hesabın var mı? giriş yap

  • emin kanbur; gölgenin bir saatten beri kendisiyle beraber yürüdüğünü söylüyor.

    bakıyorum, video'yu çeken adam da güneşte, mistik gölge de.
    arada güneş almayan bir bölüm var sadece. sis, güneş, ışığın açıları, tayf falan.

    lan kendi gölgesi olmasın o?

  • kişisel alan (prokesmik), insanlar arasındaki ilişki düzeyine bağlı olarak belirlenen fiziksel mesafedir. antropolog edward twitchell hall tarafından gerçekleştirilen araştırma neticesinde tanımlanarak dört farklı kategoride sınıflandırılmıştır. bunlar,

    mahrem alan : 45 santimetreye kadar olan bölge (anne, baba, kardeş, eş ve sevgili dışındaki insanların bu mesafe kadar yaklaşması durumunda rahatsızlık duyarız.)

    kişisel alan: 45 cm ile 1.2 metre arasındaki alandır. (arkadaş ve aile üyeleri ile aramızdaki mesafedir.)

    sosyal alan: 1.2 metre arası ile 3.6 metre arasındaki alan (tanıdık insanlar ile iletişim kurmak için tercih edilen mesafedir.)

    kamu alanı: 3.6 metre ile 7.6 metre arasındaki alan (öğretmen/akademisyen ile sınıf arasındaki mesafedir.)

    türk insanı neden buna dikkat etmiyor ?

    1) hala sürü psikolojisinden kurtulamamış bir milletiz. atasözlerine dikkat ederseniz bu hususun milletin genlerine işlediğini görürsünüz. örneğin 'sürüden ayrılanı kurt kapar'

    2)belki de en önemli neden türk insanının 40 yaşına gelse de 'birey' olamamasındandır. birey olamadık ki bireysel alanımız olsun. burada ailelerin çocuk yetiştirirken dikkat ettikleri ya da etmedikleri özel alan kavramı da önemlidir. çocuğunuz odasında kapısı kapalı otururken kapıyı çalmadan odaya dalıyorsanız özel alandan şikayet etmeyin..

    3)millet olarak hala savunma psikolojisinden kurtulamamız. konjonktürden dolayı sürekli bir işgal/savaş tehditi insanları gereğinden fazla yakın olmaya zorlamaktadır. kırsal kesimde onca boş arazi varken evler neden birbirine yakındır ?

  • aynı görüntü 2 saat önce"filistinlilerin arabalarını yakıyorlar" diye servis edildi şimdi filistinliler israillilerin arabasını yakıyor deniliyor.

    bir karar vermeniz lazım ama kim kimi koparıyor.

    ayrıca bu gülerek haber yapılacak bir şey değil, ortada mucize yok, o gençleri öyle gaza getirerek yarin israilin tankına, silahına kurban etmeyin.

  • yazarlığa meslek muamelsi yapanda, anca bizim ülkede olur.
    sen fikir adamısın ,düşünce insanısın,hayatta eksik ve yanlış gördüğün ne varsa bi şeyler yazmakla mükellefsin.
    aydınların sustuğu yerde ,cahiller bağırırmış.
    iki yıl sonra ülke çok farklı olacak sanki, yine gençler ölecek , yine zalım zülmüne devam edecek,ama bu arada senin paran bittiği için yazman gerekecek.

  • "vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır"
    m. kemal atatürk
    arkadaş golü atmış çabalamış. benim bir türk vatandaşı olarak başka beklentim yoktur. bana göre vatanseverdir.

