hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • emrah serbes, son hafriyat'ında, behzat'ın sorgusunu yapan mülkiye müfettişine betty der. buyrun betty'nin ağzından behzat ç.:

    "askeri lisedeyken yüzbaşına fiili saldırı. askeri okuldan atılmışsınız. siciliniz emniyete sizden önce gelmiş. herhangi bir okuldan disiplin suçuyla atılanlar polis akademisine giremez. ama babanız emekli albay olduğundan araya hatırlı kişileri sokmuş. kayıt dosyanıza ufak bir 'sakıncalıdır' notu düşüp akademiye girişinizi yapmışlar. öğrenciliğinizde ve mesleğe başladıktan sonraki ilk on senenizde fazla göze batan bir durumunuz olmamış.

    sene 95. zamanın ankara emniyet müdürü yanınıza gelip 'iyi misin?' diye sormuş. 'saçma sapan konuşma' demişsiniz.
    savunmanız 'o sorudan nefret ederim.'
    hatırlı kişiler araya girmiş, 2 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.

    aynı sene ekip aracında alkol alırken yakalanmışsınız.
    savunmanız 'karımdan yeni boşandım.'
    yine hatırlı kişiler araya girmiş,kınama cezası, yarım maaş kesinti, olay kapanmış.

    sene 96. dördüncü sınıf emniyet müdürüne fiili saldırı.
    savunmanız, 'terbiyesizlik yaptı.'
    yine hatırlı kişiler, 1 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.

    sene 97. asayiş şube müdürüne sözlü saldırı. parantez içinde okuyorum 'çok konuşma lan' demişsiniz.
    savunmanız ' işime karıştı.'
    kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili, müdürlere gıcığınız var herhalde?

    sene 98. hizmet içi eğitim kapsamında, başkomiserler arasında yapılan bir ankette, 'polis olmasaydınız ne olurdunuz' sorusuna verdiğiniz yanıt: 'katil olurdum.'
    savunmanız, 'hayatımda böyle saçma sapan anket görmedim.'
    kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili.

    sene 99.yılbaşı gecesi bir vatandaşın işaret parmağını kırmışsınız.
    savunmanız, 'meskun mahalde ateş edecekmiş gibi bakıyordu.

    sene 2000. gençlerbirliği idari menajerine silah çekmişsiniz.
    savunmanız, 'kapıları vaktinde açtırmadı, vatandaş dışarda kaldı.'

    ve daha bir sürü sayamadığım şey. bunlar ilk gözüme çarpanlar. görev yerini terk etme ve rüşvet alma dışında, disiplin yönetmeliğindeki hemen hemen bütün suçları işlemişsiniz. 22 yılda 213 soruşturma. toplamda 16 kıdem tenzili, 22 maaş kesinti, 10 kınama cezası, 7 sefer açığa alınma. 161 yıllık polis teşkilatının yetiştirdiği sicili en kabarık başkomisersiniz. meslek hayatınız, polis koleji öğrencilerine kötü örnek olarak okutulabilir. ve şimdi susma hakkınızı kullanıyorsunuz."

  • birazdan şu pastane bu dondurmacı diyenler doluşur. he kardeş istanbul dan maraş a gideriz dondurma yemeye.

  • ben buna fena halde uyuz oluyorum hacı. bakın başta vurguluyorum "kadına öncelik vermeye değil, kadının öncelik hakkını kendinde sorgusuz sualsiz görüp 'ben bayanım' diyerek öne geçmesidir" uyuz olduğum kısım. yoksa her zaman hanımlara veririm sorun yok bunda. hatta vermezsem kendimi kötü hissederim. burada ben olayın örtülü anayasasından söz ediyorum (ayrıca kadınlar aşağı kadınlar yukarı diye başlık açmayı da hiç sevmem. ben iki cinsin de hakkaniyetli şekilde eleştirilmesinden yanayım).

    örneğin asansöre binmek için kalabalık bir sırada bekliyorsundur ve hemen arkandaki kadın "doğal öncelik reflesiyle" löp diye dalar. yahu bir dakika da sıra benim sıram. yani öncelik hakkı benim. o hakkı ben uygun görürsem "buyrun lütfen" derim zaten ama hanımefendi kişisi "nasılsa ben tırnak içinde bayanım verilecektir zaten o yüzden bakmaya gerek bile yok" diye düşünmesi beni deli ediyor. belki acele işim var? belki vermek istemiyorum? belki o kadar centilmen birisi değilim? olmaya da mecbur muyum? belki odunum?

    bu yalnızca bir örnek. çarşıda pazarda, bir kapıdan girip çıkarken, toplu taşımaya binerken her şart ve her koşulda karşımıza çıkabiliyor.

    ha arkada bekleyip "buyurun lütfen" diye teklif edilince teşekkür ederek öne geçen kadın yok mu? olmaz olur mu var ama ciddi anlamda az sayıda.

    tekrar ediyorum ayar olduğum nokta öncelik vermek değil, öncelik verilmesini beklemeyip o doğal hakkı kendinde görüyor olmasıdır.

  • boyum 176 cm olduğu için içime su serpildi. balkona bayrak astım, şuan ailemle birlikte 10. yıl marşı söylüyoruz.

