hesabın var mı? giriş yap

  • çocuk ilerde dünyada adana kebap diye bir şey olduğunu öğrenecek ve belki de ailesini affetmeyecek.

  • sadat adlı akp'nin paramiliter şirketi tarafından türkmenlere karşı savaşan teröristlere gittiğinin söylenmesidir. o yapılanmanın araştırılması gerekiyor.

    tuğrul türkeş de aynısını söylemiş ve hemen başbakan yardımcısı yapılmıştı. aynı sözü söyleyen can dündar ise vatan haini ilan edilmişti.

    edit: bir alttaki tescilli aktrolün hezeyanlarına bakınca nasıl da kuyruk acısı yaşadıklarını anlayabiliyoruz. aynı mafya babası muhalefete laf söylediğinde hunharca alkışlayan kekolar şimdi ciyak ciyak bağırıyor. tuğrul türkeş ''vallahi de billahi de o tırlar türkmenlere gitmiyordu, teröristlere gidiyordu'' dedi, ona makam verdiler. ama başkası söyleyince hemen terörist oluyor. islamcılık böyle bir şey.

  • bugün pendik te bir müteahhitle daire pazarlığınıdaki konuşmalardan çıkardığım özet şu, 2 milyonluk daireye ocak ayında 350 bin tl ekleyecekler. şuan da alırsanız bankaya faiz olarak vereceğiniz parayı 2 hafta sonra müteahhide daire parası olarak verirsiniz. sizin için değişen tek şey kime vereceğiniz.. parayı yani.

  • ben gibi olmalı, bana çok benzemeli, ben ona nasıl davranıyorsam o da bana öyle davranmalı. zaten tezer özlü çok güzel söylemiş ;

    "insanın başkalarına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."

  • malumun ilanı ama;

    12 yılda 7 milyar ağaç...
    yılda 583 milyon...
    günde 1,6 milyon...
    saatte 67 bin...
    dakikada 1.110...
    saniyede 18 ediyor.

    bir adam tutsanız, günde 8 saat çalışacak. en iyi ihtimalle ortalaması 10 dakikada bir fidan, günde 48 ağaç dikecektir. günde 1,6 milyon fidan dikilebilmesi için bu adamdan 34 bin tane lazım. bunun haftasonunu, yıllık iznini, levazım personelini, alımını, satımını, kaynak yaratılmasını, bulunmasını, naklini, kararını, idaresini geçiyorum.

    bu ülkede 34 bin kişi 12 yıldır tam zamanlı ağaç dikiyor olabilir mi?

  • 13 yaşındaki kız, durumuna;

    " yeter artık aşk beni de gör "

    yazmış. seni daha sensörlü lamba görmüyor aşk nasıl görsün...

  • --- ercu ve behzo spoiler ---

    ercument cozer ve behzat c'yi "kesin ayni soyadina sahipler bunlar kesin!!!!1!!" diyerek kardes yapan sevgili romalilar, unutmayalim ki behzat'in soyadinin ne oldugunu sadece izleyiciler olarak biz bilmiyoruz, ama soyadin sahibi olan behzat biliyor. eger ercument'le soyadi ayni olsaydi bunun bi pesine duserdi nooluyo la falan derdi.

    --- ercu ve behzo spoiler ---

  • bir galatasaraylı olarak söylüyorum: eğer bu şekilde kendini geliştirmeye devam ederse arda'nın esamesini okumayız.

    neden derseniz? arda'nın oyunun en önemli yönü zekası ve ayağında iyi top tutabilmesi. gökhan töre ise hızlı ve ayakları çabuk bir futbolcu, daha önceden kendisinde göremediğim şut özelliği de gelişiyor günden güne. futbolcular sezon sezon formunda olabilir bunu kabul ediyorum ama bu adam zaten yetenekliydi, şimdi ise üstüne koyuyor. rakip takımda olması bir şey farkettirmez. futbolun zevki burada, bütün iyi oyuncular senin takımında olsa ve daha iyisi olmasa tadı çıkmaz zaten.

    demek istediğim şey arda şanslıydı atletico madrid'e gittiği için. çünkü diego simeone ve takım inanılmaz bir ivme yakaladı. kendisi orada 10 numaralı formayı giyse de hiçbir zaman gerçek bir 10 numara gibi oynamadı. 60'dan sonra oyundan düştü sürekli. ben arda'yı severim. galatasaraylı'dır çünkü ama bence abartıldığı kadar(atletico'nun beyni vs.) iyi bir futbolcu değil.

    bu çocuğa robben diyorlar, demesinler. bu çocuk ister beşiktaş'ta ister başka bir takımda avrupa'da başarılar kazansın. biz ondan sonra gelenlere gökhan töre diyelim. ve isterseniz kızın ama kendisi olmasa demba ba bu etkiyi gösteremezdi bu takımda. bence beşiktaş'ın bu seneki performansının sebebi demba ba değil kendisidir.

    hepinize saygılar.

