hesabın var mı? giriş yap

  • shakespeare "kendimi her zaman mutlu hissederim. neden biliyor musunuz? çünkü kimseden bir şey ummam. beklentiler daima yaralar." diyerek konuya aciklik getirmistir.

  • sırf müslüman olduğu için anasına ve bacısına hallenmediğini düşündürten yazar.

    allah ıslah etsin.

  • led, nanocell, qled zart zurt hepsi lcd televizyonlardır.

    sadece günümüzde kendinden aydınlatmalı led teknolojisi oled tv'lerde var. efsane black ve gray to gray bu tv teknolojisinde mevcut.

    oled tv'lerde ne yazık ki burn in denilen, aynı göruntünün çok uzun süreler ekranda kalmasından kaynaklanan yanıklar oluşuyor, yani evladiyelik bir tv almak istiyorsanız oled yazanlardan uzak durun. mesela hep aynı tv haber kanalını izliyorsunuz, altta bulunan haber bantları, tv'nin logosu ekranda iz bırakabilir. ( ne kadar sürede oluyor derseniz 2 sene ve sonrasında risk artıyor )

    gelelim standart lcd tv olayına. bunlarda da edge led yerine full led - direct led- full array led olanları tercih edin edge led yani köşelerden aydınlatma yapanları değil.

    çünkü ışıklandırma panelin arkasından yapılır, böylelikle ışık alan siyah bolgelerde hareler daha az görünür, nispeten daha iyi gray ve black alırsınız ama nispeten. oled'in yerini tutamaz ama keyifli görüntü izlersiniz.

    ancak bu full array ya da direct led denilen tv'ler daha pahalıdır ve daha kalındır unutmayın.

    samsung tv ile geçmişte hoş tecrübelerim olmadığından ürünlerine hiç bakmadım.

    benim üzerinde durduğum iki tv modeli var. birincisi lg nano916 yada genel ismi olan 91 serisi, diğeri sony xh9505 ya da xh95 serisi.

    ikisinde de düşük gecikme mevcut, oyuncular için iyi bir deneyim yaşatır ama hdmi 2.1 desteği sadece lg'de var.

    ancak youtube kanalı rtings'de izlediğime göre oyun oynamak isteyenler daha düşük response time arayanlar bu iki model arasında lg nano916 serisini tercih etmeli.

    bu arada bu işin uzmanı değilim ama çok araştırma yaptığım için sorulan bir iki soru var cevap vereyim.

    tn paneller ki tv'lerde artık kullanılmıyor, monitörlerde sıklıkla mevcut, en düşük gecikme süresine sahip olan ancak renk kalitesi açısından en düşük olanlar.

    va paneller, nispeten ips panellere göre gecikme zamanı düşük ama tn panellere renk gamutu karşılama oranı daha yüksek daha doygun renk veren panel tipi.

    ıps paneller gecikme oranı içlerinde en yüksek ama bir lcd ekrana göre en kaliteli görüntüye yer veren panel tipi. ancak unutmayın son dönemde asus, samsung, lg gibi firmalar ips panellerde anlık 1-2 milisaniyeye kadar düştüler. genel olaraksa görüntüdeki resmin karmaşıklığına ve çözünürlüğün yukselmesine bağlı olarak 10-60 ms arasında gidip geliyor.

    abi bizde para sorunu yok bozulursa yenisini alırım, hangisini alırdın derseniz kesinlikle sony ve lg'nin oledleri derim. özellikle sony a serisi ve biraz daha uygun fiyata lg'nin cx serisi biçilmiş kaftan.

    ancak sony'nin görüntüsü lg'den bir iki tık önde. zira kullandığı işlemciler ve görüntü düzeltme imkanı daha fazla ve android tv olmasının getirdiği faydalar çok. mesela güncelleme bulma imkanı, ekstra bir stick alma mecburiyetini ortadan kaldırıyor.

    lg web os ise çok ciddi aşama kayedetti. bende 5 yıl evvelin lg tv'si var, web os 2.0 çalışıyor hala en ufak bir takılma bekleme sorunu yok.

    yine bir soru geldi cevaplayım. benim lg tv'de yani 2015 modelinde, amazon, tivibu, netflix, youtube vesaire default olarak geliyor, arada bir güncelleme de alıyor. ancak web modu artık takılmaya başladı biraz ve google desteği artık yok sanırım browser'da. o sebeple android tv candır.

    debe edit: dünyaya pek faydam olduğu söylenemez belki bir yavruya hayrım dokunur.

