hesabın var mı? giriş yap

  • hikayemizde evli bir çift, bu evli çift ile aynı evde yaşayan adamın annesi ve daisy isimli bir de köpek var. bu çiftimizin yurt dışına çıkması gerekir ve valide hanım da yaşlı olduğu ve köpeği gezdiremeyeceği için, kaldıkları lojmanın bekçisinden rica ederler: bekçi, her gün daisy’i dışarı çıkartıp gezdirecektir.
    olay, üç gün sonra adamın “her şey yolunda mı?” diye annesini aramasıyla ortaya çıkar.
    -anneciğim nasılsınız, her şey yolunda mı?
    -ayyy oğlum değil, hiç sorma, burada bir manyak var, “dışarı çıkma zamanın geldi teyze” deyip beni her gün zorla bahçede gezdiriyor!”
    meğersem bizim bekçi daisy’i teyze olarak anlamış ve teyzeyi üç gün boyunca zorla kolundan tutup bahçede gezdirmiştir. zavallı köpek ise üç gün boyunca s.çamadığı ile kalıp balon gibi şişmiştir.

  • bizim mahalle berberinde traş olurken biraz lafladık adamla. belki 15 yıldır aynı yerde traş olurum samimiyetimiz iyidir.

    kirası: 4.000 tl olmuş (2.000'miş %100 zam gelmiş)
    bağ-kur primi: 3.500 tl civarlarına çıkmış (en düşükten ödemiyor)
    elektirik gideri: 1.500,00 tl olmuş
    yemek ücreti öğlen dışarıdan söylüyormuş: 1.500,00 tl olmuş
    dükkan bakım onarım, şampuan, cart curt havlu, bez bunlarda aylık ortalama: 700 tl diyelim diye konuştuk.
    toplam: 11.200,00 tl adamın sabit gideri var.

    pazar günleri kapalı/ 26 gün çalışıyor.
    tıraş başı 100 tl alıyormuş saç sakal. günde en babası 10 kişi geliyormuş.
    hadi hafta sonları fazla gelsin bu adam 35.000,00 tl kazansın.
    11.200,00 tl düş, 23.800,00 tl kalır cebine.

    kötü değil, ama sürekli ayakta, iş yükü olarak ağır. çalışma saatleri olarak yoğun. günde 1 traş neredeyse 50 dakika sürüyor. dışarıdan göründüğü kadar kolay değil bence.
    sanatkar olanlara helali hoş olsun.

    (benden 80 tl alıyor dost indirimi)

  • konusu sıradan hatta kötü, milyon tane klişe barındıran ama ciddi komik film. bilmiyorum tabi, güleceğimi bilmeden girdiğim bir film olduğu için o kadar gülmüş de olabilirim. ama tekrar izlersem sebebi ryan gosling ve o sahneler olur bence.

  • oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."

    trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"

    işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."

    o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.

    ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.

    ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.

    gurur duyuyoruz.