hesabın var mı? giriş yap

  • yabancı sanatçı ve gruplar için düşünecek olursak

    1- en başta bugünkü dolar ve euro kurundan,
    2- uygulanan fahiş vergilendirme politikasından,
    3- ülkede güvenlik ve asayiş durumunun stabil olmamasından,
    4- 4-5 yıl önce başlayan alkollü içecek sponsorluğu yasağından,
    5- doğru düzgün albüm alma kültürü ve albüm satışı olmamasından (sanatçının albümü bir ülkede çok satılıyorsa plak firması da masrafların önemli bir kısmına sponsor olabiliyor),
    6- büyük sanatçı ve grupların kaşe fiyatlarının yıllar geçtikçe uçmuş olmasından,
    7- belli bir yaşa gelip iş hayatına atıldıktan sonra gelir düzeyi yükselen insanların sevdiği sanatçıyı gidip yurtdışında izleyecek maddi imkana sahip olmasından,
    8- bu sanatçıları getirebilecek kapasitede büyük organizatörlerin azlığından, (eski kallavi oyuncuların çoğu piyasadan çekilmiş, geriye birkaç küçük çaplı organizatör kalmıştır)
    9- bizde sanatçı ve grup takip etme kültürü olmamasındandır. (nerede o sevdiği grup için 1 sene para biriktiren güney amerika'daki tutkulu fanlar!)

  • cengiz inşaat denen firmanın bir paravan olduğunu düşünmekteyim. o paraları ona yedirmezler. kime gemicik, kime isviçre'de hesap oluyor acaba bu paralar?

  • popüler tartışmaların gereksiz bir sorusudur.

    meyve, bir bitkinin tohumudur. meyveyi sperm, toprağı da rahim gibi düşünün.

    tohumun etrafını tatlı, cazip bir şey ile sarmak bir bitkinin üreme stratejisidir.

    bakın bitki şöyle düşünüyor:

    "ben bir bitki olduğum için olduğum yerden başka biryere gidemiyorum. ama üremek için tohumlarımı başka yerlere de göndermem lazım. tohumumun (spermimin) etrafını lezzetli bir malzeme ile çevireyim, bu lezzet bazı hayvanları-insanları cezbetsin, onu koparıp yesin, tohumunu biryerlere sıçsın, ben de onu sıçtığı yerde yeniden üreyeyim."

    bitkilerin tohumlarının ve çekirdeklerinin mide asidinde erimeyecek zırhla kaplı olmasının sebebi de bu.

    doğayı düşünürseniz, aslında bu çok zekice bir strateji. örneğin bir erik ağacı erikler olgunlaşınca meyvelerini döküyor, inek olur, zebra olur gelsin yesin gitsin 3 km ötede çıkarsın diyor. hatta düşünün bizim evde yediğimiz elma, aslında amasya'daki bir elma ağacının üreme taktiği. taa amasya'dan buraya kadar ulaşıyor allahın ağacı. çok garip bir olay aslında.

    konuya dönersek,

    içinde çekirdeği, tohumu olan yiyecekler meyvedir. sap-kök-yaprak olanlar sebzedir. yani domates meyvedir.

    ama biz genelde pişirdiğimiz şeylere sebze, pişirmeden yediğimiz tatlı yiyeceklere meyve demişiz. genel olarak şekersiz meyveler bizi çiğken cezbetmiyor.

    işin teorisi başka ama genel kullanım ve toplumsal alışkanlıklar da bir o kadar önemli.

    misal bir kabak, patlıcan teorik olarak meyvedir. ama çiğ olarak tadı bizi cezbetmediği için pişiriyoruz. o yüzden sebze olarak kabul etmişiz.

    inek olsak, patlıcan çiğ çiğ de çok lezzetli gelecekti, o zaman ona da meyve diyecektik.

  • sevgililerin öpüşemeyeceği bir park.

    bir de rakip park ne demek?

    ayrıştırılıcılığınıza parkları da mı eklediniz ?