ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fatih terim'in helikopterle seyahat etmesi
-
bir tek benim dikkatimi çekmemiş bu detay..
bu ne bereket? bu ne bolluk? yediniz, bitirdiniz, sömürdünüz lan ülkeyi!
not: şu hareketi savunan da kusura bakmasın ama ağır eziktir.
osmanlı ocakları'nın türk milletini tehdit etmesi
-
(bkz: osmanlı ocakları kim amk)
osmanlıspor vardı bir ara, onun gibi birşey sanırım. finanse edilmediği zaman bir anda biten
türkiye'deki en huzurlu yerler
erkeğin telefonunu cüzdanını çantasına koyan kız
-
hiç mi sevilmediniz olm siz neleri kutsallaştırıyorsunuz böyle karanlık odalarda, acılı yemekler vererek mi ilişki yaşadılar sizinle. anlamıyorum.
yapmayan kızı sorgulamak gerekir.
edit: başlık başa kalmış
bahar yorgunluğu
-
havadaki su buharı(nem) miktarının artması nedeniyle ortaya çıkar.
şöyle ki; güneş ışınlarının dünyaya dik olarak gelmeye başlamasıyla denizlerde buharlaşma miktarı artar, bu da havadaki nemi artırır. yazın da kimi zaman nemin yüksek olması nedeniyle bunaltıcı bir hava olduğunu farkederiz ama baharın ilk zamanlarında bu yorgunluğu hissetmemizin asıl nedeni, mevsimsel geçiş nedeniyle vücudun buna ayak uyduramamasıdır. çünkü havadaki yüksek neme bağlı olarak vücuttaki nem miktarı da artar, ama havalar yazın olduğu gibi sıcak olmadığı için de biz bu nemi terleyerek atamayız, bu durumda vücut kendisini korumak için damarlara büzer ve kan akışı düşer. kanın düşmesi ile vücuda daha az oksijen gittiği için de bir yorgunluk ve halsizlik hissiyatı oluşur. bu durumdan en az etkilenmenin yolu sabahları sağlam bir egzersiz ile terleyip güzelce bir duş alarak güne başlamaktır.
10 bin metre yükseklikten düşen karınca ölür mü
-
(bkz: limit hız) karıncanın ağırlığı az ve düşerken havayı yarsın diye özel bir tasarımı şekli olmadığından limit hız çok düşüktür, o yüzden "o hızla çarptığında nasıl ölmüyor?" sorusundaki "o hız" zaten çok düşüktür, muhtemelen 100 metrelik bir bina tepesinden attığında ulaşacağı hız ile 10 bin metreden düşerkenki aynıdır. yani çok yüksekten düşüyorsun diye sonsuza kadar hızlanmıyorsun. kısacası karınca, hafifliği nedeni ile turbulans rüzgar hatta kendi hava direncinin kaldırma kuvveti ile savrulmayıp dikey şekilde düşse bile, çarpma hızı, vücudunun hafifliği ve dayanıklığına kıyasla düşük kalacak ve karınca o anda sağsa sağ kalmaya devam edecektir.
diğer yandan "sürtünmeden ölür bi kere" cevabı da aynı limit hız fenomeni nedeniyle geçersizdir. hava sürtünmesi hız ile orantılı olduğundan yine yüksek olmayacaktır. 10 bin metredeki hava basıncı azlığı ve esasen, "soğuk" hayvanı direk öldürebilecek faktörler.
robert de niro'nun hiç türk filmi izlemedim demesi
-
bir zamanlar anadolu'da 64. cannes'da büyük jüri ödülü aldığında jüri başkanı olduğunu unutan dede beyanı.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
otobüs yolculuğu, gece 4 civarı, iki yaşlı amca yan yana denk gelmiş, kulakları haliyle az işitince tüm konuşmalara otobüs şahitlik edebiliyor.
- yaş kaç?
+84. seninki?
-81
+sen daha çocuk sayılırsın be...
ateist
-
akla ve mantığa göre, inanmadığı bir dinin tehditleriyle korkutmanın anlamsız olduğu kişi.
"kişiyi dahil olmadığı bir inanç sisteminin tehditleriyle yönlendirmeye çalışmak abesle iştigaldir." akıl fikir, 3263
tgrt haber'in gençler iş değil masa arıyor haberi
-
"oto tamircileri, tekstil atölyeleri" eleman bulamıyor çünkü kayıt dışı (sigortasız) çalıştırıyor. günde 10 saat çalıştırdığı personele asgari ücreti bile çok görerek 1500 lira maaş veriyor.
ortada tamah edecek bir az bile yok aslında!
anneanne ile diyaloglar
-
anneannem 100 yaşını aştı. kafası hala zehir gibi. hafıza muhteşem. kendi işini gücünü de görüyor. uzaktaki çakal kuzenimler telefonda konuşuyoruz, anannemi versene diyor. handsfree'ye alıyorum konuşmayı hep birlikte dinliyoruz:
- ananne nasılsın?
+ hastayım yavrum, her yerim ağrıyor.
- sana bişey olmaz ananne allah seni unuttu bence.
+ tövbe de yavrum.
- rahmetli büyükbabamı gördüm geçen rüyamda.
+ vay yavrum, nasıldı büyükbaban?
- iyiydi seni soruyordu.
+ ne diyordu?
- o kocakarı nerde kaldı. 15 yıldır bekliyorum gelsin artık, diyordu.
kısa bir sessizlik....
+ yakında hepimizi önüne katıp geliyor deseydin ya yavruuumm...