hesabın var mı? giriş yap

  • batıda isviçre'yle, doğuda ise avusturya'yla komşu, resmi dili almanca olan ülke.
    şimdilerde (1920'lerin başından beri) isviçre'yle para ve gümrük birliği vardır, yani iki ülke arasında gümrük yoktur, birine giren bir yabancı diğerine de girmiş/girecekmiş gibi muamele görür (şimdilerde ab ülkeleriyle çevrili isviçre'nin hiç bir sınır kapısında doğru dürüst gümrük yok zaten ama bu bahsettiğim gümrük birliği yıllar yıllar öncesinden beri böyleymiş).
    1920'lerden önce de avusturya'yla arasında benzer bir bağ varmış bu ülkenin. tabii avusturya-macaristan imparatorluğu yıkılıp avusturya içeri kapanınca, oncağızım da napsın, isviçre'ye yamanmış.

  • bu tip hastalar için doktorlara uyuşturucu iğne atan tüfeklerden vermek lazım.
    uzaktan vurup bayıltsınlar, ondan sonra teşhis ve tedavi sürecine geçilebilir.

    edit: hatta bu görevi yapacak doktorları da buldum , sniper anestezi uzmanları.
    snistezistler..

  • yuh! "2015 hangi ara bitti lan?" diye tepki verdiğim çekiliş.

    edit: 100 ekşi sözlük yazarı diyorlar, 400 verin bu iş huzur içinde çözülsün.

  • 7.62mm çapında, 102 santim boyunda, şarjörle beslenen ve hava ile soğuyan, barut gazının geri tepmesi, irca yayının ileri itmesiyle yarı otomatik veya otomatik olarak atış yapabilen piyadenin temel muharebe silahıdır.

    edit: bu tanımda geçen irca kelimesinin yanlış, doğru kullanımının ise icra olduğu yönünde birçok mesaj aldım. irca “ rücu etmek, döndürmek, çevirmek, yerine geri getirmek” manasına gelen arapça kökenli bir sözcüktür. burada da bahsimize konu olan yayın tam olarak bu görevi ifa etmesinden mütevellit doğru kullanımı tabii olarak icra değil ircadır.

  • türk telekom nasıl 175. yılını kutluyor lan??? telefonun icadı 1880 zaten.. 40 sene şirkette oturup telefonun icadını mı beklediler???

  • türklerde hakimiyetin kaynağı olarak gösterilen kağanlık simgesi. oğuz destanına göre oğuz han bilge bir şahıs idi. hakimiyeti ilahi menşeden almıştı. yönetme hakkı hükümdara tanrı tarafından ilahi bir lütuf olarak verilmişti. “kut” diye nitelendirilen bu anlayış türk devletlerinde yönetici aileye bağlılığı kuvvetlendirmiştir. kut; devlet, baht, iyilik, talih anlamındadır. tanrının bu yetkiyi vermesini ülüg (kısmet) olarak tanımlarlardı. türk hakanları adete göğün yerdeki temsilcisi gibidir. atilla 451’deki “katalanum savaşından” bir gün önce şaman’ a ; “söyle bakalım yarınki savaşın galibi yada malubu kimdir?” dedi. şaman ; “sen tanrının kılıcısın” cevabını verdi.

    göktanrı inancı bütün türk milletinde hakimdi. tanrı vergisi kut’a sahip olan tahta çıkar görevini yapabildiği sürece orada kalırdı. başarılı olamazsa tanrının kut’u geri aldığına inanılır ve tahttan düşerdi. türklerin ilahi kaynaklı hakimiyet telakkisi başka milletlerinkinden farklıdır. hunlar dan beri hakimiyetin ilahi kaynaklı olduğu kabul edilmekle birlikte hakanlara herhangi bir ulühiyet atfedilmemişti. tanrı tarafından kut verilmiş bir insan kabul edilmektedir. başka kültürlerde kralın şahsıda ilahi meşeli kabul edildiğinden “kral hata yapmaz” fikrini de beraberinde getiriyordu. türk anlayışında ilahi olan görevlendirmedir. hakan iyi veya kötü, bilgili veya bilgisiz olabilir.

    türk hakimiyet telakkisine göre kut babadan oğla geçerdi. kut irsen geçse de buna sahip olabilmek için gerekli başka özellikler vardı. hazarlarda umumi felaketler hakandan kut’un gittiğine delalet eder ve idam edilirdi. eski türklerde hakan devleti töreye göre yönetirdi. yani yönetim hakimiyete kanuni bir mahiyet verirdi. türkler islam’ın kabulünden sonra islamiyet ile çatışmayan geleneklerini devam ettirdiler. kut’a islam-i bir anlam verdiler. onu allah’ın takdiri veya nasibi olarak yorumlamışlardır. islam inancında allah kadir-i mutlak dır. insan nasibinde varsa devlet başkanı olabilir.

    "kut" anlayışı binlerce yıldan sonra bile hayatımızdaki yerini korumaktadır.bayramlarda dostlarımızın bayramını "kut"larız.doğum günlerini "kut"larız.evlilikleri "kut"larız.kut kavramı zaman içinde değişime uğraşa da ilahi kudretini devam ettirmiş ve toplumumuz içindeki temel kavramlar içinde yerini almıştır.iyi dileklerimizi inandığımız yüce güç ile ifade etmek atalarımızdan miras kalan kültürümüzün bir parçası olmasının yanı sıra,ilahi gücün takdirinin hala bu millet üzerinde egemen ve yol gösterici bir unsur olduğunu göstermektedir.ötüken de kağan oturdukça türk milleti için sıkıntı yoktur.tanrı kağana milletini doğru yolda yürütmesi için "kut" vermiştir.
    "kut" kanın kutsallığını sembolize etse de burada kullanılan mecaz, kanın fizyolojisinden ziyade,insan bedeninin tamamını kaplayan ve yol gösterici olan ilahi bir güce tekamül etmektedir.

    "tanrı hepimize kut ve dirlik versin."