hesabın var mı? giriş yap

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.

  • mangal gibi yurekleri vardir ve her cesur insan gibi majestelerinin agiz dolusu hakaretine maruz kalmislardir.

    “şimdi geliyorum çok enteresan şurada bir grup, affedersiniz edebim müsaade etmiyor tabi de, sırtlarını dönerek işaret yapıyorlar. ya sizde zerre kadar nezaket varsa, haysiyet varsa, yani zerre kadar kabiliyetiniz varsa siyasette yer parlamentodur. orada konuşursunuz. meydanlarda konuşursunuz. kalkıp da bu tür tehditlerle bu tür affedersiniz ahlaki olmayan yöntemlerle bir yere varamazsınız."

    http://haber.sol.org.tr/…sizde-haysiyet-olsa-118308

  • got kadar evlerimiz oldugundan mutevellit ozguvenle ilgisi olmayan gudu.

    su asagilik kompleksinden vazgecin bi olom. ulan bir nesil oncesinin odasi bile olmazdi da dösegi orta yere sermez miydi bu ozguvensiz dediginiz millet.

    bi haltı da "bilmem kim soyle yapiyo, biz boyle. o zaman bizde bi bozukluk var" diye yorumlamayin be ya.

    ayrica yatagi ortaya koyunca haliyi gotumuze mi sokacaz afedersin.

    edit. edep.

  • yaklaşık 30 senedir bu tarz ürünler üreten markaları kullanıyorum. the north face-tnf eskiden uluların ulusu bir markaydı. adamlar çıkartacakları ürünleri dağcılara bir sezon boyunca test ettiriyor, gelen geri bildirimler sonrası düzeltmeleri yapıp satışa çıkartıyorlardı. sanırım 2010 senesine doğru bu outdoorcu-dağcı tasarımcı tayfayı çıkarttılar ve doğasporunun nike'ı olma yoluna girdiler. daha fazla kar gördüklerini düşünüyorum. o tarihten sonra aldığım bütün ürünleri elimde patladı. yağmurlukları ile montlarının iki, üç sene kullanılmadan sonra gore-tex katmanarı ayrılıyor. polarlarına bakıyorsun, beş kat pahalı oldukları decathlonun polarının ısıtması yanında solda sıfır. en uyduruk ürünlerine bile dünya para istiyor. avrupa ve amerikada, ciddi outdoor sporcular bu markadan uzak durmaya başladılar.
    columbiya ise orta sınıf bir tekstil üreticisidir, özellikle türkiyede saçma pahalıdır. teknik anlamda özel bir ürün, ayakkabı gibi alınmaması gerekir.
    jack wolfskin tekstil anlamında iyidir, pantalon ve polarları çok başarılıdır ama yine çok para burada.
    yukarıda yazıldığı gibi fjall raven, mammut, marmont gibi markalar çok başarılı ürünlere sahipler, alın tepe tepe kullanın. helly hansen'in montları, tekstil ürünleri, özelliklede içlikleri muhteşemdir. lafuma, millet gibi markalar ise kusura bakmayın ama çok basit ürünler, en fazla günlük tekstil, giyim için indirimdeyken alınacak markalardır benim için. ayakkabıları bir sene bile dayanmadan ayakta patlamıştır.
    ayakkabı konusuna gelince başlıktaki üç markanında ayakkabısı giyilmez, ayakkabı işi çok özel uzmanlık gerektirir, asolo, garmont, la sportiva, lowa hadi araziden çok şehirde kullanacağım diyorsanız salomon gibi markalara bakmanız gerekir.
    bütün bunlara rağmen amacınız outdoor ürün alıp gerçek anlamda faydasını görmek yerine daha çok farklı ve isim yapmış marka giymek ise muhtemelen burada anlatılanları kulak arkası edeceksinizdir. bununla beraber gerçekten işe yarayacak outdoor ürünler alıp hayatınızı kolaylaştırmak istiyorsanız outdoor ürünler konusunda uzmanlaşmış firmalara, özel mağzalara yönelmeniz hem kullanım açısından hemde cebiniz açısından hayırlı olacaktır.

  • bir keresinde yorgun argın işten eve dönerken, gittiğimde yemeğim hazır olsun dedim ve 1 adet dürüm söyledim. kapıya asın notunu bıraktım.

    kapıda asılı torbayı aldım ve eve girdim. bir açtım torbayı 4 tane dürüm var içinde. aradım dürümcüyü dedim durum böyleyken böyle. abi biz de dürümler nerede diyorduk ya dedi. ben de hiç birini ellemediğimi gelip alabileceklerini söyledim. yok abi biz hallettik ikramımız olsun, evde biri varsa verirsiniz sizinkini de gönderiyoruz şimdi dediler.

    buraya kadar her şey normal. sıradan karşılaşılabilecek bir sipariş hatası. asıl olay buradan sonra başlıyor.

    evde benden başka yaşayan olmadığı için 2 tanesini yedim 2 tanesini de komşuya verdim ve akabinde kapı çaldı 1 dürüm 1 kazandibi geldi bu sefer de. kazandibiyi jest olsun diye verdiler herhalde okey dedim aldım. onu da dolaba bir sonraki gün yerim diye koydum. 45 dk sonra tekrar kapı çaldı ve tekrar dürüm geldi. dedim ben aldım dürümümü? yok abi bu ikram dediler. derdimi anlatmaya çalıştım yok onu da verdiler. eve mütemadiyen dürüm geliyordu. adeta türkiye simulasyonu bug'a girmişti ve dürüm kodu no longer available hatası veriyordu. artık kapıdaki güvenlik görevlisi dürümcüler geldiğinde beni aramayıp direkt dürümcüleri içeri alıyordu. 30 dk sonra tekrar kapı çaldı. saat artık 23.30 civarına gelmişti uyudum uyuyacağım. bir dürüm daha geldi. dedim ki abicim siz bana yanlışlıkla 4 dürüm yolladınız ve sonrasında benim kendi dürümümü yolladınız. hesap kapandı hatta kabardı, yollamayın artık, al bunu da sen ye dedim. yok abi patron kızar dedi zorla elime tutuşturdu.

    gece bitmeden aradım güvenliği, dedim dürümcü gelirse içeri almayın yasaklıyorum. kapıda sessizce işlerini bitirin *

    bu da böyle bir anımdır.

  • 11 eylülde ikiz kulelerden kurtulan türkler hikayelerinde rastlanan durum. efendim millet sırayla inerken, soldan koşarak kurtulmuş zeki türkler. bütün amerikalılar senin gibi "zeki" olsa ne olacaktı, kaos çıkıp herkes ölecekti. nitekim burada hepimiz birbirimizden zeki olduğumuz için kendi bokumuzda boğuluyoruz.

  • bu tarz paylaşımların kocişimin bana soktuğu sik noktasına gelmesi yakındır.

    ek 2.1: mesaj ile beni terbiyeye davet eden arkadaşlar oldu, ama ben bazı konularda çirkinleşmeden kendimi ifade edemiyorum, idare edin.