hesabın var mı? giriş yap

  • dallas mavericks ve sacramento kings'in sezonun ilk 40 macinda uyguladigi basketbol sistemi. sonrasinda dallas formsuzluktan, sacramento'da sakatliklardan dolayi duraklama devrine girmi$tir.

    sistem, 'defanstayken topu al**, sprintere ilet, 3.0 saniye gecmeden basketi at veya asist yap' $eklinde ozetlenebilir. genelde, dana gibi ko$an 2-3 eleman, iyi $ut sokan 1 ve iyi smac yapan ba$ka 1 elemanla en iyi verim alinir.

  • ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
    babam:
    elhamdürüsiyle
    kızlar sürüsiyle
    hergün birisiyle
    yarabbi şükür allahım

    ben: aman be baba
    babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
    ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
    babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
    elemtere ellipara
    babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
    annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
    babam: ehi ehi ehi he

    * ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:

    sübhaneke
    sümbülteke
    anam eke
    babam teke

    diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim

    (bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)

  • basket oynarken kıçları ve sırtları terleyerek şortu formayı ıslatırlar. gece ntvde çıkan kendileri gibi semirmiş basket yorumcusunu izlerler. cips yerler, sabah kahvaltı yapmazlar. gevrek falan kelogs bişeyler yerler. öğlen bol mayonezli hamburgeri mideye indirirler. evde anneleri bunlara makarna falan yapar. arkadaş grubu zibidi kaynar. türkiye'de savaş çıksa banane abi yeaa derler. konuşurken yabancı kelime falan kullanırlar. nike, adidas giyerler.

    isimleri genelde can, tolga, berk, alper falandır. ebebeynleri 30lu yaşlarının ortalarında kariyerlerinden zor bela bir zaman bulup yapmışlardır bunu. tek kardeş olurlar,, en fazla iki. ana okuluna giden bir kız kardeşleri, yada üniversiteye giden taş bir ablaları olabilir. abileri olmaz. olsa da sert çocuk ((bkz: tough guy)) değillerdir. gerçi hava harp okulunda okuyan sinek kaydı traş olan çelik ifadeli abileri olduğu da görülmüştür. bu durum dumura uğratır.

    en anadolu çocuğunun ismi umuttur. reebok giyer bu en fazla

    osman, muhsin, hikmet, sadi, şükrü ve abdullahtan böyle bir gençlik çıkmaz

  • dün gece başıma gelen hadise.

    rasyonel bir insan olduğum için soğukkanlılıkla ihtimalleri düşünmeye başladım.

    - herhangi bir misafir beklemiyor olsam da ailemden biri gelmiş olabilirdi.
    - ışığı açık unutmuş olmama rağmen yeni açılmış gibi algılayabilirdim.
    - acemi bir hırsız girmiş olabilirdi.

    elime parfüm şişesini alıp hafifçe salona doğru yürüdüm. floresan titreyip duruyordu. baktım pencerenin önünde pelerinli 5-6 yaşlarında bi kız çocuğu. saçları hafiften yüzüne düşmüş. yüzü bembeyaz. kapkara gözlerini bana dikmiş. elinde gözleri oyulmuş bir oyuncak bebek var.

    korkudan titreyerek yaklaştım. karşısında çömeldim. usulca yaklaşarak "merhaba küçük kız, nasıl geldin buraya, annen nerde" diyecektim ki bi anda cesaret geldi, omuzlarından tutup kafayı gömdüm. burnunu tutup yerden doğrularak kalktı, üzerine doğru bi hışımla uçan tekmeyi salladım. ağzını yüzünü dağıttım. koydum kapının önüne.

    ne lan öyle asırlardır aynı yöntemle milleti korkutmalar. burdan ruhlar alemine sesleniyorum. tamam, iletişim kurmaya çalışıyorsunuz, bi derdiniz var belli ama biraz güncelleyin oğlum kendinizi. yeni yöntemler bulun. öyle tuvalet penceresinden bakmalar, koridor ışığını kapatınca oturma odasına kadar kovalamalar, üst katta misket oynamacalar, geceleri pencereden belirmeler, ahtapot gibi yatağın altından kolu uzatıp açıkta kalan ayağa dokunmalar, gecenin en sessiz anında kulağa isim fısıldamalar, gecenin üçünde kırmızı görmüş boğa gibi ayağı halıya sürtmeler.

    evet bunları yaptınız. ama modası geçti. yeni yöntemler bulmanız gerek.

