hesabın var mı? giriş yap

  • iş yerinde mola bahanesi olması.

    bizde misal sigara içmeyip de boş boş aşağı inip çay içene yönetim de dahil herkes pis pis bakar.
    ama sigara içenin ihtiyacı vardır, geniş geniş molasını yapar.
    ve evet sırf bu sebepten paket taşır oldum.

  • fatih altaylı: türkiye'de cumhuriyet'i savunanlar var.
    ilber ortaylı: evet.
    fatih altaylı: fakat bu ülkede cumhuriyet'e sövenler de var.
    ilber ortaylı: onlar gerizekalı.

  • üretim aşamasında bir model small, medium ve large olarak tek pakette toplanır. o paketin maliyeti hesaplanıp ortalama bir fiyatla toptancıya satılır. toptancı da kârını ekleyip paket şeklinde dağıtıma çıkarır. esnaf ise paket şeklinde aldığı ürüne ortalama bir fiyat biçip parça parça satışa çıkarır. paket içeriğindekilerin üretim maliyeti esnafı bağlamaz. esnaf tüm paketten alacağı kâra bakar. bu yüzden tüm parçaları eşit bir fiyatta satışa çıkarır. sistem bu şekilde işlediği için maliyetleri farklı olsa da eşit fiyatta satılıyorlar.

  • anaokulunda yaşanmış hatırlanması genellikle zor olan anılardır.. benim de oldu.. anlatayım;
    hafızamın bir oyunu muydu yoksa gerçekten görmüş müydüm ya da sadece çocuktum ve gaza mı gelmiştim bilmiyorum ama çok heyecanlıydık 5-6 kişilik bir çocuk grubunun başını çekiyordum ve okul bahçesindeki çiçekliğin toprağına doğru yönelmiştik emir vermiştim* "kazın toprağı..!" diye, kazmışlardı eğilip elleriyle.. ve işleri bittiğinde iyice yere yaklaşıp baktığımda, toprağın içinde yürüyen bir astronot olduğunu gördüm dostlar..! boyutu, suya atılınca büyüyen garip oyuncakların suya atılmadan önceki halleri gibiydi.. ve diğer çocuklara gösterdim bazıları kaçmıştı korkup bizse sınıfa büyük bir zafer kazanmış edasıyla dönmüştük..

  • (bkz: based on true story)
    trafikte sıkışmış halk otobüsü

    bruce tea: abi beşiktaş'a kaç saatte gideriz.
    biletçi mavin: valla şu köprüyü bir geçsek, yol açıktır bilader.
    şoför: istanbul' a üç katlı köprü lazım. las vegasta varmış.
    muavin: ahh vegas... günahlar şehri...

  • boş yapmaması gereken dayıdır. önümüzdeki seçimlere kadar hakkın rahmetine kavuşması dileğiyle.

  • nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
    1

    yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    1947

    2

    diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    1948

    3

    bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.

    bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    böylesine sevilecek bu dünya
    "yaşadım" diyebilmen için...