hesabın var mı? giriş yap

  • ülkenin bütün kurumları tarikatlarca ele geçirilmiş, ülkede afgan, suriyeli, lübnanlı, ne kadar fakir ve görgüsüz arap varsa cirit atıyor, sürekli suç işliyorlar, sınır güvenliği bitmiş, ordu zaten tamamen pasifize edilmiş, ekonomi, eğitim, sağlık, adalet, bunlara bağlı olarak sanayi, teknoloji, tarım-hayvancılık tarumar, dış ilişkiler bitik, dostumuz kalmamış, herkes nasıl bir fırsat bulsak da kanlarını emsek diye bakıyor, nüfusu beşte birimiz kadar olan yunanistan bile bizimle dalga geçer olmuş.

    kültür, sanat, spor, her alanda fersah fersah geriye gitmişiz. avrupa'dan, amerika'dan ülkemize saç ektirmeye, diş yaptırmaya geliyorlar çünkü paramız öyle bir çakılmış ki adamların 1 parası bizimkinin şimdilik 18 tanesi ediyor, o da şimdilik.

    bütün kanunlar askıda, ülkece herkes bir kişinin iki dudağına bakar olmuş ve daha da garibi bu artık herkese normal gelir olmuş.

    öğretmenlerimize, doktorlarımıza, mimarlarımıza, okumuş eğitimli donanımlı insanlarımıza düzenli şekilde gerici argümanlarıyla saldırıyoruz. onlar da kendi ülkelerinde gördükleri bu zorbalığa daha fazla dayanamayıp gidiyorlar.

    kadınlarımız her gün taciz, tecavüz, dayak ve ölüm korkusuyla yaşıyor.

    fakirlik, işsizlik, sosyal felakete dörtnala sürüklüyor ülkemizi.

    söyleyin allah aşkına daha ne ciddi sonucu olacakmış?

  • acil serviste en sık rastlanan haliyle ;
    - ya yok karıcığım adamın biri çıktı aniden çarpıştık (alkollüdür kendisi)
    - valla bir çizik sadece ( çizikmi ?)
    - gerek yok dedim ama zorla getirdiler (ohaanzi )
    - bak doktoru vereyim istersen ( yalvarır gözlerle bakar )
    - tentürdiyot sürdüler sadece ( dikiş atıldı kırıkları da var )
    - şimdi çıkıyorum hastaneden ( çıkamayacak )
    - tabi yalnızdım ( ehehe )

  • maksim gazinosunun bilinmeyen ilk tarihine dair : maxim frederick bruce thomas (1872-1928) missisippi de çiftçilik yapan eskiden köle olan bir ailenin çocuğu olarak doğar.babasının yine bir siyah tarafından öldürülmesinden sonra aile dağılır ve frederick önce chicago ve brooklyn’e gider ve garson olarak çalışır. 1894 te londra'ya geçer ardından da ırkçılığın olmadığı rusya'ya yerleşir.
    moskova’da yaşadığı 19 yıl süresince ismini fyodor fyodorovich tomas olarak değiştirir ve iki kez evlenir. rus vatandaşı olur ve şehrin tiyatrolar, restaurantlar sahibi bir zengini haline gelir. bolşevik ihtilali sonrasında tüm taşınmazlarını rusya’da bırakarak 1919 yılında istanbul’a kaçar. devrim öncesinin zengini, bu kez istanbul’da elinde kalan son bir avuç para ile 1921 yılında maxim’i açarak türkiye’ye jazz müziğini tanıtır ve ikinci kez milyoner olur. dönemin yabancı düşmanlığı ve kendisinin müsrifliği sonucu sıkıntılar yaşar, 1927 yılında maxim elinden çıkar. borçlarından dolayı hapse girer ve istanbul’da 1928 yılında hapishane de ölür. frederick 1920 yılında abd ye dönmek için pasaport başvurusunda bulunmuş fakat köle geçmişinde dolayı abd tarafından red edilmiştir.
    (sonrası 1960 larda fahrettin aslan tarafından maksim gazinosu olarak farklı bir konseptte açılır.)

  • inanılır gibi değil. 1 yıl çalışarak felipe melo alabiliyorlar.

    debe editi: ekşi sözlük'te günde ortalama kaç adet entry giriliyor? bilen varsa yeşillendirebilir mi? istatistikler fasilitesi eskiden ne güzeldi, şimdi bakmak bile istemiyorum.

    bu arada günlerden cumartesi, hava güneşli, burayı okumak yerine dışarı çıkıp iki arkadaşınla buluşsana dostum :)

  • havalimanı durağında jazz yapan siyahi bir aile oluyor sabahları, eğer denk gelirseniz bir dakikanızı ayırıp dinlemenizi tavsiye ederim. tüm gününüzün iyi geçeceğini garanti edebilirim.

    yozgat barlar sokağında bulunan durak özellikle cuma akşamları aşırı yoğun oluyor. über'i tercih etmenizi öneririm.

  • neyzen tevfik bu akit gibiler için demişti gerekeni.

    "ben sana bok demem,
    boklar duyar ar eder.
    bir zerren düşse boka,
    onu da mundar eder.

    tanrı senin hamurunu
    necasetle yoğurmuş,
    anan seni sıçar iken
    yanlışlıkla doğurmuş..."

  • kale direkleri, (ofsayt hariç) onu koruyan takımın oyuncuları sayılmalı. yani direkten dışarı giden top korner olmalı. böylesi daha iyi olacaktır eminim. baskı kuran takım, top direkten dışarı gidince aut sebebiyle kendi sahasına dönüyor. tersi durumda seyir zevki artacaktır.

    ayrıca ofsayt kaldırılmalı diyenler, futbol düşmanıdır. ofsayt olmadan futbol olmaz.

  • bu işten ciddi manada sıkıldım artık.
    -arabayı yıkatıyorum, herifçioğlu ödemeyi yaparken gelip yanımda dikiliyor.
    -cafeye gidip iki kahve içiyorum, ödeme yaparken garson gözlerimin içine bakıyor.
    -eve yemek söylüyorum, kurye ödemeyi aldıktan sonra gitmeyip bekliyor.
    -hamama gidiyorum, tellak ödeme esnasında yapışıyor.
    -arabayı otoparka veriyorum, adam anahtarı getirdikten sonra elini uzatıyor.
    -otele gidiyorum, kat görevlisi hem odayı gösterecem ayağına pis ayakkabılarıyla tüm odada tur atıyor hem de gitmeyip bahşiş bekliyor.
    -berbere gidiyorum, çırak montu çırpıyormuş gibi yapıp hemen bahşiş bekliyor.
    -taksiye biniyorum, diyelim ki 87 tl tuttu, 100 uzattım, taksici o 13 tl pra üstünü 8 dakikada anca veriyor, üstü kalsın dememi istercesine.

    bahşiş, zorla alınan bir şey değildir. hizmetten memnun kalırsa kişi ancak o zaman gönlünden kopqrsa verir. biz ise hem sik gibi hizmet alıp hem de üstüne tehditvari şekilde bahşiş beklentisine giren adamlarla muhattap oluyoruz.

    bundan sonra size tek kuruş bahşiş vermeyeceğim. işinizi beğenmiyorsanız gidin başka iş yapın.

  • rütbeli bir subay, astegmeni yanına çağırır,

    - söyle bakalim astegmenim, sence benim eve gidip karımla birlikte olmam benim görevim midir yoksa bir angarya mıdır?
    astegmen biraz düsündükten sonra cevap verir:
    - gorevinizdir komutanım.
    - niye gorevimdir peki?
    - angarya olsa bana yaptirirdiniz komutanım.