  • ilgi isteğidir. ne hastalıklı bi şey aslında düşününce sevgi, ilgi istemek bağlanmak bırakamamak. delirtir.

  • bugün sol frame'de bir başlık gördüm, erdoğan'a oy verenler şimdi ne düşünüyor diye, cevabı belli değil mi kardeşim? bu tür insanların düşünme yetisi olsaydı erdoğan'a oy vermezlerdi zaten.

    aha şekil a'da da görülüyor bu durum. ekonomi çökünce vatan da düşer ama anlatamazsın sen bunu onlara.

  • bir kaç hafta sonra kendi evlilik yıldönümü yaklaşan evli bir algı yönetimi uzmanı olarak yahu bu erkekler neden evlenir veya evlenmek iyi bir şey midir gibi sorulara bir kaç cevap vermek istedim. cevaplarımız tamamen bilimseldir efendim. sonra neden böyle hocam demeyin.

    1) duygusal bağ ve destek ihtiyacı

    abd'deki clark university tarafından yapılan bir araştırma, erkeklerin çoğunun evliliği, duygusal destek ve bağlılık sağlayan bir partner bulmanın bir yolu olarak gördüğünü bulmuştur. evlilik, duygusal güvenlik ve sadakat arzusunu karşılar ve aynı zamanda kişinin hayatındaki diğer önemli ilişkilere de destek olur. yani bekar arkadaşım duygusal güvenlik arıyorsan öyle çıkmayla falan o işler olmaz takacaksın yüzüğü parmağına rahat edeceksin.

    2 ) aile kurma isteği

    sosyal psikoloji ve evrimsel biyolojiye göre, birçok erkek aile kurma ve çocuk sahibi olma isteğine sahiptir. erkekler genellikle çocuklarının güvende ve iyi bakıldığından emin olmak için evlilik yapmayı tercih ederler. bazı evrimsel biyologlar olur mu öyle yahu deseler de insan sosyal bir varlık ve bir erkek için ufakta olsa bir sosyal birime ait olmak önemli. ancak burada kafalar karışık. genelde özgür yaşamak isteyen erkekler evrimsel biyolojinin çok eşli tezlerini beğenirken evlilik kafasına olanlar monogamik yaşayan hayvanları örnek gösterir. mesela, monogami seven hayvanlara bakalım.

    kurtlar, monogamiye benzer bir yapı gösterirler. bir erkek ve bir dişi genellikle bir ömür boyu birlikte kalır ve birlikte yavrularını yetiştirirler. bu, kurtların karmaşık sosyal yapılarını ve başarılı avlanma stratejilerini destekler.

    kutup penguenleri genellikle aynı eşle her yıl çiftleşirler. erkekler, dişinin döndüğünü ve onları tanıdığını umarak, her yıl aynı yuva alanına dönerler.

    kırlangıçlar, aynı eşle tekrar tekrar çiftleşen ve aynı yuvayı kullanan bir başka örnektir.

    albatroslar özellikle dikkate değerdir çünkü bu kuşlar, çiftler halinde ömür boyu bir arada kalır ve ayrıca karmaşık çiftleşme dansları sergilerler.

    gibbonlar, insanlara benzer bir eşleşme ve aile yapısına sahip olan birkaç primat türünden biridir. bir erkek ve bir dişi genellikle birlikte kalır ve yavrularını birlikte yetiştirirler.

    tabi bu hayvanların her biri, insanlarla benzer şekillerde eşleşme ve çift oluşturma davranışları sergiler, ancak bu davranışların sebepleri ve sonuçları türden türe değişir. örneğin, bazı türlerde, monogami daha başarılı yavru yetiştirme stratejilerini desteklerken, diğer türlerde, bu sadece sosyal bağları ve topluluk dayanışmasını güçlendirir.