    (bkz: ada'ya umut ol)

    (bkz: sma hastası ahmet alp'e yardım kampanyası)

  • az önce şöyle geldi.. "garnitürnüz bol, bayramınız et tadında olsun"

    yemek pişirme hocası mıyım, kasap mıyım, yamyam mıyım bilemedim. gittim geldim..

  • ailece akşam yemeğinde anaokuluna yeni başlamış ilay (4,5) ve ilkokula yeni başlamış ege (6,5)...

    ilay: durun durun, yemeyin, önce yemek namazı yapmamız lazım...
    romica: yemek namazı da nedir?
    ilay: açın elinizi, benim bağırdığımı bağırın benden sonra, tamam mı?
    romica: tamam.
    ilay: kan içelim, kan içelim!!!
    romica: o ne be???
    ege: of ilay, öyle değil o... yediğimiz can olsun, içtiğimiz kan olsun, hepimize afiyet olsun!

  • rte tarafından açıklanan yeni yapılan cumhurbaşkanlığı sarayı'nın odası sayısı. teşekkürler rte. 1000 diyenler nerede ? hani 1000'di ? gördünüz mü 1150. yani daha şahane. daha ileri hedeflere taşıyacak bir sayı.
    keşke 3 bin olsaydı.
    daha çok övünürdük.

    (bkz: akıl fikir yetmezliği)

    edit : lan ben bunu gazete görüp başlığı açmıştım, şimdi videoyu izledim, 1150 küsür odası var deyince alkışlıyorlar gençler.

    lan bu nasıl bir sendromdur arkadaş. olm yoksa bizde mi hata var lan ? yakında hepimizi buna inandıracaklar. bizde bir gariplik var diyeceğiz gibi geliyor. tuzak olabilir.

  • 2004 yılında kasım ayında memur oldum. giriş maaşım ile aldığım dolar miktarı nominal yüzde 74 ü idi. yani 500 tl maaşa 370 dolar alabiliyordum. oranı sabit tutarsak şuanda temel memur maaşı 4000 tl. yüzde 74 ü ile dolar alsa 2960 dolar yapar. 2960 doları bugünkü kur olan 7.4 ile çarpınca 21904 tl yapıyor. yani yaklaşık 22bin maaşın olması gerekirken 4bin tl alıyorsun. 4,5 kat fakirleştik. 18 yıllık iktidarın özetidir. yazıklar olsun.

  • 2000 lerin başında geçiyor olay.arkadaşım fefe binbir güclükle lada tavria diye bir araba aldı. ama anlatamam yarabbin nasıl dandik bir araba, böyle birsey olamaz, her gün ve her saniye arıza yapıp yolda kalıyor. tamirciler bıktı bizimle ilgilenmiyor. satmaya çalışıyoruz, kimse almıyor...
    neyse bir gün -artık hangi hastalikli beynin fikriyse- bu arabayla pikniğe gitmeye kalktık. haliyle yolda bozuldu ama bizde endişe yaratmıyor artık bu durumlar, ite dürte getirdik bir agaç altına. mangalı yaktık, biraları ictık akşam eve dönuş saati geldi.eee her zamanki gibi bas bas çalışmaz, bir de inadı gibi yokuş felaket dik. neyse iki kişi geçtik arabanin arkasına geberiyoruz ama milim milim ancak gidiyor. sonra ne oldu bilmiyorum buzadam herhalde daha kuvvetli itneye başladı, araba bayağı hareket etti. zaten dişımizi sıkıp rampanın başına çikarsak yeter, diye düşünüyoruz.
    uzatmayayım rampanın başına gelip son bir kuvvetle ittirdik araba iyice hızlansın diye. aynen düsündüğümüz gibi rampa aşagı cilgınlar gibi gitmeye basladi hurda ama hala çalişma emaresi yok. ben var gücümle direksiyonda olan arkadaşa bagirdim "fefe 2 ye tak kontaği aç, vurdur laaannn"
    ve sevgili dostlar bağirmami muteakip çizgi filmlerde olabilecek bir efektle birbirimize baktık ki, direksiyonda olmasi gereken fefe, kanli canlı yanimizdaydı ve mal mal yüzumuze bakıyordu.demek arabayi bu kadar rahat itebilmemizin sebebi de buydu...
    yokuş aşağı son sürat ormana dalan arabayı keder ve gülme krizi arası bir hisle izliyorduk. araba önce ağaçlara vurdu sonra takla atmaya başladı, takla atma sesleri kesilince fefe'den 'kurtulduk en azından aq' tarzı bir cümle çıktı. kimse konuşmadı, kimse kimseyi suçlamadı. mangalı tekrar yaktık, biraz daha bira içip gülme krizi bitince eve döndük.