ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
-
(bkz: kilikyalılar cemiyeti)
böyle anahtar kilidi açmış gibi bir sesle başlayan tatliş isimli bu vatansever cemiyeti asla unutamam.
pişman olmak istemeyenlere tavsiyeler
-
o ikinci sansi vermeyin.
okan bayülgen
-
üçüncü bölümümüzle devam ediyoruz.
tarihi eser korumasındaki doğan apartmanı'ndan almış olduğu üç daireden biri olan 3 numaralı dairede, benimle çalışmaya başlamadan önce, mutfak ile orta salon arasında kapı açmak maksadı ile, yıkılması kesinlikle yasak olan taşıyıcı duvarı yıktırmış olan kişi.
aynı kişi, daha sonra, manzarasına geliyor diye, imar izni olan iki katlı bir yapıyı, uğur dündar'ı sıkıştırarak, skandal olarak televizyondan kampanya başlatmak suretiyle yıktırmaya çalışmıştır. uğur dündar bunu yemeyince, söz konusu yapının sahipleriyle, arkalarından hiçbir iş çevirmemiş gibi oturup konuşmuş, "ne güzel olmuş burası" demiştir.
eski sevgilisi olan mankenleri, oyuncuları ve birkaç kişiyi daha model olarak kullanıp hazırladığı fotoğraf sergisinin açılışından önce bütün fotoğrafları benimle birlikte teftiş ederken şöyle demiştir:
"işte şimdi gelecek bakacak herkes, vay be diyecek, adam bu karıların hepsini s*kmiş... işte bunu dedirtmek için yapıyorum bu sergiyi!"
biraz da eğlenelim...
gelin, audi marka olan arabasını alırken neden özellikle a8l modelini seçtiğini kendisinden dinleyelim:
"abi, şimdi a6 alacak halimiz yok. koskoca okan bayülgen'iz. a8 almam lazım. e ama arada dünya kadar bilmemkaç euro fiyat farkı olmasına rağmen, dışarıdan bakınca a6 mı a8 mi olduğu anlaşılmıyor. tek fark, arkadaki yazı. bu audi, yazı karakterini öyle bir seçmiş ki, 6 ile 8 birbirine benziyor. sonra beni gören taksici bilmemneci diyecek ki bu kesin a6, zaten türkiye'de a8 bir avuç var. yok ya! ben o kadar fiyat farkı verecem, a8 alacam, ama beni a6'ya biniyor sanacaklar! eee, ben de baktım ki sadece a8'lerde olan bir l modeli var, "long" manasında, onu aldık ki yandaki "l"yi görünce anlarlar a6 olmadığını. elçilik arabası gibi araba tabi long olduğu için, köşeleri möşeleri dönemiyoruz, ama o kadar para verip a6'ya biniyor dedirtmem." (argodan arındırılmıştır)
türkiye'nin serge gainsbourg'u desinler sana istiyordun, onun da sonu pek hoş olmamıştı, hatırlatırım.
devam edeceğiz...
beyler şimdi format konusunda son durum nedir
-
"sözlükte format var mı yok mu lan" şeklinde histeri krizine girmiş yazar sorusu. garip garip başlıklar, eskiden olsa direk uçurulmaya sebep olacak entryler falan. anlamıyorum ben. hayır ben mağaradayken bir şey oldu da ben mi kaçırdım. neyse.
ismail kartal
-
“içerisinde bulunduğumuz sezonda süper lig, türkiye kupası, uefa avrupa konferans ligi olmak üzere 3 kulvarda da hedefleri yolunda mücadelesine devam eden futbol a takımımız için yarım sezonluk bir planlama yapılmıştır.”
sezonluk kelimesini yamalak ile değiştirirseniz açıklama ve durumumuz anlamından bir şey kaybetmiyor
debe editi: ilk debem maalesef 3.5 sene önceki büyük umutlarımın büyük hayal kırıklığına ve hevessizliğe dönüşmesi sonucu geldi. #132229085 nolu entry'e ben de katılıyorum. ismail hocaya başarılar diliyorum.
