ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
graphicurry
-
bored panda'daki şumuhteşem çalışmalarıyla kendilerini tanıma fırsatı bulduğum birtakım sanatsal çalışmalar yapan şirket.
ünlü aktörlerin kariyerleri boyunca oynadığı önemli rolleri gif yapmışlar. ellerine, emeklerine sağlık.
facebook sayfaları
web siteleri
the revenant
-
filmi beğenmediğini söyleyenler "biliyorum çok tepki alacağım", "çok kızacaksınız bana" falan diyor. arkadaşlar size bir şey söyleyeyim mi? sizin film hakkındaki görüşlerinizi zerre sikine takan yok. sanırsın ki adam film eleştirmeni, akademi üyesi falan. sana niye tepki gösterelim amk, sen kimsin? iyi ya da kötü eleştirini yap filme sonra çek git. çok tepki alacakmış. evet sinema dünyası karışacak sen filmi beğenmediğin için, izleyecekler izlemekten vazgeçecek, "x adlı sözlü yazarı beğenmemiş, o zaman bu film iyi değildir." diyeceğiz. tövbe tövbe ya.
boş arsada bulunan bebeği emziren att
-
bebeği at emzirdi sanıp dumur olduğum haberdir.
anne babanın mesleğini soran öğretmen
-
hngi yavruya yavsaklik yapip yapamayacagini ogrenmek icindir.
saatleri ayarlama enstitüsü
-
"saatin kendisi mekan , yürüyüşü zaman , ayarı insandır.."
moderasyona gönderilen çılgın mesajlar
-
"eski sevgilimin adını versem nick'ini söyler misiniz?"
ne demek arkadaşım, aranızı bile yaparız gerekirse...
1 temmuz 2004 karnımın acıkması
-
bugün itibarıyla 15. yılını deviren efsanevi olay. o günden beri hiç doymadık.
15 temmuz demokrasi ve milli birlik günü
-
rabbim bu millete bir daha çakma sağlık raporuyla gazilik ünvanı alan ve malum partinin talan-yağma hareketine katılan şerefsizlere fırsat vermesin.
yarım ingilizce ile turist kafası ütüleyen adam
-
birçok ortamda kendisine rast gelinebilen bu tür, ülkesine gelen her yabancının kendisi ile konuşmak dışında bir arzusunun olmadığını düşünür. turisti kitleyip ingilizce idmanı yaparken kullandığı metodlar vakit vakit hunharca olabilir. türkçe atasözleri ingilizce'ye çevirmekten tutun da, kurtuluş savaşını ingilizce anlatmaya varana kadar türlü türlü garip huyları vardır. misafirperverlikle alakası olmayan bu davranışı bir yere kadar turist tarafından hoş görülecektir kuşkusuz, ama bayma sınırı da yakındır.
- turkey is a bridge. on one side, asia, on the other, europe! very geopolitical, very.
- ehih
...
...
- we have a saying... in turkish... drop by drop, aaaa, turned into a lake!!!
- ehih
...
...
- and then he said... armies! first target is mediterranean sea! hoo! forward!
- ehih
...
...
- the umbrella... you stick in ass... does not open. it doesn't.
- ehih
ankara'da yer isimlerinin acayip olması
-
şu anda ankara'dayım. az evvel kardelen çakırlar dolmuşundan indim. (kardelen çakırlar paralel bir evrende harika bir sahne ismi olabilirdi fakat ankara'da bir dolmuş hattı olarak kalacak.)
yarım saatlik dolmuş yolculuğumda gözüme çarpan tabelalar: gimat, ostim, gimsa, oleyis sitesi, arı kovanı 3 sitesi, ılkyerleşim mahallesi, güvengirkent, detca 2 sitesi vs.
bu ve benzeri örneklerden kolayca yapabileceğimiz bir çıkarım var ki o da ortalama bir ankaralı gün içerisinde konuşurken birkaç yüz anlamsız kelime, kısaltma ve rakam kullanıyor. çarşıda pazarda "gimat, ostim, pursaklar, bala, çinçin, oleyis dört" diyerek dolaşıyorlar.
anladığım kadarıyla ankaralılar sürreal bir gerçeklikte yaşıyorlar ve bu yüzden ankara'yı çok seviyorlar. çünkü ankara onlara dışarıda bulamayacakları fantastik dünyayı sunuyor. mesela yarın bir taksi çevirip " çıkınçıkmazına gidiyoruz " demek istiyorum. taksicinin " mordor yolu kalabalık olur, ayrıkvadiden kavaklıdere'ye inelim abi" diyeceğinden eminim.
eminim çünkü ankara'dayım.
eminim çünkü bu iletiyi kuzenimin ankira 1 sitesi'ndeki evinden yazıyorum.
1 milyon tl birikmiş parası olan insan
-
türkiye'nin sorunu tam da bu işte. tam bir şey yaparsın iyi kötü büyük küçük önemli değil. hemen biri damlar 1 milyon da para mı yeaaaa diye heves kırmaya çalışır. başkasının üzüntüsüyle mutlu olan bir milletiz ne yazık ki.