hesabın var mı? giriş yap

  • diyet yapmak, estetizm ve magazin kulturun yukseli$i, kar$i taraftan obezitenin kitlesel bir problem olmasi ve yayginla$masi ile yeni turemeye ba$ladigini gordugum hatun tur ki$iler.
    bu hakki onlara $i$manlar, aslinda sadece $i$manlar da degil, zayif boyle ip gibi olmayanlar, herkes verdi. gotleri kakti bu tip hatunlarin...
    dikkat ediniz.
    etrafta her tarafi dokulen, bariz cirkin, son derece tahta hatunlarda bir afra tafra var dostlarim. ulan bakiyorum boyle bir katrin zeta cons havalari, liv teylirmi$casina bir salinmalar, bir haller. benim aklimdan kolundan tutup (kirmadan) bir kebapciya goturerek 2 lokma bir et yediresim geliyor bakarken... bunlar kaf daginin prensesleri.
    nedenk?
    zayif ya hanfendi ondan.
    giyiyorlar kolsuz badileri vesaire, zayifliklarini gosterecek $eyler, kemikleri sayiliyor, cildindeki bozukluklar bu yuzden vurgulanmi$, ustune kemikli bir burun, ama 45 kilo ya, cok guzel canim.
    hele hele toplu kadinlarin yaninda temelli bir halleri degişi$iyor. gune$ etrafinda donen gezegenin gune$e artistik yapmasi gibi... diyet muhabbeti duyulan her muhabbete atlama veya kacma, (ortasi yok) kendilerine "- kac kilosun?..." diye sorulmasini bekleme halleri... hissediyorum, eskiden guzel kiz guzel kizdi, kilo dedigin ayrica bir argumandi, bagimsizdi, $imdilerde sadece zayifligini guzellik sananlar turedi.
    ulan ufleyince kenara cekiliyorsun, asansorde yanimda, odundan siyrilmi$ kiymik gibi kaliyorsun... diyelim ki cok guzel olmu$un, istedigin oldu, sevgili buldun sevi$tin, nasil dol tutacan de cocugu nerenden cikaracan?

    zayifligin da bokunu cikardi kari milleti.
    bunu soylerim kisaca.
    kutle olarak degil, onun degi$tirdigi kultur olarak.

  • hala milliyet tartışıyorlar. yıl olmuş 2021. bu adam alman eğitim sisteminde yetişmiş birisi.

    türkiye'de olsaydı ne olurdu? akademide denyo hocaları tarafından mobbinge uğrardı, belki ayrılır zar zor kendi şirketini kurardı. teşvik almak için parti kıdemlilerine yalvarmak zorunda kalırdı. hadi onu da başardı aşıyı piyasaya sürene kadar bir ton badem bıyıklının "bizim payımız nerede?" baskısına uğrardı. en sonunda da şirkete atanan başka badem bıyıklar tarafından iş bilmezlikle batırılıp giderdi.

  • werder bremen, almanya milli takımı, real madrid, güzel kadınlar derken adam bir anda umut sarıkaya karikatürlerine döndü.

  • acilen bitmesi gereken saçma sapan davranış.

    hanım kızımız arkadaşlarıyla güzel bir akşam yemeği fotoğrafını paylaşmış, buraya kadar her şey normal. altına yazdığı şey '#bugün #böyle #olsun #dedik #kızlarla #boğazda #yemek #mutluyuz #bizim #aramız #bozulmaz #yıllar #sonra #olsa #bile'

    şimdi öncelikle hashtag'in temel amacı fotoğrafları kategorize ederek insanların istediği kategorideki fotoğrafları bulmasını kolaylaştırmak. ulan madem cümle yazacaksın neden her kelime başına hashtag düşüyorsun? senin ''#böyle'' diye açtığın hashtagi kim aratır, kimin amacı bunu aratırken senin boğazdaki yemek fotoğrafını bulmaktır?

    ve ilginç bir şekilde bunu yapan insanların sayısı maalesef az değil.

    edit: başlığı taşıyan sözlük yönetimine bunun sadece instagramda yapılmadığını, farklı sosyal medya mecralarında da gerçekleştiğini belirtmek isterim. ayrıca ben yazılan hashtagin uzunluğunu değil, her kelimeye ayrı ayrı hashtag düşülmesini belirttim. saygılar.

  • tam bir korku filmi manyağı olarak bugüne kadar en çok gerildiğim film olmuştur. normal bir korku filminde 5 dakika gerilim olursa 15 dakika lay lay lomla geçer, zaman doldurulur, karakterler tanıtılır vs. bu filmde maximum boş geçen süre 3 dk filandır sanırım, filmin başından sonuna kadar hep gerilim vardı. parasını sonuna kadar hak eden, abd'deki gişesinden de belli olan yapımdır.

    buradaki saçma sapan beğenmedim yorumlarına takılmayın, benim için film yorumlarını dikkate alma konusunda ekşisözlük bir kriter olmaktan çıkalı (cumali ceber dışında) uzun zaman oldu.

  • asıl kendisi montaj olan rapordur; "abd'den jet bir rapor aldığı iddia edildi. ancak raporun hangi kurumdan alındığı konusunda isim verilmedi." şu an amerika'da yeni sabah oluyor. hangi arada o stüdyoda incelemişler falan. ilginç.

