ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yiğit özgür
-
nette hiç bir yerde karikatürleri olmayan sadece scan edilmiş halde bulabileceğiniz muhteşem karikatüristlerden biri.
adam la kadın yatakta yatmaktadırlar
adam eliyle pipisini tutarken
adam : naciye bak kahvaltını yatağına getirdim
kadın: istemem sen ye hayvan herif
adam : aa valla olmaz, bari sıcak bişeyler iç.
o sırada cocuk kapıdan bakar
"ne pis bi aşkın meyvesiyim lan ben"
yaran facebook durum güncellemeleri
-
su dolu bir şişem var soğusun diye buzluğa koyuyorum unutuyorum donuyor, içemiyorum. erisin diye dışarı çıkarıyorum unutuyorum ısınıyor, içemiyorum. bir haftadır şişeyi yanımda gezdiriyorum ama katiyen su içemiyorum.
yılbaşı klişeleri
-
(bkz: mandalina)
atatürk'ün tsk arşivinden çıkan yeni görüntüleri
-
ben anlamıyorum lan. 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli her yıl atatürk'ün yeni görüntüleri çıkıyor.
olm napıyosunuz, tüm arşivi buldunuz da parça parça mı piyasaya sürüyorsunuz, yoksa harbiden yeni yeni mi keşfediyorsunuz? yemin ederim tsk pazarlamanın dibine vurmuş.
kendi yaşıtlarından hizmet almanın utancı
-
şöyle oluyor:
eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.
ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.
evet, hizmet aldığım için utanıyorum.
cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...
kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...
kobe bryant
-
hakan şükür'ün anlattığı bir hikaye vardı: uğur tütüneker'in jübile maçından önce fatih terim kadroyu yaparken uğur'a "kaç dakika oynarsın?" diye sorup "valla bir 45 dakika oynarım hocam" cevabını alınca "oğlum 45 oynayacaktıysan bırakmasaydın?" demiş...
son maçta 60 sayı atıp basketbol bırakılır mı lan allahsız!
g.o.r.a.'nın çabuk unutulduğu gerçeği
-
unutmadığımızı göstermek için her gün gora mı yazalım amk şeklinde cevap verdiğim yalan.
ryan giggs
-
altyapıdaki sol kanatları as takıma çıkmadan boğdurtuyormuş, öyle diyolla.
türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması
-
bunu diyen arkadaş yurt dışında bir süre yaşayıp kahvaltı anlayışımızın ne kadar kuvvetli olduğunu anlaması lazım. bu kadar geniş ve güzel kahvaltı sofrasına sahip başka bir ülke yok. (bkz: çakırlar köy kahvaltısı)
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
kuzen şamil'in her fırsatta üzerinde çeşitli deneyler yaptığı oyuncak bir köpeği vardır. (önce sıcak suyun içinde bekletip sonra buzlukta dondurmak gibi)
zavallı köpeği bu kez sıkı sıkıya sargılara sarılmış bir şekilde bulan annesi şamil'e sorar;
- oğlum ne bu köpeğin hali, yine naptın zavallıya?
- anne bu eskiden ömerdi, şimdi de ezel yaptım ben onu.
- !?!