hesabın var mı? giriş yap

  • muharrem ince zeki adam.

    farklılık dikkat çeker. gece mitingi diye bir şey çıkardı adam, gece miting yapıyor, binlerce insanı peşine takıyor. işte bu liderliktir.

    bu liderlik yarın bir hile olduğunda ysk önüne çağrı yaptığında 50 bin kişiyi oraya toplar.

    ihtiyacımız olan şey liderdi. bulduk. gerisi kolay.

  • ne kadar şerefsiz varsa toplanmış buraya. cahil olursun, görmemiş olursun, aklın yatmaz salak olursun böyle bir başlık açarsın anlarım da, olmadığını varsayarsak malsın kardeşim. malın önde gidenisin. başlıktaki fikrin zehirli tomurcuğu dahi zihninden geçmişse değil aynı ülkede aynı platformda olmaktan bile rahatsızlık duyduğum insansın. kız kardeşin, eşin, kız çocuğun, evindeki dişi sinek bile senin gibilerden uzak dursun.

    iki sene ablamlarla yaşadım. ablam evlenip izmire yerleşti. ben de üniversiteyi kazanıp orada okumaya gittim. ablam memur, öğretmen. yazın malum tatil onlara. bende parlak, emsal öğrenci. her sene yaz okulundayım. ablam 1 ay istanbula yanımıza gelir kalmaya. bende o bir ay boyunca eniştemle aynı evde kalırım. kolamızı cipsimizi alır filmimizi açar tvde izleriz. baaaak hem de yazın, hem de o sıcakta, baaak hem de şortlarla falan!
    tanımı da yapim her ihtimale karşı: sıcaklarda şortla da evli ablasında yatıya kalabilen kızdır.

  • ekmek arası dönerin alım satım işlemi esnasında usta tarafından müşteriye yöneltilen soru cümlesi. cevap evetse, aç arkadaşımız çok fazla dünyevi kaygılar taşımayan samimi bir soğan dostudur. hayır diyenlerin ise yakın gelecekte öpüşme ihtimali olduğunu düşünerek bu cevabı verdiğini söylemek mümkün. (kusura bakmayın, soğan sevmeyen bir insan olabileceği ihtimalini düşünmek istemiyorum) bir üçüncü yanıt ise “az olsun” dur. bu yanıt ise kişinin soğan sever bir insan olduğuna, sevgilisi olmadığına ve fellik fellik arandığına işaret eder. ha, bir de bu “az olsun”cuların oyu genelde merkez sağ partilere gider (ingiltere’de işçi partisi’ne). kısacası, soğan deyip geçmeyin...

    - soğan olsun mu??
    - bi saniye... alo nuriye... soğan olsun mu diyo usta... öpüşür müyüz bugün ona göre...hmm, tamam anladım... görüşürüz... kapattı... olsun usta, bolca koy...

    - soğan olsun mu?
    - bi an hiç sormayacaksın sandım... olmasın... öpüşelim mi??

    - soğan olsun mu?
    - yok, olmasın...
    - korunmayı unutma!!

    - soğan olsun mu?
    - az olsun...
    - üzülme aslanım, sana kız mı yok...

    - soğan olsun mu??
    - olsun olsun...
    - peki ya öpüşecek olsanız bugün biriyle??
    - sana ne yarraam!!!
    - gerçekten de yukarıda yazdığı gibi samimi bi insansınız...
    - ne sandın amck kafalı!!!

    - soğan olsun mu??
    - olsun...
    - akbaba olsun mu??
    - akbaba olmasın... hmmm, güzel şarkı sözü olur bundan...

  • bu konuda stephen hawking'in teorisi şöyledir:
    "kozmoloji üzerine ne zaman ders verilse, ben büyük patlamadan önce ne olduğunu sık sık sormuştum. öncenin olmadığı, şüpheyle karşılanır. çünkü büyük patlama zamanın ortaya çıkışını sağladı, bir şey ona sebep olmuş olmalıdır. fakat ‘neden’ ve ‘etki’ zamana ait kavramlardır. ve zamanın var olmadığı durumlara uygulanamazlar. bu yüzden soru anlamsızdır."

