hesabın var mı? giriş yap

  • polisin ne görevinden ne kişisel haklardan en ufak bir haberi yok umrunda da değil, mafyanın üniformalı hali gibiler.

  • garsona teşekkür ederim, kasiyere teşekkür edip iyi çalışmalar dilerim, sokakları süpürürken görürsem görevliye kolay gelsin derim. evim 4. katta, asansör çalışmıyor, her geldiklerinde kuryeye, kargoya, sucuya kusura bakmayın, yorduk sizi, teşekkürler derim. ve genelde %40 gülümsemeli geri dönüş alırım.

    sorun değil, insanlar mutsuz ve yorgun, anlıyorum. siz de anlayın, nezaketten vazgeçmeyin.

  • anadolu'da köyün birinde dünyanın en yaşlı adamının haberi gelir, koşar gider haberci arkadaşlar bu amcaya. röportaj yapılır sonra bir soru sorar kız, amcaya:

    -amcacığım o kadar sene yaşamışsın, bize bir anını anlat?
    +anlatayım kızım, ben daha gençtim, bizim muhtarın eşşeği kayboldu. biz arkadaşlarla arayalım dedik, bulduk dağın başında eşşeği. amma eşşek gözümüze bir güzel geldi, orada biz onu... -derken kız susturur amcayı;
    -neyse amcacığım sen başka bir anını anlat.
    +anlatayım evladım, birgün bizim ağanın kızı kayboldu. biz hep beraber aradık bu kızı yine. sonra kızı bulduk ormanda. ama kız bir güzel, bir güzel sorma. dayanamadık bir bakalım tadın...-yine susturur amcayı kız. kıpkırmızı olmuştur ve başka bir soru sorar:
    -en iyisi amcacığım sen bize kötü bir anını anlat." der, amca hiç düşünmeden cevap verir:
    +bir gün ben kayboldum...

  • dünyaya ders verecekmiş. türkçe dersi mi?

    lafa gel: ''o kadar yabancıya inat, tüm dünyaya ders verirdim.''

    başka bir ülkede bu lafı söyleyen adamlara klinik tedavi tavsiye ediyorlar dostum.

  • başlığı görünce gece vakti duygulanıp yıllar sonra entry yazdıran yoldur. evimden şehrin kalbinin attığı merkeze giden yoldur.

    bu yolu yürüyenler bilir ki, kurtuluş parkı arada oturup dinlenmek, düşünmek, gözlem yapmak için harika bir yerdir. park sathında günün çoğunluğunda demirbaş amcalar, bıçkın delikanlılar, köpek gezdirenler, yürüyüş yapan her yaştan insan, halısahacılar, sevgililer, demlenenler, piknikçiler, kaykaycılar, ile düğün dernek tayfası bulunmaktadır. en önemlisi de ağaçların gökyüzünü sardığı, şehrin içinde olunduğunu kısmen unutturan doğayla bütünleşme olanağıdır bu parkı cazip kılan. derme çatma ocaklarında demlenen çaydan alınıp bir banka oturup sağa sola bakılarak geçirilen vakitleri özlenesidir.

    birçok eylemin toplanma noktası, yürüyüş güzergahı, veya miting alanı bu hatta olduğu için toplumsal ve siyasi bir anlamı da vardır. hak aramak için mücadele edenlerin bildiği bir yoldur velhasıl.

    ziya gökalp caddesinden kızılaya ulaşmak yerine, alternatif olarak 96ların oradaki uzun ince bir yol olan umut sokak, takiben ahmetler postanesi önünden çaldıran parkı ve yüksel caddesi kullanılabilir.

    son dönemde kolejden sonra kızılaya ulaşana kadar sağlı sollu dükkanların neredeyse yarısından çoğunun boş durduğunu görüyorum. memleketin bombalar sonrasındaki üzücü ve yaralı halinin bir yansımasıdır burası. insanlar şehir merkezinden çekinir olup mahallelerine çekildi. kızılay'da nefes, eskiyeni, vs. gibi yerlere giden üniversite tayfası şimdi 100.yılda açılan mekanlarda.

    son olarak, behzat ç.'nin dönme ihtimali, ankara'nın yaşantısını hafızasını kayda almak, unutulmamasını sağlamak için çok önemlidir. kurtuluş parkında cinayet kovalamacası yapan behzat'ın ilk bölümlerini çok özledik.

    başlığa olan ilgiyi gören istanbullular "ne ankaraymış bu arkadaş yere göğe sığdıramadınız" diye tepki gösterebilir. istanbul'da, mesela emirgan'dan arnavutköy'e yürümek dünya harikası bir manzaraya bakmaktır. oradan bakınca ankara, sıkıcı, düzenli, monoton, memur, ve gri görünüyor vs vs...

    ama biz angaralılar için cebeci-kızılay yürüyüşünün yeri ayrıdır. ankara'nın insanlara ne yaptığını, nasıl bir insan yarattığını daha iyi anlatmak için tanıl bora'ya kulak verelim:
    tanıl bora söyleşisi

  • bir erzurumlu olarak daha beter olmalarını en içten dileklerimle belirtir emeği geçen herkesi tebrik ederim.