ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insan kaynakları
-
türkiye'de çoğu firma için gereksiz bir birim- özellikle de patron şirketi olanlarda. daha çok biz ne kadar kurumsalız demek için açıyorlar. personelle direkt muhattap olmayalım, şu başvuranların da hepsiyle uğraşmayalım diye var. ama sanki küçük dağları onlar yaratmış. tarif edilemez bir ego patlaması yaşıyorlar. halbuki gözlemlediğim kadarıyla bütün gün işte bilgisayar başında takılıyorlar. bir tek ay sonu biraz yoğunluk oluyor.
maaşlar, puantajlar ile genelde muhasebe ve personel müdürleri ilgileniyor. işe alımı da teknik bilgi ve yetkinlikleri yeterli olmadığından son aşamada ilgili proje müdürü ya da "patron" değerlendirmeyi yapıyor. yurtdışında okumuş anadil seviyesinde yabancı dili olan başvuranları ezberden ingilizceleriyle test ederken de hiç utanmıyorlar. utanmak ne kelime, havalarından geçilmiyor.
edit 2: iş yerinde bilgisayar başında takılan ik'cılar rahatsız. haklı çıkardığınız için tişikkirlir
taksim'de kadını elle taciz eden göçmen
-
adli kontrol şartı ile serbest bırakılan göçmen. bu kararı alan hakimlerin karısına kızına taciz yapılsa yine bu şekilde serbest mi bırakılacak?
kız arkadaş bulmanın imkansızlaşması
-
bu çıkın dolaşın diyenler herhalde abdde veya bir avrupa ülkesinde yaşadığımızı sanıyor galiba ya da zengin çünkü herkesin gözünde potansiyel bir sapıksın bir selam vermene bakar.
beşiktaş taraftarının mazbata tezahüratı
-
fikret orman tarafından müzik açtırılarak bastırılmaya çalışılan tezahürat.
bu devran dönecek fikret orman...
edit: nereden biliyorsun diyorlar. tahmin ediyorum! çünkü o stadyumda taraftarın tezahüratını fikret orman'ın haberi olmadan kimse bölemez.
edit2: a haber denen çöp, 10 saniye sürdü ıslıkla bastırıldı diye haber yapmış, o ıslık bizim sesimizi bastırmak için açılan müziği protesto etmek için yapıldı.. müziği kapatın diye ıslıkladık.
twitter'da manitasını besleyip dayak yiyen kız
-
bir başka cro magnon erkeği ve amip beyinli kız hikayesi.
ne biçim hayatlar lan bunlar benim aklım almıyor. bu hödük herifler hangi kafeste yetişiyor, bu aptal kızlar beyni nerede bırakıyor, bunca insan eğrelti otu kadar zekayla bu yaşlara nasıl geliyor.
cidden medeniyet bize çok erken geldi, şöyle 70-80 bin yıl daha kafası çalışmayanı aslanlar yiyecekti.
.
.
.
debe editi: eğrelti otları çok yalnız :/
hayata dair gülümseten detaylar
-
dün metrodayım, kulağımda müzik, dışarıdan hiçbir ses duymuyorum, kaşlarımı çatmışım ve bir yerlere dalıp çıkamamışım. yanımda dokuz, on yaşlarında bir kız çocuğu, onun yanında da annesi var. bir ara küçük kızla bakışıyoruz, daha doğrusu bana baktığını hissediyorum. sonra kafamı yine önüme çeviriyorum. bu sefer bana doğru eğilip, bir şeyler söylüyor. kulaklıklarımı çıkarıp, "efendim? duyamadım?" diyorum, "kirpiğin düşmüş de" diyor ve birden uzanıp yanağımdan kirpiğimi alıyor, iki parmağının arasında tutuyor. bu oyunu hemen hatırlıyorum. hala oynandığını unutmuşum, oynamayı da çok zaman önce bırakmışım. küçük kız ise heyecanla oyuna devam ediyor, "bir dilek tut" diyor. gözlerimi sıkı sıkı kapatıp, bir dilek tutuyorum. "dileğin uzunmuş" diyor gülümseyerek, "peki, alt mı üst mü?". ben de gülümseyerek, "alt" diyorum. sabırsızlıkla oyunun sonucuna bakıyoruz beraber. kirpiğim alt parmağının üstünde duruyor, "dileğin tutacak" diyor sevinçle. "tutacak" diyorum sevinçle. hafifçe üflüyor kirpiğimi sonra. müziği olduğu yerde bırakıyorum ve yolculuğun sonuna kadar, küçük kızla birbirimize gülümsüyoruz.
rte bilal erdoğan ses kaydındaki montajcı sesleri
-
"fake olduğunu anlamazlar değil mi?" sorusuna "yok canım, fake olduğunu anlamazlar" cevabı verilen fake sesler.
ak troller, bu kadar mı çaresizsiniz lan?
bilim adamlarının 1927 yılında çektirdiği fotoğraf
-
sadece bakarak zeka seviyemi 20 puan yükseltmiş fotoğraftır. yalnız resmi kapatınca tekrar düşüyor.
muhteşem fotoğraf.