hesabın var mı? giriş yap

  • bir gün korku filmi izleyip salonda uyuyakaldım. sabaha karşı beyaz bir şey üstüme atlayıp beni uyandırdı. resmen altıma sıçtım. bir baktım bembeyaz bir kedi. acıktı herhalde benimki dedim kalktım. ayılınca hatırladım benim kedim yok ki! sokak kedisi olamayacak kadar temizdi. ben de kapıcıyı arayıp evimde kedi var dedim. o da sabahın beşi aq banane dedi. doğru dedim. sonra yan komşunun kapısındaki paspasda kedi resmi olduğunu hatırladım. bir iki saat sonra gittim kedilerini geri verdim. balkondan benim eve zıplamış manyak.

    bir kaç gün sonra duştan çıktım, bir baktım kedi gene benim evde. kapı çaldı verdim direkt.

    1 günlüğüne şehir dışına çıktım. geldiğimde kedi gene bendeydi. kapı çaldı, kediyi verirken kadın sizin evi çok seviyor, sürekli size geldi dün biz de balkondan geçip aldık dedi. ben de ehüehü diye gülüp kapattım kapıyı. sonra bir dakika lan dedim bunlar benim eve girmişler! bunu bana söyledi ben de mal gibi gülüp uğurladım kadını.

    aynı gün kapıcıya anlattım durumu abi dedim ailecek bana musallat oldular, önce kedi alıştı sonra komple yan daire bana geliyorlar dedim. o da çok yanlış, özel hayat diye bir şey var belki ben birini öldürdüm kuvvette saklıyorum demesin mi!

    o günden beri balkon kapısını kitlerim. kedi neyse hadi yan komşu da neyse ama kapıcı girerse büyük sıkıntı.

  • üst edit: yok abi bizden bir bok olmaz cidden. bokumuzda boğulmak müstehak bize. bizim gibi 3. dünya ülkelerinde hukuk, toplumsal infial gerçekleşirse işliyor. bunun örnekleri yığınla. şu olayı gündemde tutmayan da en az bu vatan topraklarına peşkeş çekenler kadar vatan hainidir.

    başlık sınırına takıldı. tam hali "izmir yangını için 3 bakana suç duyurusunda bulunulması" olacaktı.

    bir grup avukatın oluşturduğu hukukçu dayanışması, izmir’de yaşanan orman yangınının söndürülmesi konusunda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli, içişleri bakanı süleyman soylu ve milli savunma bakanı hulusi akar hakkında suç duyurusunda bulundu.

    ayrıca haberde dikkatleri çeken en önemli detay ise kaz dağları'nın ardından izmir'de de yangının çıktığı yerde maden araması başvurusu yapan kanadalı alamos gold firması.

    adamlar maden araması için başvuruda bulunuyor, her ne hikmetse başvuruya konu ormanlık alanda yangın çıkıyor, yangına müdahale eden ukraynalı pilot otel odasında ölü bulunuyor, thk uçakları yağ damlatıyor diye yangına müdahale edilmesine izin verilmiyor...

    yatacak yeriniz yok!

    kaynak

    (bkz: kaz dağları siyanürlü altın madeni direnişi)
    (bkz: uçaklar yağ damlatıyor yangına müdahale edemiyor)
    (bkz: izmir yangınına müdahale eden ukraynalı pilot)

  • bi entry giriliyor hemen üstüne ama şunlar daha az alıyor yeaacılar hazır bekliyor,ne geldiyse başımıza bu yavşaklardan geldi. hakkını arayana ilk engel yönetenlerden idarecilerden patronlardan önce bunlar.

    tanım: türk eğitim sistemindeki kara lekelerden birine örnektir.

