtopu gibi süprizimiz olmasın? o çipleri bize takmasınlar?