ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vodafone arena için 85 tl biriktiren çocuk
-
kendisi açken milyon dolarlık takıma üzülen bir çocuk. kapitalizmin görmek istediği canlılar bunlar. cahil bir baba ve onun yetiştirdiği çocuk.
christopher lee
-
orc'ların, uruk-hai'lerin başı sağolsun..
bu sabah yağmur var isengard'da
gözlerim dolu dolu oluyor..
nesnenin kimse onu gözlemlemediğinde var olmaması
-
benim de başıma gelmiş durumdur. bir gün bir baktım kimse beni gözlemlemiyor, yok olmuşum. sonra dedim kendi kendime "saçmalama lan, düşünüyorsan varsındır" yavaş yavaş var oldum da kendime geldim. şansa yaşıyoruz yeminlen.
türk'ün ay'a ayak basınca söylediği ilk söz
-
-geldik merkez. bugun aya ayak basan....
-eee?
- yarın sana basar nihohaha..
-??
abime organ verebilmem için dünyaya getirildim
-
bu da kendini iyice manyak etti.
17000 km yol yapan iktidarda yolsuzluk olabilir mi
-
az önce başbakan ünye'de sordu.
keşke baştan söyleseydi bütün bu soruşturmalar falan hiç olmaz, yargımız hiç böyle antin kuntin işlerle uğraşmazdı. acayip ikna edici bir soru.
ben apışıp kaldım şahsen.
türkçenin yeni kelime türetmeye müsait olmaması
-
afedersiniz elifi görse mertek sanacak dilden anlamaz cehl-i mürekkeb sahiplerinin yeni iddiası.
bir halk şiirini başlıkta tartışılan bağlama uygun hale getirerek şöyle seslenmek istiyorum:
dağda bayırda gezen bir yörük,
kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük,
bir elife dili dönmeyen hödük,
şehristana gelir lisan beğenmez.
sibel arna
-
zengin bir kişi.
tanım kısmını geçelim, şahsına yönelik eleştirilere gelelim.
15 aylık bir çocuk babası olarak fena hırslandım kendisine.
şimdi güzel kardeşim, bakıcılık, dadılık diye bir kurum var. bu kurum neden vardır, sana çocuğuna bakarken yardımcı olsun, daha da önemlisi sen işindeyken gücündeyken çocuğunla ilgilensin diye vardır.
şimdi işin yok, gücün yok o anda. tatildesin. çocuğunla dilediğince beraber zaman geçirme fırsatın var. zaten çocuklu ailelerde tatil de bu işe yarar. kaçırdığın şeylere yeniden kavuş, çocuğunla daha bir zaman geçir diye.
neyse, benim yazıdan anladığım hanife teyze çocuğunun çorbasını pişiriyor, hanife teyze çocuğunla geziyor, hanife teyze çocuğunla (tam süreyi dolduramasa da) saatlerce oyun oynuyor, sen de bikiniyle güneşleniyorsun. e neden yaptın o çocuğu o zaman? tatilde bile onunla vakit geçirmeyeceksen, onu hanife teyzeye "satacaksan", üstüne hanife teyzeyi de bunun için millete ilan ediyorsan, sen neden o çocuğun annesiyim diye dolaşıyorsun?
bir de milleti "şekerim doğuruyor, doğuruyor bakmıyorlar. saldım bayıra mevlam kayıra diyorlar" diye eleştirirsin. senin bunu yapanlardan banka hesabın dışında neyin eksik? o çocukla tatilde bile hanife teyze ilgileniyorsa sen kimsin?
joseph merrick
-
joseph çocuk yaşlarda fil hastalığına yakalanır, vücudunda deformasyonlar başlar. söylemlerinden, fiziksel olarak engelli olduğu tahmin edilen annesi, joseph daha küçükken yaşamını yitirir. annesinin ölümünden sonra babası çocuklu başka bir kadınla evlenir. üvey annesi diğer çocukları kadar yakışıklı olmayan joseph'i dışlamış, ona kötü davranır. bu zulme dayanamayan küçük joseph evi terk eder.
görünümünden dolayı hiç bir yerde iş bulamayan joseph, kentte biçare dolanırken bir sirke denk gelmiş. burada çeşitli şovlarla insanları eğlendiren/korkutan tuhaf görünümlü ve kıyafetli insanları görünce , herkes tarafından "korkunç" bulunan vücudunu sergileyerek para kazanabileceğini fark etmiş, çaresizce... yine aynı sirkte sam torr ile karşılaşmış ve hikayesini anlatmıştır. şovmen torr hikayeyi süsleyerek bunu bir gösteri haline getirmiş ve birlikte para kazanmışlar.
!---- gösterinin açılışı ----!
hayat sürprizlerle dolu. bu ucubenin zavallı annesinin talihini düşünün, yere yıkıldı...
hamileliğinin dördüncü ayında bir fil tarafından yere yıkıldı... afrika'nın bilinmeyen bir adasında.
sonuç açıkça ortada.
bayanlar ve baylar, işte korkunç fil adam!
sonrasında işler tamamen joseph'in kontrolünden çıkmış, showmen'in "kafes hayvanı" muamelesi yaptığı bir sömürü aracı ve gelir kaynağı haline gelmekten kurtulamamıştır. sergilediği bir gösteriyi izlerken londra hastanesi'nde cerrah olarak çalışan doktor frederick treves'in ilgisini çeker üzerinde çeşitli tetkikler yapılmak üzere hastaneye yatırılır. kraliyet ailesinin ve asilzadelerin de ilgisini çeken joseph, zamanla ülke çapında bir şöhrete kavuşur. hastane kurulunun aldığı bir karar ile kaldığı oda, yaşamının sonuna kadar kendisine tahsis edilir. yeni yaşam şartlarına yavaş yavaş adapte olur ve içindeki zarif, hümanist, yaratıcı ve sanatkar yapı açığa çıkar.
kafa tasının çok büyük olmasından dolayı hayatı boyunca oturarak uymak durumunda kalmıştır. 11 nisan 1890'de normal insanlar gibi uymak isteyip sırt üstü yatar ve 27 yaşındayken boğularak yaşamını yitirir.
hayat hikayesi, david lynch'in yönettiği "the elephant man" adlı film ile beyaz perdeye aktarılmıştır.
(bkz: the elephant man - david lynch)
vefat etmeden önceki görünümü
şapka ve maskesi
gösterinin yapıldığı dükkan
iskeleti
hastene odasındaki penceresinde sadece çatısının bir kısmını görerek yaptığı katedral maketi
imamoğlu'na kızıp doğrusunu öğrenince dönen adam
-
uğur mumcu'nun şu sözünü hatırlatan adamdır.
"haklıdan değil de, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. güç merkezi değiştikçe döner, sonunda fırıldak olurlar."
18 temmuz 2020 bağcılar'da polise silahlı saldırı
-
devletin korudugu mafyavari kisilerin polislere yaptigi saldiridir.
sen vergisini veren, sabikasi olmayan vatandasi bu alcaklara ezdirirsen, hakimlerin ve savcilarin bu alcaklari surekli serbest birakirsa polise de sikar, doktora da, yarin hakime ve savciya da..
edit: biliyoruz ki yaziyoruz (bkz: polise saldıranların 75 farklı sabıkası olması)