hesabın var mı? giriş yap

  • bu da böyle bir nesil işte. çok abartmamak lazım.

    gerekli doneler:

    -bayatlamaya yüz tutmuş, istiflenmekten ezilmiş bir somun ekmeğin yarısı
    -dün akşamdan kesilmiş domatis
    -az yağlı bol sulu peynir
    -kağıt inceliğinde üç dilim salam
    -arzuya göre zeytin ezmesi, salça
    -yanına fruko ya da kahverengi cam şişede tamek
    -sandviçi oturup yemek için kapı önünde konuşlanmış meyve kasası (yandan çivi fırlayanından)

  • sanirim herkes hoslandigi, begendigi kisilerle bulusmus ama ben bu deneyimi en yakin arkadasimla yasamistim.

    12 yasinda bi sims forumunda (bkz: simaniac com) tanismistik. bir iki seneye, artik ne konustuk, nasil yakinlastik cok hatirlamasam da, yakin arkadas olduk. internete girdigimde ilk yaptigim msn'i acip online mi diye bakmak olurdu. aramizda 4 yas vardi ama en az benim kadar cocuksuydu, muhabbetimiz cok cocuksu ve tatliydi. sanki kardesimle konusuyormus gibi hissediyordum. birlikte super kahraman oldugumuzu hayal ederdik, ayni online oyunlari oynardik, ayni animeleri izlerdik, tanistigimiz forumdaki insanlari cekistirirdik. okulda da cok yakin arkadasim vardi ama onu en az okul arkadaslarim kadar cok seviyordum, baskalariyla paylasamadigim seyleri onunla paylasiyordum.

    sonra ben liseye gectim, o universiteye gecti. ben lise 1 ve 2de cok arkadas edinemedim, diger arkadaslarim da baska liselere gitmisti. kendimi yalniz hissediyordum. o ise universitedeki bolumunden memnun degildi, cift anadal yapmaya calisiyordu, dolayisiyla cok fazla calismasi gerekiyordu. ben cok mutsuzdum, onun da mutsuz oldugunu tahmin ediyorum, cok belli etmezdi boyle seyleri. okuldan doner donmez internete giriyordum, msn'de saatlerce konusmak icin can atiyordum. okuldakilerin ergen muhabbetlerinden sonra birlikte yaptigimiz cocuksu muhabbetler bana cok iyi geliyordu.

    derken lise 3'e gectim, hala okulda kendimi yalniz hissediyordum. 6 senedir arkadastik, artik en yakin arkadasim olmustu. hep ergenken soyledigimz bir sey vardir ya "beni en iyi anlayan oydu" diye, benim icin o insandi. fakat ben ankara'da yasadigim, o istanbul'da yasadigi icin hic bulusmamistik. o senenin temmuzunda bir dugun icin ilk kez istanbul'a gittim, hemen bulusma karari aldik. birlikte benim kaldigim otelin cevresinde dolandik, ozsut'te tatli yedik. bır suru fotograf cekildik. ikimiz de biraz utangactik fakat cok eglendik. yolda annemlerle karsilastik, annem ve babamla tanisti. annem "seninle yasit gibi duruyor, dedigin kadar cocuksu ve neseliymis" dedi onun icin. o gun uzulerek ayrildik.

    dort ay sonra bir gun, sebepsiz yere okuldan kacip eve geldim. msn'e girer girmez ortak bir tanidigimiz bana bir link atti. linki actim. linkte arkadasimin okula giderken trafik kazasi gecirdigi, kamyonun altinda ezildigi ve hayatini kaybettigi yaziyordu.

    o gun hem hafizama kazinmis, hem de surekli agladigim icin biraz bulanik. annemin "keske o gun sizinle karsilasmasaymisim, o kizla tanismasaymisim" diyerek benimle birlikte agladigini, abimin beni alip ozsut'e goturdugunu, orda birlikteyken yedigimiz tatlidan yedigimi hatirliyorum.

    uzerinden 5 sene gecti, onun vefat ettigi yastan 1 yas buyugum. hala arada onu animsatan bir sey oldugunda aglayabiliyorum. fakat bunun disinda onu dusundugumde hep gulumserken buluyorum kendimi. oldugune uzulmektense onu tanimis oldugum icin, bana kattigi seyler icin mutlu oluyorum.

    en cok da o olmeden once bir kez olsun gorusmus oldugumuz icin mutluyum. o gun utanip haber vermesem, o da uc saat otobuse binip yanima gelmese bir zamanlar en yakin arkadasim olan insani hic gormemis olacaktim. ve hayatimin o donemiyle ilgili bir seyler hep eksik kalacakti.