  • foyamızı ortaya çıkartan bu saptama bir ingiliz olarak beni çok üzmüştür.

    sen o kadar uğraş, yeni mezhep kur, tam türkleri bölmeyi başarıyorken son derece prestijli bir üniversitede bilim yapan bir profesör gelip bütün çabalarını yerle yeksan etsin. olacak iş mi bu yahu?

    tası tarağı topladım, buckingham'a, anamın evine dönüyorum.

  • insana facebook falan kapattıracak bir düşünce.

    paylaşımlara bir bakıyorum;

    -hehehe teknemizden ilk görüntüler yarın devamı vaaaaar (sanki çok merak ediyoruz senin tekne fotoğraflarını)
    -yhaaa benim kızım dünyaaanın en güzel çocuuuu (eciş bücüş bi tip ne dünyası ne güzeli)
    -kocişimle tatiiiiiiil -at italy* (kocana da sokayım sana da)
    -anne oluyorraaaam dinyinin in gizil diygisi (sen olma ulan ayı)
    -zengin zenginoğlu is at california with 82 others - kankslarlaaa kopmalarrr (bitmedi ulan şu babanın parası bitmedi)

    bi ben mi evde oturuyorum? bi ben mi işsizim, yalnızım? yettiniz be kapattırıcaksınız yine facebooku.

    debe editi: bu entrym mutsuzluğumu ve mutsuzluğunu paylaşan güzel insanlar sayesinde debeye girmiş. geri kalan bütün entrylerim de böyle bir başlık altında bile hakaretler edip ayar vermeye çalışanlara girsin. hele 'düşüncesi' ile biten başlığa 'vik vik vik vik kişidir' diye tanım kasan bi taneniz var ki ona laflar hazırladım. ama söylemeyeceğim.

  • --- spoiler ---

    birini çok seven, kendisini aldattığı halde sorunu kendisinde aramaya devam eden bir adam var burada. onun sorunu kendinde araması, içinin sevebilme yeteneğidir. o kendisine en berbat durumda bile dönüp bakabilen, benim de hatalarım oldu diyebilen, bir ilişkiyi kurtarmak için hiç yan yollara sapmadan direk koşan biri. o sevmek isteyen biri işte. siz bunu istediğinizde her şey tamam, önemli olan o istek.

    çünkü görüyoruz ki sonrasında o istek bir şekilde hayat buluyor. eski karısıyla da başka bi kadınla da. kendisi kendi gibi kendisini seveni seçiyor sonunda o ayrı. ama işe yarıyor yani.

    o noktada birinde ısrar etmenin nasıl elzem bir şey olduğunu anlatıyor film. sevmek ısrar etmek işidir. karşıya değil, içinde bulunduğun duyguda. o duyguyu tanıyınca ve emin olunca sıkı sıkı tutunmalı ve ayak diretmeli. sonunu görebileceğini zannetmeden, yaşanmayan bir şeyi kurgulamaya çalışmadan, yaşanması için küçük fırsatlar yaratarak, o küçük fırsatları büyükçe değerlendirerek, en önemlisi de asla karamsarlığa kapılmadan deli cesaretiyle gülümseyerek. diyor.

    ha bi de deliyim delisin deliyiz mesajı veriyor. hayat hep mükemmeli arar, insanlar kendilerine elbise biçer gibi kişi seçiyor, bu bende durmaz, bu beni taşımaz diyor. ne bedbaht hikayeler. halbuki her kişinin kendini var etmesi için uygun bir alan var. bir izin ver de bahçe olsun orası.

    bütün aşkın dışında bir de arkasında kaya gibi bir ailesi var adamın. bu o kadar can alıcı bir nokta ki, bütün filmin de dayandığı o sanki. o adamın o yaşta, hala odasına bişiler hazırlayıp getiren, mutlu olabilir belki diye ona ilgisi olan kıza oğlunun yürüyüş saatlerini söyleyen bi annesi, kendisini maçın uğuru olarak gören bi babası var. içinin içtenliği çatısından başlıyor. o zaman daha gözü kara olur insan. çöp poşetiyle de koşar, dehşet ünlü bir yazarın* kitabına isyan da eder, bu ne boktan son yazmaktır diye. mutlu olma ihtiyacı var ve bunu saklamadan yaşıyor.

    ve sonunda- ya da başında hayatın- tıpkı kendisi gibi etrafı önemsemeyen ve tek derdi olduğu gibi mutlu olmak olan bir kadına rastlıyor. belki burası biraz şanstır (:

    --- spoiler ---

  • bu salak siyasal islamcıların 31'i bitmedi, oğlum bu kadar aşıksanız gidin yalayın hakan fidan'ı baştan aşağı amk beyinsizleri. adamlar bize sizin bu salaklığınız yüzünden milyarlarca dolarlık f-35 kazığı soktu, bugün eski kasa şahin gibi kalmış f-16'lar için bile yalvarıyoruz, sizin övündüğünüz şeye bak.

    keşke elimde olsa da size şöyle okkalı bir şamar yapıştırıp kendinize getirebilsem.