hesabın var mı? giriş yap

  • bu aileye bakıp herhangi bir dini unsur göremiyorum diyen yazarın tersine ben bu ailede bir sürü dini unsur görüyorum

    1. havva denen kadın 2011 yılındaki ifadesinde demiş ki ; ‘’oğlum isa ve damadım tumcer evdekilerin camiye namaza gitmesini fırsat bilip meryemin cesedini tütünçiftlik te bir yere gömdü.’’

    bir düşünün bu ne demek? bu kadın evde o günlerde aç susuzdu çocuklar da öyle.hatta tecavüze uğramıştı. ki bunun akabinde vefat etti.düşünün ki evdeki büyük ablanız böyle bir halde ve camiye gidiyorsunuz neden? açıklayım neden olduğunu
    muhtemelen bu gerzekler ablalarının içine cin girdiğine eniştenin de onu tedavi ettiğine inanıyorlardı.öyle ki namazı cemaatle kılmanın sevabını kaçıracak anormal bir durum yok ortada.çünkü bazen insanların içine cin girer.dinimizde cin yok mu yani.yok diyen bok yer.

    neyse eve dönüyorlar ki abla evde yok.ablanın cin çıkarırken ufak bir kazaya kurban gittiğine ya da cinlerin onu öldürdüğüne ablalarını kurtaramadıklarına inanıyorlardı belki de

    ama ilginçtir ki kız ölmeden kredi çektirip almışlar üzerlerine.bunun için de kendilerince mantıklı bir açıklamaları vardır elbet.

    2. havva kadının başındaki başörtüsü öyle ciddi biçimde örtülmüş ki ..neredeyse yüzü gözükmüyor.çünkü biliyorsunuz saçınız bir teli dahi gözükse cehennemde yanacaksınız.çok dindarlar hem de sofular..cinlerden büyüden deli gibi korkuyorlar.kızını verdiği adam hoca.herhangi birine değil kızını değerli bir hocaya vermiş kadın yani büyü bozuyor adam .el falan da almıştır birinden .adam hoca ..

    kızı hakeza güzelce örtünmüş.muhafazakar çevrede yaşıyorsanız bilirsiniz ; kapalılar bile kendi içinde kısım kısım ayrılır bazıları şal takar bazıları daha uzun eşarp takar bazıları çarşafa girer her birisi bir öncekini (eşarp takan şal takanı mesela )kendinden daha hafif /münafık olarak görür.yeterince örtünmüyordur çünkü.işte burda din unsuru var.entry e konu olan ailemiz bal gibi dindar .üstelik anadolu dindarlığı dediğimizden daha öte bildiğin siyasal islamcılık kıvamında.

    3- ailedeki isimler isa, havva, fatih, meryem ve evet recep tayyip..
    dindar oğlu dindar

    şimdi kimse çıkıp bana dinle ne alakası var demesin.bu palu ailesini benim gözümde ilginç yapan şey onları bu hale dini inançlarının getirmiş olması.yani işledikleri suçlar dini inanlarıyla öyle bir harmoni oluşturmuş ki bunların hepsini yaparken yanlış bir şey yaptıklarını düşünmemişler.tez konusu tam yani.

  • sultan mehmet fetih gününün sabahında tüm ordusuna namaz kıldırıyor. ancak yapımcıların pas geçtiği bir şey var ki, o da sabah namazının güneş doğmadan önce kılındığıdır. filmde ise güneş ışıkları sağdan sağdan vuruyor.

    edit: ey cemaati müslimin, nafile namaz olabilir şeklinde itirazlar alıyorum... biline ki nafile namaz cemaatle kılınmaz!

  • yoktur. orada bahsedilen saç boyatma değil direkt kafa naklinin fiyatıdır. tipim değişti resmen sözü de bunu destekliyor.

  • çok fazla ünlünün icloud'larının hacklenmesiyle özel fotoğraflarının internet ortamlarına sızdırılması olayıdır.

    en popülerleri arasında jennifer lawrence var.

    not: sanırım gece yarısı operasyonu gibi bir şey oldu.

    not2: kaynak jennifer lawrence başlığının son on sayfası, lol.

    not10: ssg icloud'a dair: (bkz: #45384344)

  • ondokuzuncu yüzyılın başlarında venedik’te yaşamış bir ayakkabıcı. ekşi sözlük’te başlığı açıldığına göre önemli biri olmalı değil mi? evet öyle. bu ayakkabıcımızın mazoşist bir saplantısı var: herkesin gözü önünde çarmıha gerilmek. dahası bunu kendi kendine yapmak istiyor. yani amacı crucifixion değil, self crucifixion.

    kerbela’yı anma törenlerinde caferilerin zincirle kendi sırtlarını parçaladıklarını düşünürsek mattio’nun self injuryi dini bir yöntem olarak düşünmesi o kadar da büyük bir sapkınlık değil gibi duruyor aslında. eline ayaklarına çivi çakıp san marco meydanı’na çok yakın olan bir sokakta -ki sokağın bugünkü adı çalle crosera, yani çarmıh sokağı- kendini çarmıha germiş. yoldan geçenler hemen hastaneye yetiştirip kurtarmışlar ama dedim ya adam saplantılı; kısa bir süre sonra bu saçmalığı tekrarlamış. fakat bu sefer daha profesyonel davranıp odasına kurduğu bir düzenekle pencereden kendini sarkıtarak ve yine elini ayağını çivileyerek isa pozlarına bürünmüş. ahali apar topar mattio’yu kan kaybından ölmeden hastaneye yetiştirmiş ve kurtarmış. fakat doktorlar kendisinin yerinin artik akıl hastanesi olduğuna hükmedip san servolo adasindaki tımarhaneye yatırmışlar, lakin yaralarının enfeksiyon kapması nedeniyle bir kaç gün içinde ölmüş. mattio’nun ünü de burdan sonra başlıyor zaten. kendisini tedavi eden doktoru cesar ruggieri bu ilginç vakayı kaleme alır ve boylece mattio lovat olayı dilden dile aktarilir. bu arada mattio’nun hastalığına sonradan doktorlar şu teşhisi koyarlar (bkz: pellagra)

    konunun 19.yy avrupa tıp tarihi bağlamında ele alındığı yakınlarda çıkmış bir maria bohmer kitabını da buraya bırakayım: "the man who crucified himself - readings of a medical case in nineteenth-century europe" https://brill.com/view/title/35719

  • istanbul sıcağı falan değildir. adana mı, antalya mı artık kiminse gelip alsın lütfen.