  • sorusunu 7 yıllık diye cevaplayıp şok ettiğim kız.

    edit: debe'den selamlar, takip ettiğim ve yönlendireceğim bir kampanya yok üzgünüm. varsa hayırlı bir şey paylaşayım.

    edit 2: tıp okumadım, öğretmen de değilim. 4 senelik fizik bölümüyle 7 yıl mücadele ettim.

  • burger king kuryeleri bildiginiz gibi yonetime cok yakin adamlardir. protesto edilen kurye direk bu sikayetleri direk burger king ceo'su daniel s. schwartz'a iletmistir. cok ise yaradi yani kisacasi.

  • mukadderattır. boya teknolojisinde kaydadeğer bir gelişme olmadıkça da hep siyah olarak kalacaktır.
    istisnasız her türlü taşıt lastiğinin siyah olmasının lastik tasarımcılarının beşiktaş taraftarı olmalarıyla ilgisi yoktur. öyle olsaydı lastiğin bir kısmınında beyaz olması gerekirdi. zaten lastik üreticilerinin çoğu türkiye dışından, ne bilsinler beşiktaş’ı galatasaray’ı. kara şövalye, kara korsan, kara şimşek gibi on yaş erkek çocuğu idollerinden kurtulamayan; “kara” rengi erkeklik nişanesi olarak bellemiş, yirmi yaşına geldiğinde bile siyah renkli don giyip, defterini siyah kağıtla kaplayan naif conan erkeklerinden de oluşmaz bu lastik tasarımcıları. öyle olsa, içlerinden ateş rengi kırmızı lastik tasarlayacak örümcek adam hayranları da çıkabilirdi, ama piyasada kırmızı lastiği de bul bulabilirsen. kir göstermesin diye de seçilmez siyah renk. yoksa, en azından bu konuda siyah kadar başarılı olan kahverengi lastiklere de rastlanabilirdi.
    uzatmayalım, otomobil lastiklerinin rengini estetik tercihler değil, teknoloji belirler. lastiğin iki tane ana hammaddesi vardır. ilki, kauçuktur. kauçuk ağacından elde edilen tabii kauçuk ile petrolden elde edilen suni kauçuk, kullanım yerine göre uygun oranlarda lastik hamuruna katılır. lastiğin içindeki toplam kauçuk oranı % 60-80 arasındadır. kauçuk lastiğe esneklik verir ve sürtünme katsayısını artırır. tabii kauçuk kahverengidir. suni kauçuk ise beyaz, sarı, kahverengi veya şeffaf olabilir. ikinci ana hammadde ise istir*. yanma sonucu ortaya çıkan bildiğimiz is. bu miktarda lastik üretimine yetecek isi nereden ve nasıl elde ederler bilinmez. ancak bulaşık, yıvışık, yılışık ve tabii ki simsiyah berbat bir tozdur. kıyafetinize temas ederse ya o kıyafeti tamamen siyaha boyamak ya da atmak gerekir. lastiğin içinde %20-40 oranında yer alır(yüzdeler hakkında yanılma payım olabilir ama çok da değil). asıl görevi lastiğe aşınma direnci vererek ömrünü uzatmaktır. ancak lastiğin sürtünme katsayısını yani yer tutma kabiliyetini azaltır. mesela içine is eklenmemiş lastik, asfalta kene gibi yapışıp fren yapıldığında arabayı zınk diye durdurur, lakin ömrü 10-20 kilometredir. içine fazlaca is katılmış lastik ise evladiyeliktir ama, ancak havaalanı genişliğinde caddelerde bariyerlere çarpmadan viraj alabilir(bakıyorum hemen kaptınız formula yarışlarında neden zırt pırt lastik değiştirildiğini). hiç bir boya bu lanet is karasının yanında kendini gösteremez. lastik hamuruna ne kadar renkli boya atılırsa atılsın, lastik gene de siyah olarak kalır. zaten, kompozisyonu bozacağından lastiğin içine boya gibi ek maddeleri bolca boca etmek de mümkün değildir.
    not: çocuk bisikletlerinin beyaz renkli lastikleri istisnadır. diğer taşıtlara göre çok daha az yüke ve aşınmaya maruz kaldığından is yerine deha az etkili ancak boyanabilir katkı maddeleri kullanılabilir.