  • seneler önce bir furya vardı hani, "ünlülerin maç izleyişleri" diye, sanırsam zamane televolesi (ki o zamanlar spor ağırlıklıydı) önemli maçlarda ünlüleri evlerinde, cafelerde vs. maçı seyrederken çekip yayınlardı. böyle boş, böyle anlamsız bir konseptti.

    yine bu tür programlardan biri, kameraya alınan kişi ise bu sefer "müslüm gürses"... 3 büyüklerden biri avrupa takımının tekine karşı oynuyor, bir kahvehane dolusu insanla beraber maçı tüm dinginliğiyle müslüm gürses de izliyor.

    bizim takım bir noktada atağa kalkıyor, tüm kahvehane ahalisinde heyecan dorukta -müslüm baba sakinliğini koruyor-. atak devam ediyor, millet ayaklanıyor...ve en sonunda gol oluyor.
    ...herkes çığlık çığlığa, ayakta, birbirine sarılıyor, tezahuratlardı, haralasıydı, güreleseydi... lakin müslüm gürses hala oturuyor.?

    neden sonra, golden yaklaşık 1 dakika geçmişken, millet sakinleşip yerine oturmaya başlıyor, ve yüzünde hafif bir gülümsemeyle müslüm gürses o efsanevi repliğini sarfediyor:

    "evet, gol..."

  • yaratıcı yıkım sürecinin katalizörü haline gelmiş yapay zeka tabanlı uygulama.

    şu an midjourney ile beraber şayet iş böyle giderse eski itibarını kaybedecek meslekler;

    - ressamlar; zaten modern dönemde çok büyük sorunlar yaşayan sanatçıların üstüne beton dökme etkisi yaratmaya başladı.

    - grafik tasarım - logo tasarım erbabı zanaatkarlar, piyasaya iş yapanla; artık logo tasarımı o kadar kolay bir hale gelmiş durumdaki, yaygınlaştığı anda kepenk kapatırlar.

    - romanlara ve kitaplara resim ve illüstrasyon yapanlar; bir çocuk kitabı yazan bir yazar, çizimlerini pekala midjourney ile yapabilir zaten yapılıyor.

    - stok fotoğrafçıları; genelde stok fotoğrafı çekerek bundan para kazanan fotoğrafçılar için durum parlak gözükmüyor. istediğiniz konu ve konsept ile alakalı bir fotoğraf yaptırabilirsiniz.

    ( aklıma geldikçe güncellerim.)

    gelecekte ise riske girme ihtimali bulunanlar;

    - heykeltraşlar; özellikle sipariş üzerine çalışanlar için çok büyük bir risk barındırıyor. yarın buradan çıkan bir çıktı, 3 boyutlu yazıcı ile birleştirililebilir.

    - moda fotoğrafçıları ve elbise tasarımcıları; onlar içinde çok büyük riskler barındırıyor. elbette öncelikle bu meslek grubu midjourney'i kendi para kazanma aracı olarak kolaylıkla kullanabilir ancak daha sonrasında tekstil şirketleri "fazla bütçe" ayırmamaya ve şirket bünyesinde küçük çalışan bir ekibe vermeye başlayabilir.

    velhasıl enteresan bir sürecin başındayız ama süreç çok hızlı ilerliyor. tabii benim içinse bir hayalin içinde yaşamak gibi. çizim yeteneğim olmadığı ve iyi çizim yapamadığım için öykündüğüm ressamların eserlerini kendime göre yorumlayarak ve farklı stiller ekleyerek çizdirebiliyorum, bir konu ile alakalı bir resim veya fotoğraf karesi yaratabiliyorum. kendi arzu ettiğim nesneleri oluşturabiliyorum. bütün bunlar benim için muazzam bir deneyim oluyor. bunun bir tık ötesini hayal ederken, kendi kendime keyifleniyorum. hakikaten gelecek, geldi diyebiliyorum ve bu gelecek beklediğimden hızlı, iyi bir şekilde geldi. midjourney benim çocukluk hayalimdi. keşke ben tarif etsem ve tuvale istediğim şeyler çizilse derdim, bu gerçekleşmiş durumda, ötesi yok.

  • ülkede bir şair, bilim insanı, sanatçı veya sporcu yetiştiremeyenlerin "çivi çakıyoz yeaa" diye atladığı köprü.

    insana değil beton dökmeye yatırım yapın: sonra altınızda alman arabası, cebinizde amerikan telefonu, ayağınızda amerikan ayakkabısı, üzerinizde italyan kıyafeti ile fransız-isveç tasarımı, bankadan borçla yapılmış köprüden geçerken miliyetçilik yaparsınız boş boş...