hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---
    utanacak camiada önce şeref olacak bir sümüklünün elini eteğini öpüp ondan medet umuyor ise utanmasını beklemek bülent ersoydan bebek beklemek gibi bir şey..
    --- spoiler ---

    kıymetli bir bilgi; o sümüklü gittikten sonra şampiyon olamayan tek takım fenerbahçe'dir*

  • henüz gerçekleşmemiş olandır ama gerçekleşmesi ihtimali %100'dür.

    bunun türkiye'nin yaptığı hiçbir şeyle, aldığı hiçbir kararla alakası yok. amerikan merkez bankası parasal sıkılışmaya geçti, sürekli dolarları geri çekiyor, 50 baz puan 75 puan çatır çatır faiz artırıyor, avrupa merkez bankası ise çeşit li sebeplerden dolayı aynı oranda faiz artıramıyor, parasının değerinin dolar karşısında değer yitirmesine engel olamıyor, bu dünyadaki hemen hemen tüm paralar için de geçerli bir durum.

  • başlıkta bütün anahtar kelimeler ile aradım bulamadım. yarar mı yarmaz mı bilmem ama benim için birazdan yazacağım fıkra türk mizahının mihengi nasreddin hoca fıkralarının en güzelidir . gerek içerdiği zamanın ruhunu yansıtan öğeler (akçe tahtası, gölge kadı gibi), gerek türkçemizdeki güzel bir deyime (odun kırıcının hıh deyicisi olmak) selam çakması, gerekse espri anlayışı olarak çok hoşuma gider.

    fıkramız şöyle:

    günlerden bir gün akşehir kadısına iki adam başvurmuş. kadı şikayetlerini sormuş. adamlardan ilki "kadı efendi bu adam biriyle odun kırmak için 100 akçeye anlaştı, bu adam odunu kırdı, ben de yanısıra 'hıh' dedim. bu 100 akçede benim de hakkım var, hakkımı vermiyor" demiş. kadı bakmış adam hak konusunda ısrarcı, ne dese adamı ikna edemiyor, demiş "karşı odada gölge kadı var, o böyle işleri benden iyi bilir". geçmişler karşı odaya gölge kadı nasreddin hoca tabiki. durumu anlatmışlar. nasreddin hoca "bana bir akçe tahtası getirin" demiş. hoca odun kıran adamdan 100 akçeyi almış, odun kıran adamı odadan çıkarıp "hıh" diyen adam odada iken 100 akçeyi akçe tahtasına vura vura, sesli sesli saymış. sonra odun kıran adamı odaya alıp 100 akçeyi vermiş. hıh diyen adama da dönmüş "para odun kırana gitti, sesi de senin oldu. adalet yerini buldu" demiş

  • konuşmasını şuan izliyorum ve yazmak için yarıda kestim. hayatımda gördüğüm en yürekli insanlardan biri. helal olsun.

  • uzun hali minibüste herkes indikten sonra tek kalan yolcunun huzursuzluğu olacak olan başlıktır.

    küçüklüğümde anneannem sürekli uyarırdı dershaneye giderken falan tek kalma in herkes inince diye.oradan aklımda kalmış olacak ki lise yıllarında saat akşam 7 civarında üsküdardan kadıköye dönerken bir dolmuşçunun manyak manyak sürekli dikiz aynasından kesmesi sonucu resmen yolun ortasında inip son inenle, deli gibi yürümüştüm.

    bir kere de sabah çok erken saatlerde ilk minibüse binecektim kadıköyden iğrenç herif(minibüs şöförü) nereye gidiyorsun güzelim diyip iğrenç bir sırıtışla süzünce yine binmeyip yürümüştüm.

    yalnız olduğumu zannetmiyorum.minibüste hep en sona kalınca huzursuz olurum.

  • johannes gutenberg 'in geliştirdiği mekanik hareketli matbaa teknikleri ile birlikte 16.yy'da orta avrupada yaklaşık 270 şehirde baskı faaliyetleri yürütülüyordu. görsel
    1500 yılına gelindiğinde 150 ile 200 milyon kopya kitap basılmıştı. desiderius erasmus 'un yaşamı boyunca 750binden fazla kopta kitap satışı olduğu tahmin ediliyor. sadece luther 'in broşürleri bile 300bin kopyadan fazla basılıp dağıtıldı.

    osmanlı maatba ile çok önce tanışmasına rağmen ilk türkçe eserlerin basılması 1727 yılana kadar gecikti. 1727 açılan müteferrika matbaası, ibrahim müteferrika'nın 1747 yılında ölümüne kadar 20 senede sadece 10bin ila 11bin kopya arası kitap bastığı tahmin ediliyor. basılan kitapların sadece %70'i satılmış, toplamda sadece 16 eser basılmıştı. 2981 adet kitap satılmadan müteferrika'nın mirasçılarına kaldı. buradan anlıyoruz türk halkı hiçbir zaman okuma alışkanlığını kazanmadı.

  • dinleyeni, seveni, sayanı gözümde otomatik olarak kalitesizleşen kişi. adına aşk dedikleri ve büyük çoğunlukla salt aşk ile zerre alakası olmayan taklit ve kopya ilişkileri hayatının merkezine koyan zavallılarca girdiği o ağır abla tripleri karizmatik bulunur. "ah ulan biz neler çektik be" temalı leş arabesk kültürün on yıllardır genelde erkeklere hitap etmesi ulaşılmamış kitleler doğurdu, bu durum da aynı kültürün pop soslu lacivertini günümüzde doğurdu. benzerleri hep vardı ancak imaj olarak bu en güncellenmişi ve genele hitap edeni. sürekli bir dert hali, 1.çoğul şahıs ekli kopya sözler. "'rakı candır'cı kadın modeli" de bunu dinleyen kitle işte. erkekler de geri kalır mı tabii modern arabeskten, hemen nasipleniyorlar.

    özet tanım: türkiye'ye yakışan kalitedeki pop yıldızı.

  • umarım komple kaldırırlar. böyle ego sahibi, kendini allah sanan insanların bu şekilde dibi görmesi beni mutlu eder. müşteriyle, halkla düzgün konuşacak önce!