hesabın var mı? giriş yap

  • iphone kullanmaya başlayan ve annemin beni özlediğini belirtmeye çalışan babadan:

    1.mesaj: akan dana sarılmak istiyor
    2.mesaj: akan dana
    3.mesaj: akan dana
    4.mesaj: anan sana

  • doktor beyin sabrına hayran kaldım. kadının çevresindeki herkese sabırlar diliyorum.

  • bilindigi gibi basketbolda en karizmatik ve isabetli sut atis bicimi, topu bilek hareketiyle olacak sekilde elden cikararak yapilandir (bkz: bilek atmak). sutu atan kisi, atis sonrasinda bilekten one dogru dusmus eli genelde top potaya erisene kadar havada tutar. iste bu sekilde one dusmus eli havada tutmak eylemini bilek gostermek olarak adlandiriyorum. eger atilan sut uclukse uzun bir sure bilek gosterilir ve estetik bir goruntudur. bazi basketbolcular girmeyen uclukten sonra geri geri savunmaya kosarken bile bir sure bilek gostermeye devam ederler.

    ama tabi kocaman basketbolculari izleyen yeni yetme artis elemanlar ne yapar, topu bilekten cikaramadigi halde gosteri isini ihmal etmezler. eleman acik bir sekilde topu gogusten baslayan bir hareketle potaya atmaktadir. ama gel gor ki o boktan atis stilinin son evresinde bilek gostererek topun potaya gitmesini izler. lan oglum sen bilek atmadin ki bilek gosteriyorsun. iste bu eylemi yapanlari gordugum zaman tepem atar, gidip beynine beynine verme istegi uyanir icimde. ama yeni nesil baya uzun, beynine pek veremesek de sert savunma ile yildirabiliriz bunlari her zaman. bir de bu eylemi yapanlar fazla iyi oynamasalar bile surekli top isteyip top kullanarak iyi oynuyormus hissi yaratirlar etraflarinda. oysa kocaman bir yalandir bu.

    yeni basketbol heveslilerine tavsiyem yapmayin bu hareketi. belki ben yakinlarinizda olmayabilirim ama elbet bir basketbol emekcisi yalaninizi ortaya cikaracaktir. hadi simdi dagilin.

  • "teröristlerin afganistandaki mağaralarından 3g bağlantı kurup video paylaştığı günümüzde, dükkanın arka kısmında çekmeyen vodafone'u kınıyorum."

  • boyle yazinca cok uydurma durdu da, hakkaten var boyle bir sey. izafiyet teorisinin garipliklerinden biri. barn and pole paradox diye geciyor ingilizcede.

    olay su: ahmet'in elinde 20 metrelik bir cubuk var, onunde de 10 metre uzunlugunda bir ahir var. ahirin iki ucunda acik birer kapi bulunuyor. ahmet cubugu yere paralel bir sekilde tutuyor, ahirin icinden kosarak gececek. ama isik hizinin yuzde doksani gibi bir hizla kosacak. faruk ahirin tepesinde oturuyor ve ahmet'i izliyor. simdi, izafiyet teorisine gore, ahmet (ve cubuk) isik hizinin yuzde doksani hizda ilerledigi icin, faruk cubugun uzunlugunu 20 metre degil, yaklasik 9 metre olarak goruyor (bkz: lorentz donusumleri). ahir da 10 metre uzunlukta olduguna gore, faruk'un bakis acisindan oyle bir an gelecek ki cubuk tamamen ahirin icine sigmis olacak. faruk isterse tam o anda ahirin iki kapisini birden kapatip cubugu icerde hapsedebilir.

    oysa ahmet'in bakis acisindan durum farkli. ahmet'e gore cubugun hizi sifir (cunku ahmet'le beraber hareket ediyor) ve uzunlugu 20 metre, ahir ise isik hizina yakin bir hizla kendisine yaklasiyor, ve uzunlugu 4,5 metre (lorentz donusumuyle kisalmis). yani cubugun herhangi bir anda ahira tamamen sigmasi mumkun degil.

    kim hakli? cubuk herhangi bir anda ahira sigdi mi sigmadi mi?

    problemi daha da belirgin kilmak icin sunu hayal edelim: faruk, cubugun tamamen ahirin icine girdigini gordugu anda iki kapiyi da bir anligina kapayip cubugu iceride hapsediyor, sonra kapilari hemen aciyor ki ahmet arka kapidan cikabilsin. yani faruk'a gore cubuk bir anligina ahirin icinde hapsoldu. ahmet'in acisindan olayin boyle gorunmesine imkan yok, cunku cubuk 20 metre, ahir ise 4,5 metre.

    problemin cozumu es zamanlilik denen mefhumda yatiyor. faruk, kendi bakis acisindan kapilari ayni anda kapatip cubugu bir anligina hapsetti, oysa ahmet'in bakis acisindan kapilar ayni anda kapanmiyor! cubuk daha arka kapiya varmadan arka kapi kapaniyor ve aciliyor, sonra cubugun onu o kapidan cikiyor, sonra cubugun arkasi (hala acik olan) on kapidan geciyor, ondan sonra on kapi kapaniyor ve aciliyor. boylece cubuk ahirin icinden problemsiz geciyor, ve hicbir anda ahirin icine tam olarak sigmiyor.

    demek ki faruk'un referans cercevesinde es zamanli olarak gerceklesen iki olay (on ve arka kapilarin kapanmasi), ahmet'in referans cercevesinde farkli zamanlarda gerceklesiyor. buna da es zamanliligin izafiyeti (relativity of simultaneity) deniyor.

    sorumuza geri donersek, kim hakli? cubuk ahira sigdi mi sigmadi mi? cevap: ikisi de hakli. faruk'a gore sigdi, ahmet'e gore sigmadi. "mutlak anlamda" cubugun ahira sigip sigmadigini sormak anlamsiz. gozlemcilerden bagimsiz evrensel bir koordinat sistemi yok cunku, her gozlemcinin kendi koordinat sistemi var.

    boyleyken boyle dostlar. daha fazlasi icin: http://en.wikipedia.org/wiki/barn-pole_paradox

    edit: bilim ve teknik dergisinden konuyla ilgili bir yazi: http://evrenbilimi.blogcu.com/…ma-paradoksu/3287625

    edit: faruk kapilari kapattiktan sonra hic acmasa ne olur sorusu pek cok kisinin aklina gelmis. ilgili wikipedia maddesinde ve yukaridaki bilim ve teknik yazisinda anlatilmis, kisaca ozet geceyim: faruk'un referans cercevesinde, 9 metrelik cubuk 10 metrelik ahirin icine tamamen girer, faruk ahirin iki kapisini ayni anda kapatir, cubuk arka kapiya carpar ve durur. carpmadan sonra cubuk yeterince elastik bir malzemeden yapildiysa carpismanin gucunu absorbe edip duragan uzunlugu olan 20 metreye donmeye calisir, ahirin giris kapisina iceriden dayanir ve iki kapi arasinda sikisip kalir. ahmet'in referans cercevesinde, 20 metrelik cubuk 4,5 metrelik ahirin on kapisindan gecer, sonra arka kapi kapanir, sonra cubugun onu arka kapiya carpar ve durur, carpmanin etkisi cubugun arkasina yayilincaya kadar (maksimum isik hiziyla yayilabilir) cubugun arkasi hicbir sey olmamis gibi yoluna devam eder, cubuk buzuldukce buzulur ve arkasi (hala acik olan) on kapidan iceri girer, sonra on kapi kapanir. cubuk yeterince elastik ise carpismanin gucunu absorbe edip 20 metrelik duragan uzunluguna donmeye calisir, on kapiya iceriden dayanir ve iki kapi arasinda sikisip kalir. carpisma bittikten sonra hem faruk hem ahmet ayni seyi gorur: 10 metreye buzulmus ve iki kapi arasinda sikisip kalmis bir cubuk. tabii pratikte boyle bir carpismanin gucunu ne ahir kapisi ne de cubuk absorbe edebilir, muhtemelen ikisi de bin parcaya ayrilip tuz buz olur.

  • bir bıkmadınız avrupalının tuvalet temizliğini tartışmaktan. avrupalının bilimini sanatını tartışsana birader. rönesansı nasıl kaçırdım diye merak etmiyor ispanyol kıçını nasıl siliyor diye merak ediyor.

  • çoğu tişörtün aynı fabrikalarda, aynı kumaş kalitesinde üretilmesinden kaynaklanır bu durum.

    30/1 pamuk ipliğinden %100 pamuk olur genelde basic tişörtler. tüm kumaşlar çekmezlik testlerine girer, +- %5 payları vardır. bu testi geçemeyen kumaşlar tamir olur veya fireye ayrılır. o yüzden ister lcw alın, ister lacoste; hepsinin ömrü aşağı yukarı aynıdır. bakmanız gereken marka degil, kumaş içeriğidir. %50 pamuk, %50 polyester kumaşlar daha dayanıksızdır. likralı kumaşların doğal olarak çekme ihtimali daha yüksektir.

    tommy, superdry, ted baker, lacoste, calvin klein, levis, sandro, massimo dutti, lcw, defacto, koton gibi firmaların türkiye'de üretimi vardır ve aynı fabrikalardan çıkar. sonuç olarak siz en ucuz pamuk tişörtlerinizden vazgeçmeyiniz.

    ayrıca renkli tişörtlerin ipliği boyalı ve ham üretildikten sonra boyanan olarak ikisi çeşidi var. bunu görerek anlamak mümkün değil ancak aynı modelin beyazından daha kalın geliyorsa elinize muhtemelen sonradan boyanmıştır, tercih etmeyin.

    konuyla alakasız ama belirtmekte fayda var; renk geçişli tişörtler genelde batık boyama veya taşlama denen teknikle boyanır ve inanılmaz sağlıksızdır, kullanmayın. organik kumaşlar yeni yeni türedi; onların üzerinde bunu belirten ibareleri de oluyor, türkiye'de var mı bilmiyorum ama onları tercih etmek en sağlıklısı olacaktır.

    edit: axanada uyardi quicksilver organik urunleri piyasada az da olsa varmis.