  • - daha kimin yaptığı belli bile olmadan "kesin müslümanlar yeaa, biriş dini islim" cılar. check.

    - daha geçen gün oradaydım cılar, check.

    - siz ortadoğuda yaparken iyiydiciler, check.

    - siyasi iklimden kıyas yapan şuku dilencileri, check.

    - mal mal espri kasan ergenler, check.

    - check listesi yapan dallamalar (bu ben oluyorum), check.

    hmmm. sözlük sağlam, çalışır durumda. sıkıntı yok dürüm reyiz. las vegastan uzak dur bugünlerde yeter.

  • kezbanın hakim olanı da hiç çekilmiyor dedirten, görev başındaki memura (belediye çalışanı) hakaret suçu işleyen bir hukukçunun söylemi.

    ayrıca, sarı montlu meriçin de ağzını köpekler öpsün. kimi ısırdı, hayır kimi ısırdı diye soruyor, ısırılan iki kişi gösterilmesine rağmen "acaba ne yaptı da ısırdı" diye savunuyor. bunlar başıboş köpeklerden daha tehlikeli yemin ediyorum. tek dileğim bunların da başıboş köpekler tarafından saldırıya uğraması. ben bu kadar cahilliğe dayanamıyorum.

  • 100-200 zengin soytarı, bir o kadar asalak, gereksiz instagram fenomeni, sikimin influencer ları, malum kesimin bedavacıları derken organizasyon tamamen bunların üzerine kurulu.

    asıl takip eden, ya da pazar gününü bu etkinliğe ayıran halk için tamamen eziyete çevirmişler. toplu taşıma yok, yollar kapatılmış, düzen nizam hak getire.

    ben yurtdışında gittim bu organizasyona, insanlar giderken başlıyor eğlenmeye, burada ise sinir, stres ile girdi içeri bir çoğu.

    gerçekten bu ülke umutsuz vaka, yok yani çok zor, inanılmaz bir durum bu.

  • msn rüzgarının estiği yıllar. whatsapp portakalda vitamin, facebook var mı emin değilim..
    hatırlarsınız; kanka kız msn'si var mı? sorusunun sorulduğu yıllar.

    oyun_bozan@hotmail.com adresiyle fırtınalar estiriyorum..
    serpil'le tanıştık. fransa'da yaşayan gurbetçi bir ailenin en büyük kızı.
    zalimguzel@hotmail.fr

    bütün gün serpil'le konuşuyorum. yatıyorum serpil, kalkıyorum serpil. 1 ay sonra o malum şarkı patladı..

    "zaaalim, oyunbozaan. sen de, bu büyü de yalan."

    ''yok artık!! böyle tesadüf mü olur?'' dedik ve aşık olduk.
    o zalim, ben oyunbozan..
    o fransa'da, ben türkiye'de..
    ancak her aşk gibi kısa sürdü ve ayrıldık..
    ----------------------

    yıllar geçti. biz büyüdük, msn tarih oldu.. bir gün serpil ekledi facebook'tan ve yine konuşmaya başladık..

    - biliyor musun? türkiye'ye her gelişimde seni aramak istedim ama bir türlü cesaret edemedim. beni unutmuş olmandan korktum..

    + seni unutmak mı? deli misin sen?
    aylarca yazmanı bekledim. fotoğrafına bakıp içtiğim günlerin sayısını ben bile bilmiyorum.
    ne unutması serpil? anahtarlığımda bile senin resmin vardı. eve girerken seni görüyordum, evden çıkarken seni..
    ne unutması??

    bir hafta sonra malum şarkı patladı..
    " eve senle dönüyorsam, evden senle çıkıyorsam, yine de doyamıyorsam, aşksın.."

    birkez daha başladık, hiç ayrılmamak üzere.
    ama nerdee?
    2 hafta geçmeden, savrulduk gittik yine..
    ------------------------

    aylar, yıllar geçti.. sayısız kez sarhoş, sayısız kez aşık oldum. aldattım, aldatıldım. terkettim, terkedildim..
    unuttum, unutuldum..

    bir gece serpil aradı. türkiye'ye gelmiş, çok özlemiş..

    - gitmeden görüşelim, mesela çarşamba akşamı.
    + çarşambaya çok var. ben de çok özledim. yarın akşam görüşelim mi?
    -bugünkü gibi yağmurlu olmazsa olabilir. haberleşiriz..

    yarın, tıpkı dün gibi yağmurluydu.. yine de buluştuk..

    sarıldım, sımsıkı sarıldım.. ilk kez, rüya gibi, yıllar sonra..
    sarıldık, yağmur durdu, ağladık..

