hesabın var mı? giriş yap

  • topluca değerlendirmek istediğim bilgi kirliliğidir. madde madde ele alalım;

    - dip çekimi şarttır, balık dışkıları nitrat yapar amonyak yapar.
    cevab; nah yapar. balıklar protein sentezi sonucu oluşan amonyağı böbrek yoluyla ve solungaçlarından atar. %5 kadarı dışkıda bulunur, bu da tamamen göz ardı edilebilecek bir orandır. sen üreyi sıçarken mi atıyorsun birader demek lazım bok nitrat yapar diyene. ayrıca; aşırı yemleme yapmıyorsak, yani dipte saatlerce yenmemiş yemler kalmıyorsa ve sistemimiz kumlu ise, dip çekimi yapmazsak sistemimiz çok daha sağlıklı çalışır. bunun sebebi dışkının ve bitki çürüklerinin nitrifikasyon bakterileri için mükemmel bir organik gıda olması, ayrıca yüzey alanları itibariyle ev olmasıdır. nitrat mitrat yapan dip kirliliği aşırı yemleme sonucu uzun süre dipte kalıp çürüyen yemlerdir. ayrıca balıklara da haddinden fazla yem verirseniz o da nitratı artırır sindirim sonucu solungaçtan atılan amonyak ile. son not da şu olsun; kalitesiz yemdeki, balıklara uygun olmayan aminoasitler de protein sentezinde tam randımanlı işe yaramayarak daha fazla amonyak halinde atılır. yani yemlemeyi düzgün yaparsanız (yapmıyorsanız da akvaryum ile işiniz ne lan) dip çekimi değil, üstten gereğince su değişimi esastır.

    - kum yerine çakıl kullanalım daha güzel görüküyor, hem de şu renkli boyalı çakıllar nefis olüyuor.
    cevab; taban malzemesinde ne kadar ince materyal kullanırsanız o kadar iyi. tabi bunun da bir sınırı var. pudra şekeri kıvamındaki toz gibi kum bitki köklerinin su ile alışverişini engeller, bitkileri boğar. bitki olmayan tanganika falan gibi sert su balıklarının akvaryumunda aşırı ince kum kullanılabilir tabi, hatta daha iyi olur bu kum kazıcı balıklar için. bitkili, standart bir akvaryumda 0,5 mm silis kumu mükemmel sonuç verecektir hem nitrifikasyon bakterilerine, hem denitrifikasyon bakterilerine hem de bitkilere. oksijensiz ortam oluşması sonucu anaerob bakteriler de nitrifikasyon sonucu oluşan nitratı sentezleyecek, azot gazı halinde sistemden atacaktır. buradaki kritik nokta, dipte oksijensiz ortam oluştuğunda hidrojen sülfür gibi zehirli bileşikler de çıkabilecektir (balık için zehirli, sizin için değil), bunu engellemenin iki yöntemi var, birisi kumu mümkün olduğunca karıştırmamak, kurcalayıp oksijensiz yerlerin oksijen almasına sebep olmamak (özellikle bol bol yeni bitki dikerken yavaş hareket etmek, bitki sökerken aşırı köklenmişse, bitkiyi hafifçe vida gibi oynatarak kaldırmak ve tüm kökleri çıkartmadan, bitkinin kıçında 2 cm kök kalacak şekilde makasla kesip kökleri dipte bırakmak önemlidir). ikincisi ise kendi kendiliğine gelişen bir süreç; minare salyangozları bir şekilde akvaryumunuzda üreyecektir, bunlar dipteki yem artıklarını da yerler sistem bakterilerini şoklamayacak kadar yavaş olarak oksijensiz bölgelerde sirkülasyon sağlarlar ve zehirli atıkların oluşmasını engellerler. aşırı yemleme yapmadığınız sürece de kolay kolay aşırı üremezler.