  • washington'da olmakla beraber oregon'un bir cok yerinden de gorulebilen, gorunus olarak japonya'daki fuji dagini andiran aktif yanardag.

    bu da kendi cekimim: http://i.hizliresim.com/w78lwy.jpg

    bu yanardag 1980 yilinda cok ciddi bir patlama gecirdi ve patlamada yanardagin civarinda neredeyse kimse yasamamasina ragmen 57 kisi hayatini kaybederken yanardagin etrafindaki ormanlar deyim yerindeyse haritadan silindi. gokyuzu gunlerce dumanlarla ve tozlarla kaplanirken ortamda cok buyuk bir ekolojik yikim gozlemlendi. 57 bin kilometrekarelik bir alana toplam 540 milyon ton kul yagmisti ve dagin etrafindaki sehir, kasaba ve cevredeki tum cografi yapilar neredeyse tamamen kul rengine boyanmisti. ucakla buradan gecenler camdan disari baktiklarinda griye boyanmis bir cografya disinda bir sey goremiyordu. sanki buraya gri renkte kar yagmisti ve henuz erimemisti.

    felaket geride kaldiktan sonra washington eyaleti ve abd hukumeti masaya oturup patlama sirasinda neredeyse haritadan silinen bolge ormanlarini yeniden canlandirmak icin planlar yapmaya baslamislardi. bilen bilir, amerika'da ozellikle devletin dahil oldugu konularda planlama isi oyle uzun surer ki projeye ayrilan surenin %80'i planlama asamasinda gecer. ornek olmasi acisindan gecen sene sahit oldugum bir olaydan bahsedettikten sonra konuya geri doneyim. portland ile hillsboro'yu birbirine baglayan 26 numarali karayolunun bir kisminda yogun yagmur yagisindan dolayi toprak kaymasi yasandi. normalde 3 serit gidis, 3 serit donus olmak uzere 6 seritten olusan bu yolda toprak kaymasi yuzunden 2 serit kapanmisti ama devlet baba hemen sefkatli kollarini acti ve 6 seridi de kapatti.

    herkes yollarin ne zaman yeniden acilacagini dusunuyordu cunku bu oldukca yogun olarak kullanilan ana yollardan biriydi. dozer gelsin, kayan topragi temizlesin, yol acilsin degil mi? degil. once bir grup jeoloji muhendisi geldi ve toprak kaymasina neyin sebep olmus olabilecegini, felaketin tam olarak bitip bitmedigini, daha ne kadar risk oldugunu filan hesaplayip gitti. bundan birkac saat sonra baska bir muhendis ekip geldi ve kayan topragi temizlemek icin kac tane makine ve kac tane isci gerekecegini hesapladi. bundan birkac saat sonra baska bir ekip geldi ve kayan topragin cinsini ve yedi sulalesini inceledi. baska bir muhendis ekip gelip yolun beton ve asfalt kisminin zarar gorup gormedigini inceledi.

    sonra polis geldi ve olay yerinde tutanak tuttu. sonra "isciler gelip yolu temizleyecek ama aksam 5'ten sonra calismayi kabul etmiyorlar" dendi ve yolun gece boyunca kapali kalacagi aciklandi. ertesi gun isciler gelip yolu temizledi ama hala yolu acmadilar. yeni bir muhendis ekip geldi ve yolun yeterince temizlenip temizlenmedigini ve arabaya kullanmaya elverisli olup olmadigini inceleyip guvenlik raporu yazdi. sonra baska bir ekip gelip yolun serit cizgilerini yeniden cizdi. olme esegim olme.

    boyle boyle derken normalde 2 saat icinde acilabilecek yolun yeniden hizmete acilmasi 2 bucuk gun surdu. amerika'da yerel devletin nasil calistigini az cok anlamissinizdir. simdi konuya donebiliriz. saint helens yanardaginin etrafindaki ormanlar tamamen yanmisti ve yanmayan kisimlar da kuller altinda kalip neredeyse tamamen olme noktasina gelmisti. buraya yeniden bir orman dikmek gerekiyordu ama bunun nasil yapilacagini planlamak yerel yonetime kalmisti. tahmin edebileceginiz uzere ilk 6-7 ay buraya ne cins agaclarin dikilebilecegi, hangi agaclarin bolgenin iklim ve cografyasina daha uygun oldugunu tartismayla ve planlamayla gecti. guya toprak testi yapilacakti ve topragin asit, azot, nitrojen degerleri filan incelenip uygun agac cesidi secilecekti.

