hesabın var mı? giriş yap

  • iskoçya viski bölgeleri, aşağıda olduğu gibi bölgesel ve stilistik olarak ayrılır:

    a. speyside bölgesi: iskoçya’nın damıtım tesislerinin üçte birine ev sahipliği yapar. viskiler karmaşık, sofistike ve değerlidir. örneğin aberlour, balvenie, cardhu, glenfiddich, glenlivete, glen moray, macallan vb.

    b.highlands bölgesi (yayla): karmaşık bir lezzet dizisine sahip tam gövdeli, zengin ve sağlam viskilerdir. genellikle dumanlı ve topraklı notalar barındırır. örneğin dalmore, dalwhinnie, glenmorangie, oban vb.

    c.ıslands bölgesi (adalar):normal olarak highlands bölgesi içinde olan bu bölge, çok farklı çeşit notaları içinde barındırır. denize yakınlık dolayısıyla tuzlu viskileri olduğu gibi narenciye notalı viskileri de barındırır. örneğin talisker, scba, jura, highland park vb.

    ç.ıslay bölgesi: normalde en yoğun viskidir. katran benzeri özelliklere sahip, yoğun şekilde kavrulmuş ve tuzlu. örneğin ardbeg, bowmore, caol ıla, lagavulin, laphroaig vb.

    d.lowlands bölgesi (ovalar): ışık gövdeli ve genellikle hafif renkli, tahıl, çimenli ve narin çiçek notaları mevcuttur. örneğin auchentoshan, glenkinchie vb.

    e.campbeltown bölgesi: bu viskiler karakter olarak sağlamdır ve denizin tuzlu süsü taşırlar. örneğin glengyle, springbank vb.

  • bir cafede kalabalık bir arkadaş güruhuyla otururken, peder beyden gelen
    "evde sular yok,kakan varsa okulda yap" mesajıdır. tabi yarılmam üzerine telefona bakan arkadaşlar da kahkahayı basarlar. aile yapım sorgulanır, okulda sıça sıça zengin oldunuz geyikleri döner.
    eve gittiğimde mesajın ilkokul öğrencisi biraderden geldiğini öğrenip,böyle bir babam olmadığı için rahatlayıp, biraderin espri anlayışını takdir ederim.

  • bu kafasızların anlamadığı şey şu ki, sen floransa'nın çakıl taşına kadar her şeyini getirsen bile sivas'a, oranın zihniyetini getirmediğin (dahası o entelektüel birikimi yıllar içinde oluşturamadığın ) sürece bir bok olmaz. sadece sivas mimari açıdan şuan olduğundan daha güzel olur ama turizm merkezi olmaz.

    inşaat ya resulullah zihniyeti anca sizin gibi çomarlara işler.

    debe editi : (bkz: turkcell hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası)

  • evet ben bugün avm'ye gittim ve yine hayattan soğudum.

    allahım bu kadar sıkıcı, iç daraltıcı yerler olabilir mi? yemin ederim eve döndüğümde üstümden tır geçmiş gibi oluyor. fakat gözlemimi de yaptım, döndüm. kimdir bu avm'lerin özellikle haftasonları vazgeçilmez karakterleri? ne yer ne içerler? nerede yaşarlar? hepsi fely farkıyla sizinle;

    yüzü boyalı aptal çocuklar; avmler özellikle haftasonları onlarsız olmaz. avm'lerin gürültü yükünü çeken çilekeş tipler. avm'lerdeki fiks uğultuda onların payı büyük. kendilerine teşekkür ediyor, alkışlarla uğurluyoruz.

    oyun alanındaki asosyal çocuklar: bunlar da tam site-apartman, konut projesi çocukları. çocuk hayatında bakıcısından başka insan görmüyor ve avm'de oyun alanında başka insanların da olduğunu görünce tribe giriyor. annesinin yanından ayrılamıyor ve asosyalliğini vurguluyor. annesi de çocuğunu sosyalleştirmek derdinde.