    3) sosyal statü ve toplumsal kabul: birçok toplumda evlilik, erişkinlik, sorumluluk ve bağımsızlık simgesidir. michigan üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, evli erkeklerin sosyal statü ve toplumsal kabul açısından daha yüksek bir seviyede olduğunu bulmuştur. yani dostum sen olur mu öyle şey desen de evli erkeklerin statüsü ve toplumsal kabulü yüksektir hele bizim buralarda. evli bir arkadaşa ev misafirliğine bile gitmen zor olur bazı durumlarda. hatta bazen terfi ve atamalarda bile bu evli olma işi avantaj olabilir benden söylemesi

    4. ekonomik güvence: cornell üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma, erkeklerin ekonomik güvence elde etmek için evlendiğini göstermiştir. evlilik, maddi kaynakların birleştirilmesi ve ekonomik belirsizliklerin paylaşılması ile daha fazla ekonomik istikrar sağlar. kısacası dostum hayat zor, bekar yaşam masraflı bu sebeple akıllı bir erkek şöyle güzel maaşlı bir kadınla yuvasını kurar ve kredi kartı ekstrelerini daha rahat ödeyebilir.

    5. yaşam süresinin uzaması: bilimsel araştırmalar, evli erkeklerin bekarlara göre daha uzun yaşadığını göstermiştir. bu durum, evliliğin sağladığı duygusal destek, sağlık davranışlarını teşvik etme ve sağlıkla ilgili sorunları hızlı bir şekilde ele alma konularında rol oynar. tabi bunu kısaltan evlilik türleri de yok değildir ama bilim insanları böyle bir veriye ulaşmışlar ben bilmem yorum sizin.

    evet umarım bu yazım kafası karışık bekarlara yardımcı olur ve yahu ben neden evlendim diyen erkek arkadaşlara da iç ferahlığı verir.

    hocam böyle psikolojik konular hoşuma gidiyor dersen bak bu konuda bir ton bedava eğitim videosu yüklediğim bir de kanalım var. dilersen bir incele.

    işte burada efendim :

    https://www.youtube.com/c/aydınserdarkuru

    sevgilerimle

  • almanlar bu usulde ödüyorlar, ama niye böyle ödüyorlar?

    kökeni almanların hayatı "bir iyilik karşılıksız yapılır" merkezinde görmesinde yatıyor. biz türkler sayarız, kayıt tutarız. bir kere yemeğe çıkıldığında hesabı biz ödediysek, bir sonraki yemeği arkadaşımızın ödemesini bekleriz. bunu takip ederiz. yani yeterince sayıda yemeğe çıkıldığında hesap sırayla ödendiği için bir denge oluşur.

    16 yıllık almanya yaşantımda bunun böyle işlemediğine şahit oldum. bir almana yemek ısmarlarsanız bu "karşılık beklemeden" yaptığınız bir iyiliktir. bir sonraki yemeği yine %50-%50 ödemek isteyecektir. bu sadece hesap ödemekle ilgili de değil: mesela arabayla gezerken benzini siz ısmarladınız diyelim. alman baştan o şekilde anlaşmadığınız takdirde "bir sonraki benzini de ben ödeyeyim" diye düşünmez. ya da öğrenci yurdunda yemeğinizi paylaştığınız alman "bir sonraki yemeği de ben yapayım herkese yedireyim" diye planlamaz. bunları jest olarak yaptığınız kıyaklar olarak algılar. almanla iş ya da özel hayat ilişkileri, sevgililik de bu doğrultuda gider. mesela siz evin faturalarını ödüyorsunuz diye alman sevgiliniz de karşılık olarak otomatikman temizliği üstlenmez. kendisine danışmadan ödediğiniz faturalar jesttir ve geri kalan sorumluluklar %50-%50 bölünür. bu kötü bir şey değil alman kültürünün yansımasıdır. jest karşılık beklemeden yapılır.

    biz türkler ise restoranda hesap ödeyerek bir jest yaptığımızda aslında bir karşılık bekliyor oluyoruz. bir sonrakini de karşımızdaki ödesin istiyoruz.

    sonuç olarak yine de ben olaya türk gibi yaklaşmayı rahat buluyorum. bir alman'a yapılan jestler genelde kendisinde sempati oluşturmaktan başka bir şeye yaramıyor çünkü karşı bir jest yapmakla pek uğraşmıyor ya da hiç kasmıyor. sonuç olarak bizim jestler biraz uzaya gidiyor gibi oluyor. oysa türk kültüründe yer alan dengeleyici hareketler daha sosyal bir ortam yaratıyor. son olarak türk kültürünün de hiç eskisi gibi sağlam gitmediğini, türkler arasında da ortalığın sadece istemesini bilen narsistlerle dolduğunu belirtmem gerekiyor.