tunguska olayı
-
30 haziran 1908 tarihinde sibirya'nın tunguska taygası üzerinde büyük bir patlama oldu. patlamadan 20 milyon km2'lik bir alan etkilendi, onmilyon ağaç yok oldu, yüzbinlerce hayvan öldü. dünyanın manyetik alanında değişiklikler saptandı. 1927' de bölgede yapılan ilk incelemede herhangi bir meteor izine rastlanmadı. patlamaya ilişkin anti madde çarpışması, kara delik ya da nükleer enerjiyle çalışan bir uzay gemisi varsayımları bugüne kadar çözülemedi. (art limited' in 2003 yılı takvimi haziran ayı arka yaprağı)
düzeltme: etkilenen alan alıntı yaptığım kaynakta yanlış belirtilmiş, doğrusu 2000 kilometrekare imiş, question the answers'a uyarı için teşekkürler.
fenerbahçe uefa kupası alırsa olabilecekler
-
muhtemelen şu diyalog yaşanacaktır.
fenerbahçeli : biz sizi bir kere 6 sıfır yenmiştik.
galatasaraylı : olsun. bizim de uefa kupamız var.
fenerbahçeli : bizim de uefa kupamız var.
galatasaraylı : siz bizi bir kere 6 sıfır yenmiştiniz.
beşiktaşlı : biri şunları siksin
trabzonsporlu : bu sene ne hamsi yedik arkadaş.
beşiktaşlı : oha şiven kaybolmuş.
jandarmada atatürk mü vahdettin mi kavgası
-
ordu harbiden bitmiş. bir astsubayın haddine mi yüzbaşıyla ağız dalaşına girmek.
star wars episode viii the last jedi
-
luke skywalker’ı (mark hamill’ın açıklamalarına dayanarak) çıldırmış ve korkak gibi göstermeleri en korktuğum şeydi; üzgünüm tam olarak öyle göstermişler. en azından fragmandan öyle görünüyor.
bir diğer çekincem de rey’e olağanüstü bir güç bahşetmeleriydi, o da olmuş. gücüyle dağı taşı çatlatan biri yapmışlar rey’i ve asıl ilginç olan bunun grand master luke’u ürkütmesi.
cesaretiyle koca imparatorluğu deviren ve karanlık lordu tekrar aydınlığa çeken luke skywalker nerede, bi öğrencisi karanlığa düştü diye aklını kaybeden luke skywalker nerede...
heyecanlanmadım diyemem, yine mal gibi heyecanlandım ama disney ya da mevcut lucas film yönetimiyle aynı pencereden bakmıyoruz biz bu evrene, çoktan alıştık zaten yitip giden star wars’a.
+ uzay savaşı sahneleri hiç fena durmuyor.
türkiye'de yeterince sincap olmaması
-
sevginin olmadığı topraklarda sincaplar yuva kuramazlar.
satrancın ırkçı ve cinsiyetçi bir oyun olması
-
(bkz: az bilinen efsane duyarlar)
edit: bu tiplere zaman zaman sjw de deniyor. türk halk diliyle "havadan nem kapan" tayfa olarak da bilinirler. yine bu tipler, linç olarak da adlandırılan av vakti yaklaşınca duyar kasarlar ve birinin ağzından çıkacak en ufak kelimeye bakarlar.
edit2: bunlar değişik adamlar. tarihte bu oyunu geliştirenler, yani taşların elle yapıldığı zamanda yaşayan kişiler; her bir taşı sanat eseri kabul ediyor ve taş yapan ustalar oluyor. böylesi değerli bir şeyi dayanıklı malzemeden yapmak lazım ama taşların da karışmaması, net bir şekilde seçilmesi, zeminle de uyum içinde olması gerekiyor. mantıklı olarak da fildişi ve koyu renkli taş kullanmak akıllara gelmiş. bunu, buradan alıp nelere bağlıyorlar.
edit3: bir de "neden kadın yok?" denmiş. iyi de taşların türkçe isimleri, erkek de değil: piyon, kale, fil, at, vezir. sayarsan bir tek kral var. hem bu bir savaş simülasyonu. oyunun ortaya çıktığı tarihlerde, kaç savaşta kadın var? hem vezirin birçok dildeki karşılığı da "kraliçe" olarak geçmekte.