    bakışmaya gelen ikili kız grupları: evet tek amaçları bakışmak. ne sevgili olmak ne birisiyle birlikte olmak. bakışmak. tek amaç bu. ne kadar bakışıldı o kadar kar. ikili olunca güvende hissederler. ayrıca yeni kıyafetlerini giyecekleri en uygun mekan. en fazla 30 tl harcarlar. 6 saat avm'de takılırlar.

    marco reus saçlı 3-4 kişilik erkek grupları: evet bunlar da olmazsa olmaz. avmye girmeden önce mutlaka sigara yakarlar. favori bölümleri defacto, lc waikiki, coton ve media markt tarzı teknoloji mağazaları. bunlar olmadan avm kepenk açmaz.

    direkt yemek katına çıkan beyaz yakalı: arabayı park etmiş garaja. tchibo'ya uğrar belki. ordan bi şeyler alır. ordan starbucks'a ya da gloria jeans'e geçip kahve içer. bambaşkadır bizim beyaz yakalı. hey yabancı buralar asıl benim triplerindedir.

    ilişkilerini avm'de yaşayan tipler: bunlar da olmazsa olmaz. sevgililik daha avm'nin dışına çıkmamış. ilişki daha dış havada oksijen görmemiş. burada sinemaya gidilmiş, burada kahve içilmiş. burda birbirinden sıkılıp cepten nete girilmiş, burda çekilen fotolar paylaşılmış.

    kendini mila kunis sanan kozmetikçi ablalar: bunlar da ayrı bir tür. lan yüzündeki o makyajı atsan bildiğin yıldız tilbe'sin ama hava mila kunis. bir gerine gerine yürüme. bir odaklanarak, karşıya bakarak yürüme. dandirik kozmetik mağazasında 1300 tl'ye çalışmıyor da, new york borsası'nda çalışıyor sanki. sizi de eledim.

    avm'ye gidip gözlemini ekşi'de yazan tipler: bu da ben oluyorum. kendimi de kategorize edeyim :) herkese b.k attık kendimize de atalım. bunlar da sanki toplumdaki genel kitleden çok farklıymış gibi gelir ekşi'de entry yazarlar. sanane millet istediği gibi takılsın. öyle mutluysa öyle devam etsin işte.

    lan cidden benim ne işim vardı avm'de? :)

  • "çocuğa kaç doğumlusun diyorum 2002 diyor. 2002'de insan mı doğar lan? olsa olsa 2002 model araba olur. bu doğum olayları 90'larda bitmeliydi."

  • gazetelerin yılbaşında verdiği 2000'e 5 kala temalı promosyonlar. ajanda vs.

    gazetelerin verdiği karton maketler. casper'ın şatosu falan.

    yılbaşında babamın muz alması.

    (bkz: uhu) bu nerden aklıma geldi bilmiyorum. o sarı tüp gözümün önünde şuan.

    coca cola'nı depozitolu sert plastik şişesi

    soba dumanından oluşan sis

    ha bi de kaptan mağara adamı anaciiiiiiiiiim

  • almanya'da kazandığı her kuruşla buralarda ev alıp, orada tüm yardımları kullananları, tr'de 3-4 tane evi olup kira yardımını tekrar alabilmek için almanya seçimlerinde sosyal demokratlara oy verip türkiye'nin durumu mevzu bahis olunca ak partiyi övenleri ve göç etmese vasıfsızlıklarıyla en fazla 3bin lira ile sefil bir yaşam sürecekken almanya sayesinde tüm ailesini kurtarıp o mercedes senin bu audi benim dolaşanları ve tüm bunlara rağmen utanmadan almanya'yı avrupa'yı küçümseyip küfredenleri üzmüş karardır.

    desteklediğim kampanyadır.

  • "sadece 1 kere mfö denmiş olması sözlüğün aktif kullanıcılarının yaş ortalamasının 30 altı olduğunun ispatı gibidir." diyenler için inanılmaz bir haberim var!

    bazılarımız başlıkta arayıp, hali hazırda yazılmış olanı tekrar yazmamak gibi çok acayip bir şey yapıyoruz. ben de inanamıyorum ama nedense oluyor yani.

    adetullah: (bkz: mfö) diyeyim bari