    - yavru discus kumlu-bitkili akvaryumda yanık kalır, hastalanıp ölür. kumlu akvaryumda gereğince su değişimi yapılamaz (discusçular günde %50 civarı su değiştirirler), nitrat patlar balık hastalanır, yanık kalır, büyümez, şekli bozulur vs.
    cevab; discusun doğası asidik su, ince kum, bol organik tortu, çok hafif akıntı ve loş ağaç kökleri içerir. eğer sisteminizi sıkça yapılan yanlışlar ve ezberlenmiş yanlış genel kanılar ile kurarsanız, bu önyargılara bir taş da siz eklemiş olursunuz. nispeten ince kum kullanmış, takribi 3-5 ay başka balıklarla çalışarak bakteri kolonisi güçlenmiş(discuslar eklenmeden 3-5 gün önce diğer balıkları çıkartmak akıllıca olacaktır hastalıklar açısından, ama bu süreyi abartmayın, atık bulamayan bakterileriniz de azalabilir, sıkıntı olabilir, uzun süre bekleyecek ise akvaryum, her gün çok çok az yem atın balık varmış gibi, idare eder), dipte organik atık tortuları oluşmuş sağlıklı yürüyen bir akvaryuma haddini aşmayacak şekilde discus koyarsanız (burada sayı vermek zor, her sistem kendi sınırını yaratır, iyi gözlemlenmeli), dana yüreği gibi ticari kaygılarla keşfedilmiş, ortalama ömrü 15 sene olan discusunuzu 3-4 senede onlarca kere yumurtlayıp sonra karaciğer yağlanmasından ölecek obez 20 cm lik şişkolar haline getirecek yemleri kullanmazsanız, börtü böcek, meyve falan ile desteklenmiş bir new life spectrum diyeti (artemia yemeyi bıraktıktan sonra nls grow formula ilk 4 ay, sonra nls thera +a 6 ay, sonra nls discus formula ile. başka yeme para harcamamanızı öneririm. piyasadaki en muhteşem yem firmasıdır nls) ile tosuncuklarınızı uzun yıllar besleyebilirsiniz. yeter ki ezber akvaryumcu ve üretici bilgilerine aldanmayıp bol araştırın, gözlemleyin, doğayı kavramaya çalışın. su değişimleri de discuslarınız yavru iken sisteminizi çökertmeyecek, sistem bakterilerini ve balıklarınızı ph şokuna sokmayacak en yüksek oranda yapıp(çok kabaca atıyorum, 3 günde bir %25) 1. yaşlarından sonra da kafanıza göre yapabilirsiniz (nitrat durumunu öngörerek, zaten öğrenmiş olursunuz bir şekilde, test kiti falan filan). kısaca; olmaz dememek lazım, balıkları almadan önce işin özünü kavramak lazım.

    - balıkları sevemeyiz.
    cevab; kim demiş!
    http://a1107.hizliresim.com/11/7/22/3532.jpg
    http://b1107.hizliresim.com/11/7/22/3563.jpg

    son olarak en büyük akvaryumumun dandik telefonla çekilmiş son halinin resimleri ve diğer bir resmi paylaşmak istiyorum; balıklar şu an 15 aylık, 2 aylıkken yerli üreticiden alınıp, yukarıda bahsettiğim dinamiklerle bu hale geldiler. beni de hiç yormadılar. 3 aydır su değiştirmiyorum, takır tukur yumurtluyorlar, üretmeye üşendiğim için de yumurtaları çıkarttırmıyorum :) ne değiştirecem lan her gün 200 litre su. hem böyle bitkili kumlu daha güzel, hem onlar mutlu hem ben. utanmasam koynuma alıp sevicem ama dışarıda ölüyorlar :/

    3 ay önceki hali, çiftim yumurtaların başında;
    http://a1107.hizliresim.com/11/7/22/3623.jpg

    demin çektim;
    http://a1107.hizliresim.com/11/7/22/3603.jpg
    http://b1107.hizliresim.com/11/7/22/3608.jpg

    yanlış ezbere hayır ve sağlıklı balıklar...

    not: resimler ilk tıklanınca bende internal server error veriyor. yenileyince çıkıyor.

  • bir de böyle heryerde bayrak açmıyorlar mı çok ilginç adamlar bunlar çok.

    madem ülkeni çok seviyordun neden kaçtın? her şeyi geçtim bunlar çok garipler, utanma desen yok. rahatlıkla takılıyorlar. ne desem bilemedim, bildiğin işgal ediyor adamlar gittikleri yeri.

  • iki çocuk plastik toplarıyla voleybol oynuyorlar. top gidip dikenli tele çarpıyor ve patlıyor haliyle.
    çocuklar:

    - anaaa! öldü lan top!
    - olsun. ölenle ölünmez...