  • aman sömürmediğiniz duygu kalmasın, dibini sıyırın iyice her duygunun.

    barış akarsu türk rock müzik tarihinde en büyük izi ölümüyle bırakmıştır. kimsenin anısını, hatırasını incitmek istemem, hatta kendisinin sahnede canlı izlemiş biri olarak iyi bir sahne performansı olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim ama barış akarsu bu kadardır. filmi yapılacak biri değildir. adı her aklımıza geldiğinde genç yaştaki trajik kaybını hüzünle hatırlar, bir iki güzel yorumunu özlemle anımsarız, hepsi o kadar. asıl saygısızlık bu yazdığım değil, insanların duygularını sömürmek için bu ölümden bir hikaye yaratmaya kalkmaktır.

  • çeşitli açılardan ele alınabilecek bir konu.

    ön not: bütün entry boyunca çelik yazdım ama siz onları genel olarak “metal” anlamında okuyabilirsiniz. çoğu yerde genel olarak kayış diyip geçtiğim yerlerde yazdıklarım deri, silikon ve nato kordonların tamamı için geçerlidir.

    saat türü açısından:

    önceki entry’lerde zaten bahsedilmiş, saatinizin türüne göre değişir. dress watch denilen takım elbise ile kullanmalık, resmi, zarif tasarımlı saatlerde deri kayış kullanmak bir görgü kuralı gibidir. siz düğününüzde damatlıkla birlikte çelik bilezikli bir saat taktıysanız kaynatanız sizi ayıplamaz; ama meraklısı dikkat eder bakar. çelik bilezik daha spor modellerde tercih edilir.

    etrafta o kadar dikkat edildiğini görmediğim ama benim gıcık olduğum bir konu da dalgıç saatlerine deri kayış takmaktır. pahalı olan dana derisi kayışlar suya dayanıklı olmakla birlikte, dalgıç saatine deri kayış takmak bana çok saatin tasarım amacına aykırı gelmiştir.

    saat koleksiyonculuğu / saat meraklısı olanlar açısından:

    deri, silikon ve kumaş kayışlar zaman içinde yıpranır, solar, değiştirilmeleri gerekir. değiştirildikleri zaman da saatin orijinal kayışını tekrar bulmak, almak uğraştırıcı ve masraflı olabilir. bazıları buna değmeyeceğini düşünerek ölçüsü uygun başka bir kayış takıp geçer.

    eğer saatin orijinalliği bozulmasın ve kayış değiştirme derdi olmasın istiyorsanız, en baştan saati alırken biraz daha fazla para ödemeyi göze alıp varsa o modelin çelik bilezikli versiyonunu tercih etmelisiniz. eğer saati satmayı düşünüyorsanız, çelik bilezikli olan ikinci elde daha iyi fiyata satılacaktır.

    eğer saatinizin kayış genişliği ölçüsü 20 mm, 22 mm gibi yan sanayi kayışlarda kolay bulunan bir ölçü değilse ve fabrika çıkışı çelik bilezik seçeneğiniz varsa direkt çelik bileziği tercih etmek akıllıca olacaktır. çünkü orijinal olmayan bir kayış takmaya razı bile olsanız, 19 mm, 21 mm, 23 mm gibi ölçüleri bulmak zor olacaktır.

    eğer saatiniz tissot prx gibi “integrated bracelet” denilen, çelik bilezik ve saat kasasının bütünleştiği bir tasarıma sahip olacaksa, o tasarımın hatırına çelik bilezik tercih edin.

    kalite açısından:

    ucuz saatin çelik bileziği kalitesiz olur. kalitesiz bileziğin alamet-i farikaları şunlardır:

    - parçaları arasındaki montaj boşlukları fazladır,
    sallanınca cıgıl cıgıl ses çıkarır. baklaların arasına kol kıllarınız sıkışabilir.

    - bileziği açıp kapatan klips civarına bakın. parçalar frezede işlenmiş değil, preslenmiş sac parçalardır.

    - bileğinize göre ayarlamak için bakla ekleyip çıkarmak dışında pek bir seçenek yoktur. ince ayar yapıp tam ölçüsüne getirmeniz için ek sistemler konmamıştır.

    - baklaları birbirine tutturan pimler vidalı değil, geçmelidir. saatçinin bunları çıkarmak için tık tık vurması gerekir.

    - bileziği saatin ana kasasına bağlayan ve “end link” denilen, en başta ve en sonda yer alan iki adet bakla içi dolu malzemeden işlenmiş değildir, sacdan bükülerek yapılmışlardır.

    - eğer bilezik aşırı kalitesiz bir bilezik ise, baklaların işlemesi düzgün yapılmamış, kenarları doğru düzgün yuvarlatılmamıştır. taktığınızda keskin kenarlı baklalar kolunuzu rahatsız eder, baklalar birbirine sürtünüp çizikler oluşturur.

    eğer ucuz bir saat alacaksanız, o saatin ikinci el piyasası pek yoksa, çelik bileziği bu özelliklere sahip örneğin bir vostok amphibia’nınki gibi kullanışsız, rezalet bir bilezik ise o zaman kayış kullanmak tercih edilebilir. fabrika çıkışı kayışlı olan bir model varsa onu almak da, çelik bilezikli bir model alıp üzerindeki bileziği kayışla değiştirmek de düşünülebilir.

  • (bkz: ağlama melis)

    ne kadar kötüsünüz yaw, yok bellini'nin değilmiş yok bilmemneymiş utanmasanız o resmi dedem yaptı çakmadır cehape zihniyetini kazıklamışlardır diyeceksiniz.

    eğer ki o resmi imamoğlu değil uzun adam alsaydı şimdi ne methiyeler düzüyordunuz; hatta resim bellini'nin ama yaparken da vinci ile michelangelo yardım etti o kadar değerli bu kadar değerli diye methiyeler döşüyor olurdunuz.

    allah kimseyi onursuzlukla sınamasın.