    - artık yağmur yağmaz, sarıldım sana..
    + bırakma beni.

    2 hafta sonra malum şarkı patladı..
    " sana sarıldığım an, yağmur duracaktı.. "

    gel de yeniden aşık olma! ömrümün en güzel iki haftasını geçirdim. güldüm, sevdim, sevildim.. bir daha hiç bırakmamak üzere tuttum ellerinden..

    ancak yalnızca 2 hafta sürdü. önce gitti, sonra bitti.. her zamanki gibi..
    -----------------------

    dün yine aradı. haftaya türkiye'de olacakmış ve bu sefer beni almadan gitmeye hiç niyeti yokmuş..

    " gelir misin? " dedi, " hiç düşünmeden. " dedim..

    hazır olun. yeni albüm kapıda..

  • en baba yollardan birini babam kullanmıştır. şöyle ki karşı kuaförde yeni işe başlayan eleman babamın işyerine gelerek wifi şifresini istemiş. babam da bir şey lazımsa gel burda istediğin zaman bilgisayarı kullan cevabını vererek esnaf ve baba olmanın gereklerini yerine getirmiştir:)

  • ben de bu olayı forum istanbul decathlon çıkışında yaşadım.

    aynen anlatıldığı gibi. benimki arabaya binecekken önümü kesti elim kolum dolu yeğene paten falan fıstık aldık iki büklüm haldeyim kapıyı açmaya uğraşıyorum. havaalanı kartını falan gösteriyor bana ben sormadan. dedim canım benim bende o kartın aslı var al sana kart.

    çıkar bakayım parfümü dedim, telefondan barkod okuma uygulamasını açtım okuttum barkodu, hani orjinaldi lan parfüm dedim. git zenciler gibi 20 liraya sat ama çakma olduğunu söyleyerek sat böyle şerefsizlikle para kazanmaya çalışma dedim, beyaz renault symbol şirket arabasına binip sktr oldu gitti.

  • işbu entry gezginler içindir. masallara yer yoktur.

    kaçak girmek çok mümkün değil. yerlilere bilet 1 jod diye duymuştum, onlara aldırıp gitmek çok mümkün değil. biletler farklı ve yerli olmadığınız çok kolay anlaşılabilir.

    1 günlük giriş 50 jod, 2 günlük ve 3 günlük seçenekleri de var.1 gün de gezilebilir 3 gün de. size kalmış. ben 7-8 saatte oldukça iyi gezdim. sporun faydaları. aslında 2 günlük alıp ertesi günde biraz gezip sonra wadi ruma geçmeyi planlıyordum ama araç sabah varmış ( jett otobüsleri akşam vardı diye biliyordum ama herkes bu aracı deyince ona bakmadım ). hazineyi üst taraftan görmek için yanlardan çıkışlar var ama yerliler rehberlik ücreti istiyordu. bir tanesi rehber zorunlu dedi istersen polise sor. ücreti sorduğumda 10 jod dedi.

    çok geniş bir alan. çantanıza içecek vb alarak akşama kadar kalabilirsiniz. hatta bazı günler yapılan petra night a bile ek ücret vermenize gerek kalmayabilir sanırım. ben çok yorulduğum için o kadar beklemedim. ilave olarak bazı yerlerde en güzel manzara diye bazı işaret vb yazılar görürseniz kanmayın. bunlar yerlilerin mekanlarını ziyaret etmeniz için yaptığı yerler. zaten geziyorsunuz gidin ama beklentiniz olmasın.

    petra visitor center çevresindeki otellerde kalmaya çalışın. çevre daha pahalı ama idare edebilirsiniz. bir şey almadan kesinlikle fiyatını sorun.

    petra’dan jett ile 16-17 aracıyla dönebilirsiniz ama rezerv etmelisiniz. dönüşte aynı gün doluydu.

    wadi rum’a gitmek için taksi dışında bir minibüs var. sabah 06-06.30 da kalkıyor. kaldığınız otel görevlisine söyleyin onlar şöförü ya da muavini arıyorlar. sabah otelin önünden alıyor.fiyat 10 jod.

    bir videoda türk gezgin en çok italyanlar geliyor demişti. gerçekten öyleydi, italyanlar çok fazlaydı sonra ispanyollar geliyor dedi bir yerli. italya'dan ürdün'e uçak biletleri çok uygun oluyormuş. avrupalılar için vize gerekli ama jordan pass alınca vizeye ihtiyaçları kalmıyor .
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel