hesabın var mı? giriş yap

  • salak salak konuşmayın. üniversiteler siz otogara koşun seyahat edin diye tatil edilmedi. oturun evinizde yurdunuzda, mecbur olmadıkça dışarı çıkmayın diye tatil edildi.

    edit: şu ortamda hasta olan 1 kişi varsa kaç kişiye bulaştırdığını siz düşünün. kendi yaşınızda %0.2 ölüm oranı olan virüsü %14 ölüm oranı olan dedelerinize veya kronik akciğer rahatsızlığı olanlara bulaştıracaksınız. şu görüntü bencillikten başka bir şey değil bana göre. "bulaşıcılık"tan bahsediyorsak eğer çevrenize karşı da bir sorumluluğunuz var.

    edit2: arkadaşlar yurdunuz kapanıyorsa "yurt yönetimiyle savaşın ve yurttan çıkmayın!!!" gibi bir şey söylemiyorum ya. belli ki "mecburi" olmadığı sürece diyorum. kendiniz bence anlayabilirsiniz bunu.

  • malum konuyla alakalı haksız olsa da yaptığını neden yaptığı yanlış değerlendirilen basketbolcu. yakinen takip edenler bilir, nba bundan birkaç gün önce (özellikle ligin en önemli değeri olan basketbolcular bir şekilde salgına yakalanmasın diye) belli bir uzaklıkta röportaj yapılması ve gereksiz hiçbir kişinin oyuncu soyunma odasına girmemesini de kapsayan birkaç regülasyon getirmişti korona önlemleri adı altında. gobert’in de basın toplantısında yaptığı aslında “ben de sizin bir arkadaşınız, kardeşinizim. burada birlikte çalışma arkadaşıyız. nba yönetiminin beni sizden ayrı veya üstün görmesine, beni daha çok korumasına gerek yok. hepimiz aynı gemideyiz.” demekti. tabii olayların bu şekle geleceğini kendi de bilememiştir ve çok pişmandır o da, eminim. linç etmeden önce bir de bu tarafından bakın istedim.

    not: gobert’le herhangi bir maddi manevi çıkar ilişkim söz konusu değildir.

    edit: telefondan yazarken typo oluyor haliyle.

  • + dikkatli birisi misiniz?
    - dikatten kasıt?
    + meselaaa.. atıyorummm... bekleme odasında yerde kaç karo taş vardı?
    -tutuyorummmm..... otistik miyim lan ben?

  • aziz nesin dost ağırlamada, yedirme içirmede, ikramda bonkör bir adamdır.
    fakat, çöpe giden bir pirinç tanesine bile üzülür.

    nesin aynı zamanda çok cimri bir adamdır. cimriliğini kendisi ilan etmiştir:
    "ben çok cimriyimdir. bu cimrilik emeğe saygımdandır" diyerek cimriliğinin nedenini açıklar. emek aziz nesin için "kutsaldır".

    tan gazetesinde köşe yazarı ve muhabir olarak çalıştığı yıllarda 50 lira maaş almaktadır.

    geçim sıkıntısından "al takke ver külah" yaparken bir tanıdığına 50 lira borçlanır.
    bu ay olmadı gelecek ay derken... alacaklı bir gün iyice sıkıştırır.

    aziz nesin adama; " yarın saat 11:00'de gel paranı al" demiş bulunur.

    borcunu ödemesinin tek yolu; çalıştığı tan gazetesinin patronu halil lütfi'den avans almaktır.

    patron, aziz nesin'den daha cimri, aynı zamanda huysuz bir adamdır.

    fakat, cimriliğinden dolayı aziz nesin'i çok sever. nesin, gazetedeki mürekkep hokkasına özel kalemini batırmış adam değildir.
    mürekkep uçar diye, hokkanın ağzını açık bıraktığı hiç görülmemiştir.

    herhangi bir nedenle, gazetenin tek yaprak kağıdını özel işi için kullanmamış, gazetede kullandığı her eşyayı gözü gibi korumuştur.

    aziz nesin aynı zamanda çalışkan, okunan ve sevilen bir yazardır. bir gazete patronu böyle bir adamı sevmesin de kimi sevsin?

    ***

    aziz nesin, alacaklısı geleceği gün saat 10:00'da, patronu halil lütfi'nin odasına gider:
    - efendim, birisine 50 lira borcum var. buraya gelecek. bu ay ki maaşımı avans olarak verin de adama borcumu ödeyeyim.
    - ne zaman gelecek adam?
    - saat 11:00'de.
    - 11:00'de gel al parayı.
    - saat 10:00 zaten. adam az sonra gelir. parayı şimdi verin de adam gelince mahçup olmayayım.
    - 11:00'de gel 11:00'de.
    - neden illa ki 11:00?
    - yav aziz; saat 11:00'e kadar bakarsın adam ölür, ben sana parayı vermekten kurtulurum. bakarsın sen ölürsün, ben yine parayı vermekten kurtulurum.
    - efendim; bende bu şans varken ne adam ölür, ne ben ölürüm. siz ölürsünüz ben parayı alamam. şimdi verin şu parayı.

  • o gece kendisi cumhurbaşkanı olsa ne olurdu allah bilir ama 50 senedir ülkemizi onun gibiler yönetseydi zaten fetö puştları kurumlarımız içinde böyle çöreklenemezdi. dolayısıyla 15 temmuz yaşanmazdı. bence önemli olan da bu.