    bu durumu mantıksal olarak açalım, ilk olarak büyük patlamanın ilk anını düşünün tüm evren enerjisi yani sonsuz diyebileceğimiz kadar büyük bir enerji mikron bazında bir noktacıkta mevcuttu. enerjiyi sonsuz sıkıştırabilirsiniz. peki ya maddenin bu kadar sıkışması mümkün mü? diye sorarsanız; ilk patlama olmadan önce sadece enerji vardı, sonrasında büyük patlama ile beraber madde oluştu. bu süreç higgs bozonu yani diğer adıyla tanrı parçacığı adı verilen ve cern deneyinde de varlığı kanıtlanan( 14 mart 2013'te bilim adamları higgs bozonu'nun varlığından emin olduklarını, yani diğer adıyla tanrı parçacığı'nı bulduklarını açıkladı) tanecikler enerjiyle birleşerek maddeyi meydana getirdi; yani parçacığa kütleyi kazandırdı. peki ya öncesinde ne vardı? hawking bu soruyu anlamsız buluyor çünkü: zaman ve mekân kavramları ancak madde oluşumundan sonra var olan kavramlardır. madde oluşmadan önceki sonsuz enerji varlığı sıfır zaman demektir. yani zaman hiç var olmadıysa öncesi nasıl olabilir?( “zamanda büyük patlama anına doğru seyahat edersek kâinat giderek küçülür. daha küçük daha da küçük sonunda tüm kâinat, aslında sonsuz derecede küçük sonsuz derecede yoğun bir kara delikten ibaret küçük bir alana sıkışıncaya değin küçülür. bu gün uzayda dolaşan kara deliklerde olduğu gibi doğa yasaları oldukça sıra dışı bir şey anlatır. bu noktada da zamanın durması gerektiğini söyler. büyük patlama'dan önce zamanı bilemezsiniz. çünkü büyük patlama'dan önce zaman diye bir şey yoktur.” stephen hawking) öyleyse daha iyi anlamak için kara delikleri düşünelim. ömrünü tamamlamış yani yakıtı tükenmiş bir yıldızın merkezinde çok büyük bir çekim kuvveti oluşur. yıldız kendi maddesini merkezine doğru çekmeye başlar. öyle ki bir nötron yıldızından bir çay kaşığı kadar alırsanız, 1,000,000 ton ağırlığında gelecektir. bu çekim gücü merkezdeki madde yoğunluğu arttıkça artmaya devam eder ve bir süre sonra ışığı dahi soğurmaya başlar. böylece kara delikler oluşur. kara deliklerin içinde madde inanılmaz yoğun ve çekim gücü çok büyük şiddettedir. einstein'ın görecelik kuramını hatırlayın, ışık hızında zaman sıfırdır. ve kara delikler ışığı bile soğuracak güçtedir. kara deliklerin içinde zaman kavramı yoktur. yani madde yoğunlaşmaya bir kısmı enerjiye dönüşmeye ve çekim gücü artmaya başladıkça zaman yavaşlamaya başlar. bir kara deliğe doğru çekilen bir cisme uzaktan baktığınızı düşünün. cismin bir süre sonra yavaşladığını ve sonra durduğunu görürsünüz. belki de o cisim çoktan kara delik içinde atomlarına ayrıştı bile ama sizin bulunduğunuz zaman diliminden baktığınızda o cismin tamamen durduğunu göreceksiniz. içinde bulunduğumuz mekân ve enerji zamanımızı belirliyor. yani madde enerji ilişkisi olan e=mc2 denklemi içindeki kütle ve enerji değerleri değiştikçe içinde bulunduğunuz zaman da değişecektir. öyle ki bir gün yeniden tüm madde enerjiye dönüşür ise zaman yeniden sıfırlanmış olacaktır. zamanın hiç başlamadığı bir noktanın öncesini ele alamayız. ne olduğunu, ne bittiğini sorgulayamayız. siz yine de sorgulamaya devam edin, çünkü bilimde sınır yoktur. kim bilir, belki de evrenimiz sonsuz sayıda evrenin arasında oluşuverdi, zamanın ötesinde bir yerde...

  • cezayı da arabanın fiyatına eklerler. 8400 lira ceza caydırıcı değil.

    zorunlu edit: caydırıcılık adı altında gizli ek vergilendirmedir.

  • varlığından emin olmadığım bir platformun açıklaması.

    apple bu işe girsin bizim millet para verir, taksit yaptırır yine takar o çipi.

    "ilk buluşmada çipli kolu masaya koymak"

  • kocaları "neden benimle hiç fotoğraf paylasmiyorsun" dediğinde. "aşşşırı yakışıklısın seni o çakalların görmesini istemiyorum, sen yalnızca bana aitsin" diyerek kandırırlar. böylelikle dm'lerine gelen mesaj sayısında azalma olmaz. bu şekilde motive olurlar.

    boynuzluyordur...