ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
inanılmaz tatlı göğüsleri olan dost
-
aglatan kivrandiran tanim.
esra erol'un gözyaşları
-
ulkenin yarisi issiz, disiyle tirnagiyla ne emek verenlerin hakki yeniyor, dunyanin parasini goturmus olanlar agliyor. gozunuzu ne doyurur bilmiyorum.
istanbul'a göçeceklere tavsiyeler
-
ayakta kalırsınız. gelmeyin.
göçverenliğin lüzumu yok.
harrod domar modeli
-
ingiliz iktisatçı roy harrod ile amerikalı iktisatçı domar'ın benzer problemler üzerinde çalışmaları sonucu birlikte buldukları modeldir.
modele göre , büyüme sermaye birikimine bağlı olsa da sermaye birikimi ,teknolojik ilerleme yok iken emeğin artış hızından fazla olamaz. yani emek artış hızı ,buna nüfus artış hızı da diyebiliriz, doğal büyümeyi belirler.
hayata dair gülümseten detaylar
-
üç yaşına girmek üzere olan oğluma uyuması için masal anlatıyoruz. birkaç gündür de ihale bende. ışıkları kapattığımız için aç masal kitabını oku durumu olmuyor. haliyle, kaba tabirle uydurup uydurup anlatıyorum bir şeyler. aklıma da köyden başka bir şey gelmiyor. zihin ne dolu köyle. neyse masalı anlatırken bizimki her cümlede araya giriyor. misal "selim ve babası sabah uyandığında inekleri sağmak için ağıla gittiler" diyorum ve hemen "baba peki kuzular yok mu?" diyor. var oğlum olmaz mı diyorum. bu sefer "baba peki tavuklar yok mu?" diyor. var arkadaşım onlar da var az bekle :) işte sonra ineklere yemek olarak saman verdiler diyorum. hemen ardından "baba peki su verdiler mi?" diyor. ya hayır masal mı anlatıyoruz, soru-cevap etkinliği mi belli değil. madem hayal gücün iyi, sen anlat diyorum. bu sefer de "bir varmış bir yokmuş baba" diyor ve kalıyor orada. devamı yok. yaklaşık 20 dakika süren bu mücadelemiz sonrası anne olaya müdahil oluyor ve nasıl oluyorsa uyuyor bizimki hemen. işin özü ben çok kötü masal anlatıyorum, kabul.
word dokümanını pdf dosyasına çevirmek
-
“bakin beyler bu toptur.”
leonard cohen
-
ne yazık ki son hırıltılı nefesini vererek aramızdan ayrılmış büyük efsane.
kendisinden 1 yıl sonra doğan elvis presley, 1977'de genç yaşta öldü, elvis'in gitaristi scotty moore bu sene öldü, keza ilk albümünü cohen'le aynı yıl çıkaran* david bowie de bu yıl öldü. geçen ay çıkan röportajında; "tamamlanmamış şarkılarım için endişeliyim, aslında bu şarkıları bitirecek zamanımın kaldığını pek de sanmıyorum. kim bilir? ama ölüme hazırlıklıyım, umarım çok rahatsız değildir, benim için önemli olan bu." demişti. maalesef haklı çıktı.
umarım ölüm rahatsız değildir.
dünyanın en mükemmel dörtlüleri
-
bizim arabanin dortluleri. allahim ne kadar guzel yanip sonuyorlar...
türkiye en iyi ihtimalle malezya olur
-
kariyeri oldukça dolu olan ve balyoz soruşturmaları döneminden beri türkiye hakkında bir şeyler söyleyen, yazıp çizen bu batılı uzmanı ve tespitlerini bir kalemde karalayanları anlamakta zorluk çekiyorum.
ekonomik olarak gelişen ama demokrasi olarak yerlerde sürünen ülkeler yok mu dünyada. var işte, malezya. adam doğru benzetme yapıyor ama ekliyor. türkiye'nin özel durumu sebebiyle ekonomi de bu kadar iyi gitmeyebilir. o zaman tüneln çıkışı afganistan'a diyor.
söylediklerinin en acı yanı, 1923 yılından sonra kurucu kadroların hedefe koyduğu batılılaşma, batı camiasında kalma, avrupa değerlerine sahip çıkma idealleri; cumhuriyet tarihinde ilk kez bu derece güçlü bir şekilde terk ediliyor.
gerçekten hala bu adamın tespitlerinin bugün yaşadıklarımızın doğru karşılığı "olabileceğini" gören yok mu? ben mi paranoyak oldum?
debe editi : (bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)
hoşlanılan kızın sabah sahile gel koşalım demesi
-
süper olay. bu soğukta giden maldır.
amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar
-
itü sözlük ssg'si wondrous'un zamanında yaran deyişlerinden biri.
şöylede bir müze görseli mevcut: *
ilk duyumsamada çok etkili olmasa da zamanla dile yapışıp olur olmaz yerde akla gelerek söylenme isteği uyandırıyor.
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
(bkz: boş küme)
valla en son bi kızdan hoşlandığımda whatsapp yoktu.
hatta akıllı telefon yoktu, salak salak telefonlar vardı.
rte henüz bir kul kabul ediliyordu.
fışkiye kırılmamıştı.
küçük ibo hala küçüktü.
nihat doğan daha seda sayanla çıkmamıştı.
ibrahim tatlıses yıldız tilbe'yi pezevenklerin elinden kurtarmamıştı.
düşünün euro daha yoktu ya.