hesabın var mı? giriş yap

  • hippopotomonstrosesquippedaliophobia, uzun kelimelerden korkma durumudur. bu fobiye sahip olan kişilerin fobinin adını söyleyebilme ihtimali bulunmamaktadır. bu fobinin bir diğer adı da sesquipedalophobia'dır. bu fobinin, uzun kelimeleri yanlış telaffuz etmekten utanma korkusu ile geliştiğine inanılmaktadır. çocukken sınıfın önünde yüksek sesle okuma yaparken ortaya çıkabilir. disleksi olan kişilerde de yaygın görülür.

  • koltukta mandalina soyuyorum, eşim yan koltukta, oğlan ortada dolanıyor ve bir anda beni ve annesini elleriyle göstererek;

    "siz ikiniz şekerlerimsiniz" diyor.

    tam keyifli bir gülümse otururken dudaklarıma ekliyor sabi,

    "anne sen ve mandalina"

    umarım espridir, sormaya çekindim o an. annesinin anıra anıra gülmesi de etkiledi biraz beni.

  • kovulmasını claudio ranieri ile bir tutmak oldukça yanlış, birincisi, ranieri'nin kovulması leicester'ın hemen şampiyon olduğu senenin sonrasında yaşadığı küme düşme korkusundan kaynaklanmıştı, leicester, ranieri kovulana kadar potanın birkaç basamak üstünde geziyordu. ikincisi, leicester city'nin şampiyonluğu her ne kadar muhteşem bir hikaye de olsa, bundan onlarca sene sonra konuşulacak da olsa, o sezonun getirdiği olağanüstü şartlarla beraber gelmiş tesadüfi bir başarıydı. tesadüfi derken küçümsediğim anlaşılmasın, bu gözlerin gördüğü en absürt başarı hikayelerinden biridir ancak sürdürülebilir bir durum değildi.

    pochettino ise beş sezon boyunca bu takımı ilmek ilmek işleyerek, normalde orta sıra oyuncusu olarak kaybolup gidebilecek kişileri en üst seviye futbolcu haline getirerek, belirli bir futbol anlayışı oturtarak, kısacası planlı bir şekilde şampiyonlar ligi finali gördü ve tottenham hotspur'u, ingiltere futbolundan bahsederken herkesin diline pelesenk olmuş top 6'in bir parçası haline getirdi.

    bu noktada pochettino'nun kovulması (eğer kovulduysa) tottenham yönetiminin çok net bir şekilde aptallığıdır. 5-6 sene önce everton ile aynı seviyede olan takımın adı en üstte anılıyorsa en çok bu arkadaşın payı vardır. bu sezonki düşüş, seneye belirli futbolcuları göndererek ve yeni bir yapı kurarak rahatlıkla yeniden yukarıya dönüş hikayesine çevrilebilirdi, her ne kadar puan ve oyun olarak çok yetersiz kalsa da, tottenham'ın bu sezon şampiyonluk sonrası leicester city gibi küme düşme durumu yoktu, en kötü ihtimalle avrupa dışında kalırdı bu takım.

    temennime gelecek olursak, umarım jose mourinho peşinde koşmaz da arsenal mauricio hocamın kafasını çelmeyi başarır ve wenger sonrası beklenen yapıyı kurmaya yönelik bir adım atar. hem de ezeli rakibinin tarihinin en iyi hocalarından birini çalmanın keyfinden bahsetmiyorum bile.

  • gidin efendim. damak çatlatan cağ kebabını bir tadın. ya da emirşeyh'de köfte ziyafeti çekin. ardından kadayıf dolması ile lezzetin nirvanasına ulaşın. üstüne güzel bir semaver çayı için. taş mağazalarında dolaşın, çifte minareyi görün, erzurum evlerini ziyaret edin. aziziye tabyalarında tarihi hissedin. sonra ilk otobüse veya uçağa atlayıp geri gelin. yaşanmaz olum orada.

  • toplanin cahiller, sizi ilgilendiren kismi söyleyip yatacagim:
    1) türkiye'nin ihracatinin aslan payi ab'ye yapiliyor, elde edilen döviz euro.
    2) türkiye'nin ithalatinin aslan payi amerikan dolari ile yapiliyor (enerji, cin mallari).

    sonuc: euro'nun usd'ye karsi erimesi türkiye'nin döviz krizini cok daha fena bir hale sokuyor. baska bir deyimle, euro'nun erimesi tl enflasyonunu yükseltecek, türk iscisini daha da fakirlestirecek. yakinda almanya yurt disinda yasayan emeklilerin maaslarini da kesecek ve milyonlarca türkin türkiye'de yasayip euro maaslarini türkiye'ye göndermelerine engel olacak. aha buraya yazdim, bilirin bildi diyeceksiniz, bunlari not alin.

  • 4 yaşlarındaki ufaklık, elini bırakır bırakmaz sahilde etrafına bakmadan koşmaya başlar.

    + oğlum gel buraya. şimdi denize düşeceksin bak!
    - baba sen ne biçim konuşuyorsun öyle, allah korusun.

    bildiğin dindar nesil yetişiyor lan dfgfdsfd.

  • -ehh peki ucret olarak ne istersiniz, kafanızda ne var?
    -4000$
    -heheh ben 4 yıldır bu şirkette çalışıyorum 3000$ alıyorum sizce de çok değil mi istediğiniz?
    -tamam o zaman 500ünü size vereyim her ay, beni işe alın.
    -ben sözleşmeyi getireyim.
    -bir de kola kap.

  • köydeki dayım annemi ziyarete gelir. yemekler yenir, çay içilir ve sohbet başlar;

    - karar vedüm koyun alacam.
    - neden ki dayı.
    - iyi para bırakıyor. bünyamin emminin oğlu almış yedi sekiz ay sonra verdüğü paranın üç katı kazandı.
    - ha şu hakan mı? tamam da sen nasıl bakacaksın ki? bağ bahçe nolcak?
    - yoo ben bakmayacam, anlamam zate. hakan ilgilenecek.
    - ona kaç para vereceksin?
    - görürüz illa ki, verürüz bir şeyler.
    - valla ne diyim, hayırlısı olsun dayı.
    - amin. sen ilgilenmiyon mu? okul okudun, anlamiyo mu bu işlerden.
    - ahah istanbul'da hayvan mı beslenir dayı?
    - ne hayvanı la.

    bizim köyde bile herkes kriptoyu konuşuyormuş. dayım da coin alacakmış.

  • türk televizyonlarının unutulmak istenen ama unutulamayan adamı savaş ay production gururla sunar,

    bir kaç ay önce atv ana haber'in "savaş ay oradaydı" adlı bölümünde savaş ay'ın narkotik ekibiyle terör bağlantılı bir şebekeye baskın yapmaya gitmesi, polislerin kapıyı kırmalarını ve savaş ay'la birlikte içeriye girmelerinin kameraman tarafından evin içinden görüntülenmesi..

  • amaçlarının olmaması.

    büyümeyi bekliyorlar resmen, saçma sapan şeylere ilgi göstermeler falan. geçen bir bebek gördüm mesela sırt üstü yere uzanmış tavana bakıp gülüyor. korktum lan resmen kime gülüyor bu diye. hemen uzaklaştım oradan. kaç aylık insan sonuçta, kendi başının çaresine baksın az.