    tum proje planlama asamasi 2 yil kadar surdu ve bu 2 yil boyunca bolge ziyaretci girisine kapali tutuldu. 2 yilin sonunda buraya dikilecek olan agac cesidine ve kullanilacak yontemlere karar verilmis, her turlu plan yapilmis, artik aksiyon alma zamani gelmisti. agac dikmek uzerine olay yerine gelen iscileri cok buyuk bir surpriz bekliyordu. doga ana devlet babanin planlamasini bekleyememis ve kendisi coktan harekete gecmisti bile. devlet baba ofiste oturup toplanti uzerine toplanti yaparken doga ana sessiz sedasiz yanan agaclarin yerine yenilerini koymaya baslamisti. ortama ilk giden isciler gozlerine inanamadi cunku eskiden orman olan ve yakin zamana kadar kullerle kapli olan bolgede ufak ufak fidanlar, cicekler, otlar, mantarlar, cimenler ve cesit cesit bitkiler cikmaya baslamisti.

    gecen gun baska bir konuda arastirma yaparken ufkumu ikiye katlayan bir bilgiye rastladim. orman yanginlarinda agaclar yanarken yayilan duman (ve salgilanan butenolide) sayesinde bazi agaclarda kimyasal bir madde sentezleniyor ve bu madde sayesinde tohum uretimi normalin 3-4 katina cikiyor. yani agaclar duman kokusunu alinca tehdit altinda olduklarini anlayip ureme hizlarini arttiriyorlar. hatta bu olay eski insanlar tarafindan yillar once kesfedilmis. mesela kizilderililer agaclarin tohum uretimini arttirmak icin yanlarinda ates yakip dumanini bu agaclara dogru ufluyorlarmis ve bu yuzlerce yildir bilinen bir teknikmis.

    bu olay bana savas veya dogal felaketlerden sonra insanlarin ureme icgudusunun artmasini andiriyor. mesela 11 eylulden 9 ay sonra abd'de rekor sayida bebek dogmus cunku saldiridan dolayi travma yasayan amerikalilarda ureme icgudusu olusmus. evrim teorisinde bahsedildigi gibi canlilar surekli hayatta kalip genlerini bir sonraki nesile gecirebilme arayisi icindedir ve bitkiler de bu durumdan muaf olmadigina gore yanardag patlamasi sonrasi cevredeki ormanlarin deyim yerindeyse kullerinden dogmasi da sasirtici olmamalidir.

    entry'de konudan konuya atladim. sonuc olarak 30 yil once yanardag patlamasi sonrasi adeta haritadan silinen ormanlarin ve ekosistemin 30 yil sonra sanki hicbir sey olmamis gibi kendi cabalariyla kullerinden dogup geri gelmesi oldukca etkileyici.

    http://res.cloudinary.com/…t-st-helens-3_f7rpqx.jpg

  • şehzade mustafa'nın oğlu şehzade mehmet'in idamını gösterirlerse yarın hürrem ile kanuni'nin mezarlarına nasıl akınlar olur merak ediyorum.

    çok biliyorum notu: bir rivayete göre şehzade mehmet'i boğmak üzere görevlendirilen cellat yapamamış ve bayılmış. başka bir cellat boğmak üzere gelmiş ve boğmuş.

    bu nasıl bir şey lan ? 7 yaşında sadece 7 ya.
    tabi zamanı gelince beyazıd'ın 2 yaşındaki oğlunu da boğdurmuş.
    inanın aklım almıyor, neyin savaşıymış bu?
    devleti baki kılmanın mı? selim tahta gelince baya baki kalmış devlet helal, güzel kafalar..