hesabın var mı? giriş yap

  • muhtemelen arabasına korsanı bitirdiğiniz için teşekkürler başbakanım yazısı yapıştıran, seçim zamanı rte istanbul'a geldiğinde haliç kongre merkezine gidip maymunluk yapan, sorsan dürüstlük abidesi taksici.

  • kurucusu masataka taketsuru anısına çıkarılmış bir non-age-statement (12 yıllık 15 yıllık gibi ibareler bulunmaz şişede) japon viskisi.

    uzun zamandır fırsat kolluyordum bir japon viskisi içmek için, kısmet bu geceyeymiş.

    öncelikle şişesi tam bit sanat harikası, viskinin rengi de muhteşem.

    ama içim ve lezzet konusunda bu kadar iyimser yazamayacağım. öncelikle alkol kokusu ve tadı oldukça baskın hissediliyor sek içilirken. oysa %43 yani normal değerlerde. bu konuyu bir iki çay kaşığı soğuk su katarak aşabiliyorsunuz. zaten japonlar da genelde buz küresi ile içiyor viskilerini.
    biraz ballı kokular geliyor buruna ve içerken de bu tat alınıyor. ekstradan çikolata tadı da aldım gibi geldi. uzman değilim pek ama hissettiğim lezzetler bunlar.
    iskoç single malt viskilerinden esinlendiği söyleniyor japon viskilerin ama bence yakından uzaktan alakası yok. ben kesinlikle benzetemedim. bana göre amerikan bourbon benzerliği daha fazla. hatta bu viskiyi gözü kapalı içsem kaliteli bir bourbon içiyorum derdim.
    ıslay tarzı isli dumansı lezzetlerden bahsediliyor bazı tadım notlarında ama ben isin zerresini alamadım içerken. tabi bir lagavulin beklemiyordum ama is benim damağımda hiç hissedilmesi.

    sonuç olarak fiyatını hak etmediğini düşünüyorum, daha doğrusu bu paralara (free shop fiyatı 46 euroydu geçen hafta) çok daha lezzetli scotch single malt bulunabilir.

    tabii benim viski tercihim ağırlıklı scotch single maltlar olduğundan da böyle düşünüyor olabilirim.

    edit: diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)

  • boğaziçi'nin harika bir yolda gittiğini gösteren açıklamadır. o gönülden geçen yollara girmeye hiç gerek yok. anlaşılan odtü bitti sırada boun var.

  • az önce bir kızın "hayatınızda yaptığınız en büyük fedakarlık neydi?" sorusuna "mesela ben sinemayı çok severim; ama spor yapmak için sinemadan vazgeçerim." şeklinde cevap verdiği yarışma. herkesin beyni yandı.

  • yüzümde bir tebessümle izlediğim video.*

    sınıf buram buram eşit ağırlık kokuyor, zaten sayısal hocalarının yüksek egoları böyle sınıftayken şarkı söylenmesine falan izin vermezdi. sayısallar olarak her zaman kıskanırdık eşit ağırlık rahatlığını.*

    acaba videoyu çeken kişi şu an nerdedir ne yapıyordur, merak ettim doğrusu. ellerine sağlık.

  • eski takımına gol atmak. bunu yapan oyuncular umumiyetle sevinç gösterilerinden uzak duruyor.

    batistuta gibi gözleri dolanı yahut adebayor gibi rakip takım taraftarlarına depar atarak koşanı saymazsak genelde işler böyle yürüyor.

    bütün sözlüğe ve hatta bütün ülkeye malum olan golden sonra hamit'in tepkisini merak ettim. ( o an etmedim elbet, o an kardeşimle gol kutlaması yapmakla meşguldum ) doğduğu, büyüdüğü kentin takımına, eski takımına gol attıktan sonra hamit ne yapıyor?

    armayı öperek, galatasaraylı taraftarların olduğu tribüne koşuyor. hem kime bağlı olduğunu gösteriyordu hem de aslında bizzat kendi çocukluğuna koşuyordu. o tribündekilerin büyük bölümü almanya'da yaşayan türklerden oluşuyordu ve hamit bir zamanlar onlardan biriydi. bir türk takımı, bir alman takımına kaybettiği zaman ertesi gün; işe, okula başı önde gidenlerden biriydi. kimsenin başı öne eğilmesin diye vurdu ve golü attı.

    bir zamanlar neden türk milli takımını seçtin sorusuna; benim için başka bir alternatif söz konusu değildi zira kendimi türk gibi hissediyordum mealinde cevap veren oyuncu, hem buradaki galatasaraylı taraftarları hem de almanya'da yaşayan türkleri mutlu etmeyi başardı.

    prekazi; topun canı var, der. canı istemezse top, gol olmaz. topun canı var da direğin yok mu? bu sefer içeri aldı.