    (bu ikinci çocuk büyüyünce türkiye'nin bob marley'i olabilir, inanıyorum)

  • kara delik fotoğrafı değil, kara deliğin olay ufkunun birikim diski üzerinde yarattığı gölgeyi görebileceğimiz fotoğraftır.

    not: bazı yazarlar, "o gölge zaten kara deliğin kendisi, kafa karıştırma" diyorlar. hayır, değil.
    hawking radyasyonunu görüntüleyebilirsek bize kara deliğin olay ufkunu verir.

    görüntülenen gölge, aslında kara deliğin olay ufkundan 2,6r daha büyük bir alanı kaplıyor. o gölge kara delik olmuyor. hatta olay ufku da kara delik olmuyor. gerçek kara delik, bütün bu sistem içerisindeki tekillik noktası.

    olay ufku içerisinde yer alan tekilliği görüntülemek imkansız. ama olay ufkunun hemen yüzeyini görüntülemek bir gün mümkün olacak. yalnızca, şu an elimizde bulunan cihazlar hawking radyasyonunu tespit edebilecek kadar gelişmiş değil.

  • türkiye ile kardeş ülke azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kültür bakanlıkları arasında imzalanan ikili antlaşmalar çercevesinde kurulan azerbaycan ekşi dikşinaryası'nda belirmiş başlıklardır.

    günün mövzuları
    · türqiye ile ciziktirilen qültür yeminlaşması (24)
    · ekşi dikşinarya (298)
    · ekşi dikşinarya teklidi sitalar (12)
    · ssg yovarlaqsın balam (45)

  • çocukluk yıllarımda çoğu zaman yaptığım güzel eylem. annenin hazırladığı o hijyen dolu içi, kaba koyup pidecinin yolunu tutmak. pideciye ''abi ne kadar çıkarsa o kadar olsun diyip, pidenin içindeki kıyma oranını onun insiyatifine bırakmak. karşı masaya geçip, ustanın kıvrak hamur hareketlerini izleyip, biran önce pişmesi için sabırsızlanmak...

    herşey bittikten sonra ''eve gidince hemen poşetten çıkar, hamur olmasın'' öğüdünü aldıktan sonra koşar adımlarla eve gidip buz gibi ayran eşliğinde aile fertleri ile günün en güzel anını yaşamak.

    herşey çok güzel, herşey daha samimiydi belki o zamanlar.

    edit: şimdilerde de çoğu kişinin yapabildiği bir eylem olabilmekle beraber, yalnız yaşayan bir erkeğin yapması zordur.

  • çok afedersiniz ama her seçim %58'ler %65'ler ile ampüle basan has hakiki vatansever trabzonlular'ın pek de umurunda değildir.

    tüm trabzon ormanlarını kessen ses çıkmaz oradan!

  • ilk olarak 1930'lu yılların ortalarında new york'da eisner*-iger* stüdyosunda çalışmaya başlamıştır. bi süre pluto, hiriam hick, peter pupp gibi karakterleri çizmiştir. sonra 1938 yılında dc comics'de çalışmaya başlamıştır. dc'de önceleri bill finger'ın yazdığı birkaç macerayı çizmiştir. 1939 yılına gelindiğinde bill finger'ın da işbirliği ile gelmiş geçmiş en önemli çizgi roman kahramanlarından biri olan batman'i yaratmıştır. bob kane batman'i yaratırken bir gazetede yayınlanan ve chester gould tarafından çizilen dick tracy maceralarından esinlendiğini söylemiştir.
    bob kane'in batman'i ilk olarak detective comics'in 27ci sayısında okurların karşısına çıkmıştır. bunun ardından bob kane yaratmaya devam etmiş ve karşımıza robin, joker, catwoman, penguin, two face ve the riddler gibi diğer karakterleri çıkarmıştır.
    bob kane 1940 yılların ortalarına kadar batman'i çizmeye devam etmiştir.
    1965 yılında batman'in tv dizisi (adam west'in başrolünü oynadığı ve gri tayt içinde göbeğini nereye saklayacağını bilemediği dizi, evet.) için hollywood'a çağrılmıştır. 1969 yılında da cool mccool adında bir çizgi film yapmıştır. bunların ardından bob kane çeşitli sergiler açmış, çeşitli galerilerde de çizimlerini sergilemiştir.
    kendisi geçirdiği uzun bir hastalığın ardından 1998 yılında aramızdan ayrılmıştır.

  • tatmin etmeyen açıklama. sen bu adımı müşterini korumak için attığını söylüyorsun. peki yaptığın sadece müşterinin internetini koruma amaçlıysa, neden 9 tl aldıktan ve 2gb bittikten sonra da paketteki interneti paylaşmaya devam edecek diyorsun? hani müşterini koruyup internetinin kötü niyetli olarak harcanmasını önlemekti amacın?

    yaptığın müşteriyi korumak değil, amacın da bu değil. amacın insanlara hediye ediyoruz ayağına şerefsizce paket satmak.